Şarkı önerisi: Model - Pembe Mezarlık
"Seni görmem için yanımda olmana gerek yok. Gözlerim kapalıyken de görebiliyorum seni..."
Yağız'ın buraya geldiğimizden beri kurduğu her cümle kalbimde yeteri kadar yara yokmuş gibi tekrar yara açıyordu.
Nerde miydik? Ceren'in mezarında...
Yağız mezarın köşesine oturmuş bir şekilde boş gözlerle etrafa bakıyordu. Gözleri en son beni bulduğunda içinde kalan tek enerjiyle mırıldandı.
"Gidelim mi artık?" Onu kafamla onayladım. Buraya gelmeden önce gideceğimiz yerleri planlamıştık. Şimdiki durağımız Ceren'in ablasının kaldığı hasteneydi. Yağız'ı ikna edebilmek için çok uğraşmam gerekmişti ama başarmıştım.
Ceren bana " Her okul çıkışı ablamın yanına gidiyorum. Ona şarkılar söylüyorum ve günümü anlatıyorum." Demişti. Ama şimdi tüm bunları yapıcak bir Ceren Pınar yoktu.
"Sen varsın." Dedi iç sesim. Evet, artık ben vardım. Gerçek Asel Atıcı. Belki dostumun bedenini yaşatamamıştım ama onun ruhunu yaşatacaktım. En azından bunu yapıcaktım.
Taksinin camına başımı yasladım ve sokakdan geçen insanları izlemeye başladım. O an Derinkuyu kolejine geldiğim ilk gün geldi aklıma. Bu tüm koşuşturan insanları düşünmüştüm hepsinin farklı hikayeleri var diye.
Keşke... keşke hiç gelmeseydim. Keşke hiç tanımasaydım onları. Keşke hiç Poyraz tarafından ihanete uğramamış olsaydım. Keşke hiç Ceren'in ölümüne sahit olmasaydım. Keşke başımı bekaya sokmasaydım ve Ateş gelmek zorunda kalmasaydı.
Bu yüzden gelmemiş miydi zaten?
O zaman... o zaman belki bu kadar yara almazdım. Belki bu kadar acı çekmezdim.
Önümde hastenenin tabelasını gördüğümde içime derin bir nefes çekmiştim. Yağız yanımda oturuyordu. Kafamı ona doğru çevirdiğimde gözlerini kısmış bir şekilde hastaneye baktığını gördüm.
"Yağız, bir sorun mu var?" Diye sordum endişeyle.
Yüzüne acı bir sırıtış yerleştiğinde bana baktı.
"Ceren beni bu hastenede öpmüştü."
Gözümden bir damla yaş düştüğünü yanağımda bir ıslaklık hissetiğimde anlamıştım. Bana bakmadan kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Kendimi hızla toparlayıp bende dışarı çıktım.
Yağız ile sessiz bir şekilde hasteneye doğru ilerlemeye başladık. Zaten ses çıkaracak bir durumda değildik. Hastane koridorlarını hızla geçiyor ve bunu yaparken sessizliğimizi koruyorduk. Sonunda Eliz Pınar'ın odasının önüne geldiğimizde bu yaptığımızın doğru olup olmadığını sorguluyordum. Kafamı çevirip Yağız'a baktığımda bana destekleyen bakışlar attığını gördüm.
Sertçe yutkundum ve kapının kulpunu indirdim. Kapıyı aralayıp içeri baktığımda gördüğüm şeyin gerçekliği beni derinden sarstı.
Eliz Pınar komadan çıkmıştı... O yaşama tutunmuştu...
Kollarım iki yana düşerken tekerlekli sandalyede bize doğru döndü.
İşte o zaman bir gerçeklikle tekrar ama tekrar tanıştım.
O...biliyordu. Ceren'in yaşamadığını biliyordu.
"Hoşgeldiniz" Sesindeki huzur veren tını içimi kaplamıştı. Yağız'da en azbenim kadar şaşkındı.
"Bu- bu nasıl olur. Sen komada-"
"Biliyorum. Evet komadaydım ama artık değilim. Gördüğünüz gibi burdayım karşınızda." Dedi. Tekerlekli sandalyesine sımsıkı sarılmıştı.
"Biliyor musun?" Diye sordum bakışlarım önüne düşerken. Aslında cevabı kızarmış gözlerinden ve komidine yığılmış peçetelerden anlamıştım ama sormak istemiştim.
Tekerlekli sandalyeyi tekrar pencereye çevirdi ve acı bir şekilde güldü.
"Evet." Az ve öz.
Düşünsenize on altı yaşınızda ailenizle birlikte bir araba kazası geçiriyorsunuz ve orada annenizi ve babanızı kaybediyorsunuz. Sizde komaya giriyorsunuz. On yıl sonra aniden uyanıyorsunuz. On altı yaşınızdan bir anda yirmi altı yaşınıza geçiriyorsunuz ve daha da kötüsü uyanır uyanmaz bütün ailenizin öldüğünü öğreniyorsunuz...
"Ceren... O çok iyi bir kardeşti. Bir kere bile beni üzmemişti. Ne kadar zor biliyor musunuz? Bu dünyadaki yaşayabilecemiz kısıtlı zamanın on yılını bir hiçlik uğruna harcamak." Dedi Eliz.
Anlayamazdım. Ne kadar empati kurmaya çalışırsam çalışayım anlayamazdım. Anlatamazlardı.
Hiç kimse bana bunu anlatamazdı.
Hiç kimse bana bu ruhu yaralı kızı nasıl iyileştirebileceğimi söyleyemezdi. Zaten imkansızdı. Belki yaralar sarılır, üstü örtülür ama o yaranın her zaman izi kalır...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HACKER KOD:66
Teen Fiction17 yaşında 11. sınıfa giden Asel, anne ve babasının boşanması üzerine İzmir'den İstanbul'a taşınır.Daha sonra okulunu değiştirmek zorunda kalır. Yazılıma ilgi duyan genç kız herkesin bildiği en ünlü hack gruplarının aradığı kod:66'dır.her şey yeni...