9

490 48 14
                                    

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınız. 

*

"Hadi iyi dersler." dedi annem yanağıma bir öpücük kondurmadan önce. Gülümsedim.

"Görüşürüz." dedim ve indim arabadan. Okul bahçesine girdim. Etrafta kimse yoktu, hava çok soğuktu çünkü. Ondan kendimi direkt binanın içine attım. Merdivenleri çıktığım sırada birden "Mısra!" diye bağıran tanıdık sesle durdum. Burak'tı bu.

"Efendim?" dedim durup yanıma gelmesini beklerken. Karşıma geçince "Aldın mı notları Koralp'ten?" dedi merakla.

"Evet."

"Sevindim." dedi. Başka bir şey diyecek mi diye baktım suratına.

"Günaydın bu arada."

"Sana da."

"Erkencisin?"

"Burak niye konuşuyoruz?" dedim kaşlarımı çatarken. Düşmanca ayrılmamış olmamız birbirimizin halini hatırını sorabileceğimiz anlamına gelmezdi. Ayrılık ayrılıktı, eski sevgili de eski sevgiliydi. Bunlar biraz yerleşmiş lise kanunlarıydı sonuçta.

"Koralp'le aranızda bir şey mi var?" dediğinde bütün bu karın ağrısının sebebini anladım sonunda.

"Koralp arkadaşın değil mi, ona niye sormuyorsun?"

"Çok yakın bir arkadaşım sayılmaz. Hem sen niye cevaplamıyorsun?"

"Yok aramızda bir şey." dedim. Baktı bir süre yüzüme.

"Yaman'ı niye kullanmadığını biliyor musun?" dedim aniden.

"Yok. Çok sonra öğrenmiştim zaten. Niye sordun?"

"Çok katı o konuda."

"O kadar katı olduğunu bilecek kadar konuştunuz mu ki?"

"Seni ilgilendiriyor mu?"

"Yani...Biraz?"

"Biraz derken?"

"Sonuçta bir geçmişimiz var." dedi. Kendine aşırı inanarak konuşuyordu. Gülmekle onu azarlamak arasında giderken "Ama geçmişte değil mi? O yüzden çok fazla gereksiz soru soruyorsun bana göre." dedim.

"Hadi ama Mısra...Sadece birkaç soru. Bütün eski sevgililerimle arkadaşımdır ben." dedi omuz silkerken.

"Belki de hepsinin eski olma sebebi bu olabilir. Hiçbirini bırakamıyor musun?"

"Sen dert etmiyordun."

"Sana aşık değildim çünkü."

"Sabah sabah kırıcısın."

"Sen bana aşık mıydın?"

"Daha on yedi yaşındayız."

Evet. Bu her şeyin açıklaması olabilirdi sanırım.

"Haklısın." dedim. Gülümsedi.

"Yani soru sormam artık canını sıkmıyor mu?"

"Hayır. Sıkıyor. Minimumda tutsak biz bu iletişimi yine, olur mu?"

"Tabi." dedi şaşkınca.

"Tamamdır. Hadi kolay gelsin." dedim ve arkamı döndüm. Merdivenleri çıkarken gözlerimi de devirmiştim. Saçma sapan bir sabahtı. Dün gece de saçmaydı zaten. Her şey sinirimi bozuyordu ama sadece saçma sapan bir ruh halinde miydim yoksa bütün bu sinir bozulmalarında haklı mıydım çözemiyordum.

KONUŞUYORUM ÖYLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin