Gözlerimi açtığımda yine aynı yerdeydim. Bu sefer etrafımda yaşayan ölüler yoktu, yalnızca bedenlerinden ayrılmış kafaları vardı.
Üzerimde yine kanlı gelinlik vardı. Kanla kaplı yolda yürümeye başladım, ayakkabısız ayaklarım kanın içine gömülüyordu, ama buna aldırış etmedim.
Etrafa bakarak ilerlerken, uzakta bir incir ağacının altında beyaz elbiseli, siyah saçlı bir kız çocuğu gördüm. Arkası bana dönük bir şekilde ağacın altında oturmuş, bir şeylerle meşguldü.
Yanına gidip gitmemek konusunda kararsızdım. Korkuyordum, hem de çok fazla. Derin bir nefes alıp ona doğru yürümeye başladım.
Benim geldiğimi fark etmiş olmalı ki ayağa kalktı. Aramızda on adımlık mesafe kalınca, kız çocuğu hareket etti ve adımlarım durdu.
Kız çocuğu yüzünü bana döndüğünde adımlarım geriye doğru kaymaya başladı. Simsiyah gözleri ve kanlar içindeki bembeyaz yüzüyle karşımdaydı. Ellerine baktım; parmak uçlarında, tenine zıt olan siyahlık vardı ve uzun, sivri tırnaklarından kan damlıyordu. İstemsizce yutkundum ve tekrar yüzüne baktım. Kafasını hafif sola eğip konuştu:
"Benden korkuyor musun anne?"
Anne mi? Adımlarımı durdurup etrafa baktım, ama ikimizden başka kimse yoktu. Bakışlarımı tekrar kız çocuğuna çevirdiğimde incir ağacının altında değildi. Yok olmuştu sanki. Bu durum daha çok korkmama neden oldu.
Tekrar arkama dönmemle kız çocuğunun üstüme atlaması bir oldu. Çığlık atıp gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım.
"İyi misin kızım?" dedi annem, koşarak yanıma geldi. Hâlâ rüyanın etkisindeydim, konuşamıyordum. Annemi kafamla onaylayıp bana uzattığı suyu içtim. Fazla terlemiştim. Aklıma Fatma Ana'nın gelmesiyle anneme döndüm.
"Anne, Fatma Ana?"
Annem gözlerime kederle bakıp derin bir nefes aldı.
"Bunu sonra konuşalım kızım, ben babanı çağırayım," deyip kalktı ve gitti.
Bir süre sonra doktorlarla babam odaya geldi. "İzemim, daha iyi misin güzel kızım?" deyip sarıldı bana babam.
"İyiyim baba, merak etme sen beni," deyip ayrıldım babamdan.
"Evet İzem Saye Demirtaş, daha iyi misin?" dedi doktor, gülümseyerek.
"İyiyim elhamdülillah."
"Sonuçların temiz. Biraz daha dinlenip eve gidebilirsiniz," deyip gitti doktor.
Aradan iki gün geçti. Bu süreçte hiç uyuyamadım. Bugün Fatma Ana'nın cenazesi kalkacaktı.
"İstersen sen evde kal, Saye," dedi annem.
"Annen haklı, İzemim," dedi babam.
Annem bana hep Saye derdi, babam ise İzem. Annem adımın Saye olmasını istemiş, babam ise İzem. Anlaşamadıkları için ikili isim koymuşlar bana bu yüzden. Babam beni hep İzem diye çağırırdı, annemin aksine.
Babamlar evde kalmam için ısrar ettiler, ama ben kalmadım. Evde tek başıma durmak istemiyordum, özellikle son olaylardan sonra.
O gün gördüğüm kız çocuğunun sözleri aklımdan çıkmıyordu. Anne demişti bana, daha önce hiç görmediğim kız çocuğu.
Cenazeye geldiğimizde birçok kişi vardı, ama Fatma Ana'nın çocukları yoktu. Bu durum kalbimin daha çok yara ile dolmasına neden oldu.
Ağlamaktan kızaran gözlerimden tekrar yaşlar süzülürken, biri bana peçete uzattı. Bakışlarımı tabuttan ayırıp peçete uzatan kişiye baktım.
Tahminen yirmi yaşlarında, fit bir erkekti. Daha önce hiç görmemiştim onu köyde. Ona anlamayan gözlerle bakarken, "Ağlarken çok çirkin olduğunu hiç söylemediler mi sana?" dedi alaycı bakışlarla.
"Pardon da, cenazede ağlamaktan başka ne yapılır?" dedim ona, kaşlarımı çatarak.
"Ölüm bir son değildir, Kalopsia'm. Ölüm yeni bir başlangıçtır."
"Kalopsia mı? O ne demek?" dedim ona, anlamayan gözlerle bakarak.
Sadece gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri o gün rüyamda gördüğüm maskeli adamın gözlerine çok benziyordu; ateş mavisi rengindeydi.
Bakışlarını gözlerimden çekip eline işaret etti. Elinde bir peçete vardı; kan kırmızısı ve bordo rengi karışımı bir renkteydi. Bakışlarımı peçeteden çekip tekrar ona baktım.
"Almayacak mısın?" dedi, gözleriyle elindeki peçeteyi işaret ederek.
Hâlâ ona anlamayan gözlerle bakıyordum. Sesi çok tanıdık geliyordu ama çıkaramadım. Bana uzattığı peçeteyi alıp "Teşekkür ederim," dedim.
"Saye," annemin adımı seslenmesiyle bakışlarımı ondan çekip anneme baktım.
"Efendim anne," dedim, pürüzlü çıkan sesimle.
"Arkada tek başına ne duruyorsun, yanımıza gel," demesiyle kaşlarım çatıldı.
Yalnız değildim ki. Bakışlarımı annemden çekip tekrar yanımdaki adama çevirdiğimde yoktu. Ama az önce buradaydı.
Gitmiş olduğunu düşünüp annemin yanına gittim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNİN AŞKI
ParanormalAlt tarafı kızlarla bir gece yarısı buluşup eğlence amaçlı bir âyin yapıcaz en fazla ne olabilir ki? "Sen bir tek bana aitsin kız çocuğu bir tek bana" "Sen bana haramsın" dedim titrek bir sesle "Sen bana adaksın kız çocuğu" +18 şiddet, küfür, kan...