FİNAL

125 9 10
                                        

Şarkı önerisi: Ciao adios

3 ay sonra...

"Yağız yakala." Diye attığım bumerangı Yağız çevik bir hareketke yakalamıştı. Yaz tatilindeydik ama birbirimizle her gün görüşür hale gelmiştik. Bu bir bakıma hepimizi mutlu ediyordu.

"Çocuklar hadi gelin!" Diye bağıran Kemal amcanın sesinin duyduğumda zıplayarak kurduğumuz piknik yerine doğru yol aldım. Evet, çok güzel bir ormanlık alana gelmiştik ve piknik kurmuştuk.

"Yav kömüre çevirmişsin güzelim etleri birde gelin diyorsun. Bir şeyi de becer be adam." Dedi babam Kemal Amca'ya. Kemal Amca hatasını anlamıştı. Artık bu tür haram para işlerine girmiyordu. Zaten şirketi batmıştı. Artık her şeye baştan başlamaya karar vermişti. Başka bir şirkete stajer olarak girmiş ve böyle böyle yükselmesi gerektiğini söylemişti.

Hapisten nasıl çıktığını hiçkimse bilmiyordu ama zaten hangimiz suçlu değildik ki? Hayat buydu işte: herkesin suçlu olduğu yaşam. Bana göre herkes bir yerde suçluydu, sadece dereceleri değişiyordu. Eğer bir bu dereceyi fazla geçersen o zaman ceza alıyordun. Anlayacağınız suç da zaman gibi göreceliydi.

Babam ve Kemal Amca tıpkı eskiden olduğu gibi birbirleriyle şakalaşırken piknik sepetinin yanına oturdum. Bu güzle havayı bu şekilde değerlendirmekle çok iyi yapmıştık. Birden dizimde bur ağırlık hissettiğimde kafamı aşağı eğdim. Bunun Ateş olduğunu gördüğümde gülümsemiştim.

"Yatıcak başka yer bulamadın mı?" Diye sordum parmaklarım yumuşak saçlarıyla buluşurken.

"Belki ben buraya yatmak istedim." Dedi saçlarını okşamamla gözlerini kapatırken.

"Yaa."

"Yaa"

Birden eğildim ve yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum.

"Asel" Babamın sesini duyduğumda hemen geri kalktım.

"Efendim baba." Dedim masumca.

"Bir daha ne yapacaksanız başka yerde yapın. Ne bu böyle vıcık vıcık. Sen de kalk lan kızımın dizinden serseri." Babamın dediğiyke Ateş hemen doğruldu.

"Tamam efendim." Ateş'in sözlerine kahkaha atarken Yağız yanımıza ulaşmıştı. Nefes nefese bir şekilde yanımaza oturdu.

"Eliz ablayı gördünüz mü?" Ona kafamı hayır anlamında salladım. Aslında merak da etmiştim. Ayağa kalktım ve beyaz elbisemi düzelttim.

Evet, yine beyaz elbiseydi çünkü bu yola beyaz elbiseyle başlamıştım ve beyaz elbiseyle bitirecektim. Yeni bir hayat vardı önümde artık. Adaleti kendi hayatından üstün tutan 66 yoktu artık.

"Ben bir bakayım o zaman." Dedim ve ilerlemeye başladım. Ateş, Yağız ve ben çocukluk arkadaşıydık. İki yıl önce Ateş bizi terketmişti ve ben Yağız ile kalmıştım. Zaten o zamanlar Yağız bana platonik olduğu için onu kendimden uzak tutmuştum hep.

Bu yolda hepimiz değişmiştik. Hepimiz yaralar almıştık ama önemli olan yolculuğun nasıl geçtiği degildi. Sonuçta her yolculuğun kendine ait zorlukları ve engelleri vardır. Önemli olan bu yolun sonunda gideceğin yere ulaşabilmendir ve eğer sen yoldaki engellere takılıp düşersen o sona asla ulaşamazsın.

Üç ay önce hepimiz o engele takıldığımızı düşünüyorduk ama biz bu yolda kayıplar versekte ayağa kalkmasını bildik. Şimdi hep beraberiz ve mutluyuz.

Tıpkı eskisi gibi...

Ormanın piknik yapılan alanından çıkıp derinliklerine doğru ilerlemeye başladım çünkü Eliz ablanın nerede olduğunu biliyordum.

HACKER KOD:66Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin