YENİ OKUL

179 14 7
                                    

Şarkı önerisi : Mabel Matiz-Aferin

Hallediyorsun deryaya yerin yok
Bi'damlaya

Anlamıyorsun niye geldi bu hayvan bu dünyaya

Baktın bana gördüm seni aynalar anlattı her bi'şeyi

Kırdın da n'oldu karanfili Tanrıyı üzdün lan aferin.

Bak manzaraya oku kendini kavgalar anlattı her bi' şeyi

Diyordu şarkı. Bugün erken kalkmış hazırlanmış saçımı her zamanki gibi düzleştirip açık bırakmıştım.
Babam bırakmayı teklif etmişti ama ben yürümek istediğimi söylemiştim. Şimdi ise yavaş adımlarla yeni okuluma doğru ilerliyorum.

Kafamı kaldırdığımda okulun kapısını gördüm. Hızla okula doğru ilerlemeye başladım ,babam kaydımı önceden yaptırmıştı . O yüzden sadece müdür yardımcısının odasına giricek ve sınıfımı öğrenecektim.

Okul büyük bir okuldu . Sağlam bir okula benziyordu ve yeni yapıldığı belli oluyordu. Öğrenciler derste olmalılardı.
Bahçede sadece beden yapan 9. Sınıf olarak tahmin ettiğim öğrenciler vardı.
Adımlarımı hızlandırıp tabelaları bakarak müdür yardımcısı odasını aramaya başladım. Yaklaşık 10 dk sonra buldum ve kapıyı tıklayarak içeri girdim.

"Gel" dedi müdür yardımcısı. Otuzlu yaşlarda olarak tahmin ettiğim sarışın bir kadındı.

"Merhaba hocam, ben yeni öğrenci
"Asel Atıcı" sınıfımı öğrenmek için geldim."dedim.

"Ah evet Asel gelebilirsin tatlım , gel otur." Dedi nazik bir şekilde.

İlerledim ve bir tekli koltuğa oturdum.

"Öncelikle Asel'ciğim dosyanı inceledim çalışkan ve zeki bir kızsın. Ayrıca yazılım sınavlarının hepsi 100. Burda herkes kolayca yazılım sınavından geçemez."(sanırım öyle bir ders yok. Ya da var ben bilmiyorum. Siz aldırmayın var diye düşünün.)

Başımı sallayarak onu onayladım.

"Seninle okulumuz daha da ileriye gidecek diye umuyorum tatlım. Zaten okul kurallarını biliyorsun ,senin sorun çıkaracağını sanmıyorum. Sınıfın 11/A . Sen geç kalma, gel ben sana sınıfını göstereyim." Dedi ve ayağa kalktı.

Bende çantamı omzuma takıp onu takip ettim. Koridorlardan geçerken okulu ezberlemeye çalışıyordum. Zaten müdür yardımcısı yani adını tabelada öğrendiğim Pelin Hanım bana yemekhane spor salonu gibi önemli yerleri gösteriyordu.

Sonunda 11/A nın kapısının önüne geldiğimizde Pelin Hanım kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Hemen ardından bende girdim. Herkesin gözleri otomatik olarak bize kaydı daha çok bana. Pelin Hanımın yanında yerimi aldım. Sınıfta ortalama olarak 15-16 kişilerdi . Özel okul
olmasının avantajları tabi.

"Gençler bu yeni sınıf arkadaşınız Asel Atıcı. Kendisi isterseniz kendini tanıtsın"
Pelin bana dönüp "Asel'ciğim arkadaşlarına kısaca kendini tanıt sonra derse geçin zaten siz daha sonra kaynaşırsınız." Dedi. Bende kafamı sallayarak onayladım ve sınıfa döndüm ve dün karşılaştığım Tuğba ve Ceren 'in bana baktığını gördüm.

Tuğba bana ölümcül bakışlar atarken Ceren gülümsüyordu. Bende Ceren 'e gülümseyip diğerlerine döndüm.
Kapının olduğu tarafta ilk sırada oturan bir çocuğun piçimsi bir sırıtışla beni izlediğini gördüm. Hemen kendimi toparlayıp kendimi tanıtmaya başladım.

"Öncelikle herkese merhaba . Ben Asel Atıcı , 17 yaşındayım. Kendi isteğim üzerine okul değiştirdim. İstanbul'da babam ile yaşıyorum. "Diyip Pelin hocaya döndüm. O da kafasını sallayıp konuşmaya başladı.

"Evet , Asel 'in sizin aksinize dersleri gayet iyi ve kendisinin yazılıma ilgisi var
Asel'in eski hocalarıyla konuştum bu konuda çok yetenekli olduğunu söylediler
O yüzden yazılım ders saatlerini arttırmaya karar verdim."

Pelin hoca bunu söyler söylemez sınıfta bir "OOFFF" dalgası koptu.

Daha sonra Pelin Hoca bana dönüp "Sen onlara bakma bu senin için çok daha iyi olacak "dedi. Ona kafamı salladım . Haklıydı diğerlerinin yazılımla araları umurumda değildi. Bu benim için çok daha iyi olacaktı. Sonuçta bilgisayar mühendisi ırmak isteyenler onlar değildi.

"Ben sizin dersinizi bölmeyeyim hocam siz devam edin"dedi Pelin hoca . Daha sonra bana dönüp "Asel'ciğim sende arkadaşlarından birinden ders programını alırsın tatlım" dedi ve tekrar iyi dersler dileyip çıktı.

Gözlerimi sınıfta dolaştırıp boş yer aramaya koyuldum. En arka sırada olan boş yeri görüp oraya ilerlemeye başladım . Orada baştan sona siyah giyinmiş switshortünü kafasına geçirmiş uyuyan bir çocuk vardı.

Tam çantamı koyup oturacakken biri benden önce davrandı ve oraya oturdu. Kafamı kaldırıp oturan kişiye baktığımda beni süzen çocuğun yanında oturan şahısın oturduğunu gördüm. Zekice bir planı sınıftaki tek boş yer burasıydı ve arkadaşını oraya oturtturarak benim kendi yanına oturmamış sağlayacaktı. Kötü olan ise işe yaramıştı. Şimdi durduk yere çocukla laf dalaşına girmek istemiyordum .

O yüzden adımlarımı beni izleyen çocuğun sırasına çevirdim . Oraya geldiğimi görünce yüzündeki sırıtış daha
da genişledi ve tüm yüzüne yayıldı.

Çantamı sıranın arkasına asıp kalemliğimi çıkardım. Daha sonra hoca benim oturduğumuz görünce ders anlatmaya devam etti. Anladığım kadarıyla ders matematikti. Not defterimi çıkarıp önemli yerleri not almaya başladım. Fosforlu kalemlerle üzerinden geçtim. Arada bir soluma bakıyordum. Ve onun beni izlediğini görüyordum.
Ahh hadi ama bu çocuğun adını öğrensem iyi olacaktı.

Dersin sonlarına doğru hoca tahtaya bir soru yazdı ve çözmemizi, çözen kişinin tahtaya çıkıp anlatarak yapmasını söyledi. Ben hızla soruyu defterime geçirip çözmeye başladım. Haah bu benim için çocuk oyuncağı. Soruyu çözer çözmez bu kolay soruyu herkesin çözebileceğini çözeceğini düşünerek elimi kaldırdım. Etrafıma baktığımda ben hariç kimsenin parmak kaldırmasını gördüm. Nee bu soruyu yapamamışlarmıydı.? Hoca yüz ifadeden ne düşündüğümü anlamış olacakki

"Şimdi sen diyorsun bu kolay soruyu nasıl yapamadılar ? Onlar böyle sen onlara bakma kızım Pelin Hanım anladığım kadarıyla senden baya bir umutlu onun yüzünü kara çıkartma"

Hass konu nasıl Pelin Hanımın yüzünü kara çıkartmaya geldi lan.

"Hocam gelip soruyu çözebilir miyim "diye sordum. Gideyim insanlar soru nasıl çözülüyormuş görsün değil mi ama!!

"Bana Osman hocam diyebilirsin kızım"dedi Osman hoca . Kaydedildi matematikçinin adı Osman.

Sıradan kalkıp tahtaya doğru ilerlemeye başladım . Osman hocanın uzattığı tahtaya kalemi alıp soruyu çözmeye başladım. Çözerken bir yandan da
anlatıyordum . Soruyu anlatmayı bitirdiğimde arkamı döndüm. Döndüğümde Osman hocanın gururlu yüzüyle ve sınıftakilerin bir karış açık olan ağzıyla karşılaştım.

Osman hoca sınıfa dönüp" biraz örnek alsanız şu kızı aahh"dedi . Tam o sırada zil sesi duyuldu. Osman hoca eşyalarını toplayıp sınıftan çıktı. Diğer öğrencilerde çıkmaya başladı. Bende sırama doğru ilerlemeye başladım. Yanımdaki çocuk hayla orada oturuyordu. Boyu ortalam 180 'cm lerdeydi siyah çalan kahverengi saçları ve mavi gözleri vardı. Teni benim teninden çok az daha koyuydu. İtiraf etmek gerekirse yakışıklıydı.

Sıraya oturdum ve ona döndüm
"Sakınca olmazsa ismini öğrenmek ve senden ders programını almak istiyorum " dedim.

HACKER KOD:66Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin