41.BÖLÜM

1.3K 94 66
                                    

İmkansızlıklar da imkan dahilinde..

Kalopsia

Okur KorelErezli_0208 'den

__________________________________________

Gözlerimin önüne sürekli Trix geliyordu, onunla geçirdiğimiz tüm anılar, bana verdiği sözler bir bir zihnime doluşuyordu;

"Ben hep yanındayım, Saye."

"İyi ki tanımışım seni, Saye."

"Abi, bunu Saye'ye nasıl yaparsın?"

"Bana güven ben hep arkandayım Saye."

Bu sözler kafamda yankılanırken, kendimi dışlanmış ve terk edilmiş hissediyordum. Sanki her şey bana karşıydı.

Düşüncelerim bir girdap gibi zihnimi ele geçirirken, içimdeki öfke kabarıyordu.

"Ay, ben hâlâ mı oluyorum?"

"Sus artık!" diye bağırıp kafama vurmaya başladım. "SUS!"

"Elysia aynı bana benziyor, aynı halası"

Sanki bu sesler, bu anılar beni tüketiyordu. Her darbemle acı dinmedi, aksine daha da derinleşti. "Hayır, sus!" diye tekrar bağırarak kafama vurmaya devam ederken, Armis birden ellerimi tuttu.

"Saye, kendine gel!" dedi ama sözleri ulaşmıyordu bana, sanki derin bir karanlığın içindeydim ve bu karanlık beni yutmak üzereydi.

Hiçbir şey demeden, ellerimi Armis'ten kurtarıp ağır adımlarla ayağa kalktım. Yerde duran bıçağı aldım, soğuk metalin ağırlığını avucumda hissettim. Kararlı bir şekilde kapıya doğru yöneldim.

"Saye, dur nereye gidiyorsun?" diye bağırdı Armis arkamdan, ama onun sesini duymazdan geldim.

Kapıyı açtım ve kanla kaplı, kasvetli koridora adım attım. Her adımda kan kokusu daha da yoğunlaştı, ayaklarımın altında cesetler eziliyordu, ama bu görüntüler artık bana hiçbir şey ifade etmiyordu.

Armis, arkamdan adımı sayıklayarak geldi ama ben duymuyordum, zihnimdeki boşluk giderek büyüyordu.

Karşımıza çıkan bir ifrit Armis'e saldırdığında, Armis ifriti paramparça etti, ama ben durmadım, yürümeye devam ettim. Sanki bu koridorda yürüdükçe, öfkemi ve acımı besleyen bir güç vardı.

Kanlı koridorda ilerledikçe, ifritler beni fark ediyordu. Enerjimi hissedip olduğum yere doğru koşuyorlardı, ama Armis onları daha bana ulaşamadan öldürüyordu.

Ruhsuz ve öfke dolu bir şekilde yürümeye devam ettim. Koridorun sağından dönüp Trix'in odasına doğru ilerledim. Sanki ayaklarım beni kendi isteğiyle oraya götürmüştü.

Kapıya ulaştığımda, elimi kapı koluna koyup çevirdim. Kapı yavaşça açıldığında, Trix'i odanın ortasında, ayakta gördüm. Beni görür görmez, *"Saye!"* diye yalancı bir titrek sesle seslendi ve bana doğru iki adım attı.

Tam önüme gelip, *"Neredeydin sen? Her yerde seni aradım,"* dedi, ellerini omzuma koyarak. Ama onun dokunuşu içimdeki ateşi daha da körükledi.

Gözlerine baktığımda, zihnimde kızımı boğmaya çalıştığı o an canlandı. Nasıl yapabilmişti bunu? Hiçbir suçu, günahı olmayan kızımı nasıl öldürmeye kalkışmıştı?

"İyi misin?" dedi endişeli gözlerle bakarak. Bir şey demeyip, sadece gözlerinin içine baktım. Nasıl yapabilmişti bunu?

Arkamdan Armis'in "Saye!" diye bağırmasıyla Trix'in bakışları arkama kaydığında, bu anı fırsat bilip bıçağı hızla kalbine sapladım. Trix'in gözlerinde aniden bir dehşet parıltısı belirdi, sanki hayat ona ihanet etmiş gibi.

CİNİN AŞKI   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin