33.BÖLÜM

2.2K 146 82
                                    

O an Akhilleus'un gözlerindeki ifadeyi gördüğümde vücudumda bir titreme hissettim. "Ne dedin?" diye sordum, tekrar, ağzımdan çıkan kelimeler titriyordu.

"Hamilesin mi?" Buna inanmak istemiyordum.

"Evet, güzelim, hamilesin," dediğinde dolu gözlerle baktım ona.

Bir an gözlerim armisi buldu, tam o anda içimi büyük bir korku kapladı. Hamilelikten değil, Armis'in başına gelen olayın karnımdaki bebeklere de olmasından korkuyordum; ya benim bebeklerim de aynı laneti yaşarsa diye endişeleniyordum.

Bakışlarım tekrar Akhilleus'u bulduğunda, benden hâlâ bir cevap bekliyordu.

Gözlerinde bir soru işareti, dudaklarında ise yarım kalmış bir kelime vardı. Bir şeyler söylememi istiyordu, ama kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum.

Bakışlarımı Akhilleus'tan çekip evdeki diğer kişilere baktığımda, hepsi ne cevap vereceğimi bekliyordu.

Sessizlik odanın içine dolmuştu, herkesin yüzünde derin bir merek ifadesi oluşmuştu.

Hiçbir şey demeden doğrudan kapıya koştum. Kalbim hızla çarpıyordu, aklımda sadece kaçmak vardı.

Arkamdan Akhilleus'un "Saye!" diye bağırdığını duydum, sesi hüzünle karışmış bir şaşkınlıkla doluydu, ama durmadım.

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda, son duyduğum ses Trix'e aitti: "Abi, biraz yalnız kalmaya ihtiyacı var, bırak gitsin."

Güneş doğmak üzereydi, dışarıdaki soğuk hava yüzüme çarpıyor, rüzgar saçlarımı savuruyordu. Sanki doğa bile içimdeki fırtınaya eşlik ediyordu.

Adımlarımı hızlandırdım, nereye, kime gideceğimi bilmiyordum, sadece koşuyordum, yanlız kalmak istiyordum.

Aklımda sadece bu bebekler vardı, onlara iyi bir anne olabilirmiydim, buna hazır mıydım? Ya benim bebeklerimden biri de kardeşini yiyerek ruhunu kendi bedenine hapis ederse?

Bu düşünceleri kafamdan silmek için daha çok koştum, dolu gözlerim etrafı bulanık görmemi sağlıyordu ama aldırış etmeden koşmaya devam ettim.

Adımlarım yavaşladığında, durup etrafa baktım, nefes nefese kalmıştım. Tam o an nehirin kenardında oturmuş kızları görünce kalbimin ritmi daha çok hızlanmıştı.

Kizlar burdaydı, Sahra, Betül ve Merve.

Nehir kenarına oturmuş, gülerek sohbet ediyorlardı..

Onları bu halini görünce dolu olan gözerimden yaşlar akmaya başlamıştı, yavaş adımlarla onlara doğru gitmeye başladım.

Merve benim ayak sesimi duymuş olucak ki kafasını çevrip gülümseyerek bakti bana.

"Yine geç kaldın İzoşum" dedi gülümseyerek.

"Ama geldim, geçte olsa size geldim," dedim titrek bir sesle..

Merve yanına oturmam için toprağa eliyle vurup "gel hadi" dedi.

Göz yaşlarımı silerek direkt gidip yanına oturudum.

"Biliyormusun saye" dedi betül sırıtarak

"Ya hayır" itiraz ve utanç içinde dedi merve.

Eline çakıl taşı alıp betüle firlatmıştı, onların bu küçük atışmarını o kadar çok özlemiştim ki, gözlerim dolmuştu.

"Neyi " dedim hemen merakla ağlamamaya çalışarak.

"Merve bize hayallerindeki erkeği anlatıyor"

CİNİN AŞKI   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin