13. "Ona Ait Olan"

16 5 8
                                    

Bahadır Eren

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bahadır Eren

İnsan olmak zor meziyettir, insanlık apayrı bir meziyet. Kendimizi kaybettiğimiz anlar olur bazen, yeniden bulabilmemiz için de yardım gerekir. Aslında insanın içinde kendini düştüğü çıkarabilecek kudretin olduğunu düşünürüm ama ben bunu başaramadım. Biz bunu hiç başaramadık.

Yaşadığımız birçok ağır şeyin sonucu olarak bize uzanan elleri sıkıca tutup bizden istenileni doğru yanlış demeden yapmaya başladık. Derin böyle düşünmese de gerçekler bundan ibaret.

Kullanıldığımı bile bile bir şeyleri yapmaya devam etmek ağırıma gitse de kendimi kurtarabilmemin başka bir yolu olmadığını biliyorum. Ayanlardan ayrılmak istediğimde bana tüm iş kapıları kapanacak, bir kuru ekmeğe muhtaç olacağımı da biliyorum. Buna şahit olduğum için biliyorum.

Derin'in içten bağlılığı olsa da ben mecburiyetin esiriydim onların arasında. Koca bir ömrü onların dediklerine mahkum geçirecek kadar aptaldım işte.

O mecburiyetlerimin içinde iki çiçek açtı, biri sapsarı bir papatyaydı. O papatyayı herkesten sakınmak istedim, korumak istedim ama başaramadım.

Kardeşimin yaptığı ahlaktan uzak hareketleri hiçbir zaman istemedim, durdurmaya çalışsam da dinlemedi sözlerimi. Sanki büyülenmiş gibi Büyük Ayan'ın ağzından çıkanları kutsal bir emir sayıyor ve yerine getiriyordu.

Abisinin sözünü dinlememiş bir kız çocuğu en sonunda bocalardı, haklı olduğumu acı bir şekilde görecekti. İlk adımıysa vicdanı atmıştı.

Bir diğer çiçekse gönlümde açmıştı, kırmızı bir güldü. O gülünce geçmişimle beraber geleceğim de değişti, o gelince ruhum iyileşti. Afet benim bu bataklıktaki nilüferim olmuştu, benim en değerli hazinemdi.

Kalbimi sarhoş etmiş, beni o mavi gözlerine mahkum etmişti. Ruhumun şifası oymuş gibi hissettirdi bana, öyleydi de.

Kendi gerçeklerimi ondan gizlesem de yalan da söylememiştim, bilseydi de bana böyle kalbini açar, elimden tutardı biliyorum.

Hayatımdaki iki kadın da muhteşemdi, o iki kadın için her şeyi yapabilirdim, aynı şimdi yaptığım gibi.

Toplantı odasında işim vardı, birbirine dolanmış bilgisayar kabloları arasında düzenlemeler yapmam lazımdı. Yere çökmüş onlarla uğraşıyordum, ta ki kapı sesini duyana kadar.

"Sıla yok mu?" diye bir ses işittim, aşina olduğum bu ses Sezin Karatay'a aitti. Uzun süredir şirkete uğramasa da elini asla üzerlerinden çekmezdi.

Eğildiğim yerden kıpırdamadım, duyacaklarım işime yarayabilirdi ve ben sonuna kadar dinleyecektim, yakalanmazsam tabii.

"Yok anne, ben erken döndüm. Sana gelecektim birazdan, neden buradasın?"

"Andrea'dan haberiniz var mı?" Göremiyordum ama Tümer başını sallamış olacak ki Sezin Hanım konuşmaya devam etti. "İyi ki söylememişsin."

Endişelenmesi yüzünden mi yoksa başka sebepten mi böyle yapmışlardı bilmiyorum ama işlerin beklediğimden farklı olduğu hissediyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 18 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEVZU BİRAZ DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin