ÇARESİZ...

56 6 6
                                    

Şarkı önerisi : Al beni yanına sevgilim

Bu gece yıldızlar bile küsmüş gibiydi hayata...
Ya da bana öyle geliyordu. Birkez daha vurulmuştu yüzüme hayatın ne kadar acımasız olduğu.

Çaresizlik...

En nefret ettiğim duyguların başında gelirdi. Hani bazı zamanlar olurya sanki elin kolun bağlanmış gibi hissedersin. İzlemek dışında hiçbir şey yapamazsın. Canımızı en çok acıtan da bu değil midir zaten?

Elimde tuttuğum sıcak kahveden bir yudum daha alırken bir yıldız kaydığını gördüm. Gözlerimi kapatıp bir dilek tuttum. Gerçekleşeceğinden emin olamadığım bir dilek. Daha doğrusu gerçekleşmesi çok zor olan bir dilek.

"İmkansız yani" dedi iç sesim. Onu onayladım.

Hayatımız yalanlardan ibaretti, bu kayan yıldız bile yalandı...

O bir yıldız bile değildi, belki bir göktaşı veye meteor. Böyle şeylere inanmazdım ama kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki elimden kayan bir yıldıza dilek dilemekten başka bir şey gelmiyordu.

"Asel"

Sesin geldiği yöne döndüğümde bunun Ateş olduğunu gördüm. Gözleri kızarmış , göz altları morarmıştı. Saat gecenin kaçı olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama ben hayla bir hastanenin bahçesindeki bankta oturuyordum.

Ateş yanıma gelip oturduğunda hayla önüme bakıyordum.

"Bir bilgi var mı?" Dediklerim bir kez daha o anı gözümün önüne getirmiş ve kalbimi parçalamaya yetmişti.

Ceren'in yerde hareketsiz yatışını...
Yağız'ın ne olduğunu anlamamış bakışlarını...
Ateş'in beni tutma çabasını...
Benim çığlıklarımı...

"Hayır, durumu aynı. Ama doktorlar umutlu." Dedi Ateş. Kafamı sallamakla yetindim. Bunun bile bir yalan olduğunu biliyordum. Ateş beni üzmek istemiyordu ama benim Ceren'in durumunun nasil olduğunu bildiğimi bilmiyordu.

Beyin kanaması...

Derin bir nefes aldım ve gözümü ilerdeki küçük çocuğa sabitledim.

"Ateş, ben hackerlığı bıraktım." Dediğim şeyle kafasını hızla bana doğru döndü.

"Asel sen ne saçmalıyorsun. Ne demek hackerlığı bıraktım."

"Doğru duydun Ateş. Daha mutlu olabilmek için bunu yapmam gerekiyordu ve ben de yaptım. Zaten son zamanlarda anonim ile uğraşmaktan pek bir şey de yapamamıştım." Dedim.

Ona bakmamakta ısrarcıydım. Hayla ilerideki çocuğa bakıyordum. Banktaki elimin üstünde bir el hissettiğimde gözümü kapatmıştım ve bir damla yaş yanaklarımla buluşmuştu.

"Sen nasıl istiyorsan nefesim." Dedikten sonra eliyle çenemi kavramış ve yüzümü kendine doğru çevirmişti. Gözlerimiz buluştuğunda ağladığımı farketti. Diğer elinin tersiyle yanağımı sildi ve gözlerimin en derinine baktı.

"Ağlama" dedi . Kesin ve net. "Sen ağladıkça içim parçalanıyor."

Çenemdeki elinin üstüne elimi koydum ve çenemden indirdim. Kollarımı boynuna dolayıp ona sımsıkı sarıldım.

Biliyordum.

İkimizinde buna ihtiyacı vardı.

Yüzünü boynuma gömüp önce kokumu içine çekti. Daha sonra ıslak ve sıcak öpücüklerle öpmeye başladı.

Bir eli belimi buldu ve beni kendine çekerek kucağına aldı.

Beni kendinden ayırarak yüzüme baktı, baktı ve baktı.
Her zerremi zihnine kazımak istercesine.

Dudaklarının sol tarafı yukarı doğru kıvrıldığında dudaklarımızı buluşturmuştu.

