CİNİN AŞKI

27.BÖLÜM

Bölümü bugün atmayacak aslında ama bir konu hakkında açıklama yapma gereği duydum.. 🦑

Açıklama bölüm sonunda :)

İyi okumalar ponçiklerim 🦭

__________________________________________

Uğraşma boşuna, seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Gördükleri, ancak kendi anladıkları kadarı olacak...

Kral Akhilleus

♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎♡

Odaya döndüğümüzde sinirden deliye dönmüş bir adet Akhilleus görmeyi zaten bekliyordum..

Akhilleus bizi görür görmez trixin üstüne doğru yürümeye başlamıştı..

"Sana sayenin başından ayrılma dediğimde onu alıp bir yerlere götür anlamında demedim trix!" Diye bağırmasıyla trixin önüne geçtim..

"Çekil!" Dedi sinirden kan kırmızısına dönmüş gözleri ile..

"Çıkın dışarı!" Diye bağırdım. Gözlerimi Akhilleusun gözlerinden ayırmadan..

Akhilleus'un burnundan adeta dumanlar çıkıyordu, nefes alış verişleri o kadar sertti ki..

Urungu trixin elinden tutup dışarı çıkarmıştı..

"Saye" dedi dicle korku dolu sesiyle.

Bakışlarım dicleyi bulduğunda gözleri dolmuştu, ona güven vermek için gülümsediğimde kafasını onaylar biçimde sallayıp çıkmıştı..

Kapının kapanması ile Akhilleusa döndüm..

"Neden her seferinde sözümden çıkıyorsun!, sana odada kal dememe rağmen neden her seferinde burnunun dikine gidip başını derde sokuyorsun!"

Akhilleus bağırıp duvara yumruk geçirmesi ile yerimden zıplamıştım..

"Neden bunu yapıyorsun aklım almıyor!" Diyerek duvara ardı ardına yumruk geçiriyordu..

"Sana ne zaman odada kal desem bir bakıyorum yoksun! Seni arayıp bulduğumda her seferinde ölümle burun buruna buluyorum!"

"Ölmek mi istiyorsun! " Diye bağırıp bana doğru dönmüştü..

Bakışlarım sadece elinden damlayan kanlardaydı..

"Eğer öyle bir amacın varsa boşuna uğraşma! Şu siktiğimin mühürü seni zaten öldürecek!"

Yutkunup Akhilleusa baktım. Bana çatık kaşlarla bakıyordu..

"Elin kanıyor" dedim.

Ölüm umrumda değildi, kaybedecek bir şeyim yoktu, şu zamana kadar...

Akhilleus bana inat yapar gibi kanayan eliyle tekrar duvara dönüp sert bir yumruk atmıştı..

"Canım acıyor saye!" Diye bağırıp tekrar bana doğru döndü..

Yanıma doğru gelip aramızda sadece 4 adımlık mesafe bırakmıştı..

"Elim değil" diyerek parmağını göğüsüne bastırdı "burası çok acıyor kalopsiam"

"Çok mu acıyor?" Dedim dolu gözlerle..

"Hemde çok" dedi titrek bir sesle..

Akhilleus'unda gözleri dolmuştu, canı acıdığı için değil kaybetme korkusu yaşadığı için.