Nazik ve zarif bir şekilde beni öperken bir elim ensesine çıkmıştı. Nefessiz kaldığımda ellerimi omzuna koyarak geri çıktım. Gözleri uzun zaman sonra parlıyordu. Uzun zaman sonra gerçek bir istekle bakıyordu. Bu hali beni gülümsetirken parmaklarımı yumuşak saçlarında gezdirdim. Belimi tutuşu sıklaşırken dudağının kenarına küçük bir buse kondurup kucağından indim.

"Yağız nasıl?" Konuyu hemen değiştirdiğimi farkettiğimde dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Ceren'in odasının önünde oturuyor. Konuşmuyor ve bir şey yemiyor ama bunlar normal. Sonuçta Ceren Yağız'ı korumak için atladı arabanın önüne. " Dedi Ateş.

"Ben bunula sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Ceren bariz bir şekilde Yağız'dan hoşlanıyordu ama Yağız ona pas vermiyordu. Yağız her iki şekilde de suçluluk duyuyor. Anlayacağın sadece Ceren onu kurtardığı için degil, Ceren'i kırdığı içinde. " dediklerime Ateş anladığını belirtir bir şekilde kafasını salladı.

"Babam konuyu hallediyor. Ceren'e çarpan kişiyi bulmak için yani." Dedim.

"Kemal Öztürk hapisten çıkmış. Yine yapmış yapacağını." Dedi. Bu saatten sonra umrumda da değildi doğrusu.

Bankta geriye yaslanarak yıldızları seyretmeye devam ettim. Bir yola çıkmıştım yeni bir okula başlayarak ve beni Yağız takip etmişti.

Onun bana olan aşkı o kadar büyük müydü ki her şeyi göze almıştı? Çabalamıştı , ona defalarca söylemiştim bizden olmayacağını. Bazen kalbi kırılmış bazen de anlamamakta ısrar etmişti.

İçimi bir suçluluk duygusu kapladığında bir an için kendimden nefret ettim. Onu çok üzmüştüm , Ceren'e ise elimden geldiğince yardim etmeye çalışmıştım ama kendi sorunlarımdan son zamanlar ona vakit ayıramamıştım.

Sen kendinden başka kime vakit ayırabildinki Asel.
Dedi iç sesim.

Her zaman hatalarımı yüzüme vururdu ama ilk defa bu kadar canımı yakmıştı. İlk defa bu kadar ağır konuşmuştu.

Yıldızlara bakmayı bırakıp gözlerimi hastanenin bahçesinde gezdirdim. Hastanenin kapısından çıkan bir hemşireyi gördüğümde belimi dikleştirmiş ve Ateş'i dürtmüştüm.

Hemşire yanımıza geldiğinde yüzündeki ifade beni daha da korkutmuştu.

" Başınız sağolsun hastayı kurtaramadık."

Hemşirenin dedikleri gözümden bir damla yaşın akmasını sağladı. Ateş kendini zor toplayarak tekrar banka oturdu. Bulanık görüş açımda elinin titrediğini fark etmiştim.

Bağırmadım. Hıçkırarak ağlamadım.

Sessizce içimde yaşadım butün acılarımı. Her zaman olduĝu gibi.

Sessizlik en büyük çığlıktı nasıl olsa...

Bu Ceren Pınar'ın hikayesiydi.
Daha yedi yaşındayken geçirdigi bir trafik kazasında annesini ve babasını kaybetmişti.
Ablası kurtulmuştu ama komadaydı. Ona sarılamıyor ve varlığını hissettiremiyordu.
Aşkının karşılığını alamamıştı.
Bunlar yetmezmiş gibi birde okulda zorbalığa maruz kalan kızdı Ceren..

Bütün bu olanlara rağmen dimdik ayakta duran kızdı Ceren Pınar...

O belkide şuana kadar tanıdığım en güçlü kişiydi ama kimsenin bundan haberi yoktu.

Kimse farketmemişti Ceren'i. Veya farketmek istememişti...

"Sen bile".... dedi iç sesim..

"Evet." Diye onayladım onu. " Ben bile..."

Gözyaşlarım arasında kaldırdım kafamı yıldızlara.

Bir dilek tutmuştum ve gerçekleşmemişti.

Ve bir kez daha küçük Asel'e hak verdim.

Çünkü o ne masallara inanırdı ne de mucizelere...

HACKER KOD:66Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin