"Her yerde ve her şeyde aradığımız sadece kendimiz. Kendimizi bulabilmek. Hepsi bu."*
——
Farkında olmadığımız çok şey vardı hayatta. Geçmişe dönüp bakınca anlayabiliyorduk bazen, kararlarımızın, eylemlerimizin, duygularımızın kendimizi düşünmemizle ne çok ilintili olduğunu. Bir şeyin bize faydası dokunuyorsa, birinden iyilik görüyorsak, değerleniyordu gözümüzde. İnsan denen varlık böyleydi. Kim kendisine zararı dokunanı severdi ki? Kim isterdi?
Yağmurun hâlâ yağmaya devam ettiği dışarıdan gelen seslerden anlaşılıyordu. Oturma odasındaki koltukta uzanmış kitap okurken, ninni gibi gelen bu sesler yorgun zihnimi iyice mayıştırmıştı. Gözlerim kapanıyor, okuduklarım aklıma girmeden silinip gidiyordu. Kendimi zorlamayı bıraktım ve kitabı yere koyup uykunun kollarına teslim oldum.
Okulda biraz başım ağrımasına rağmen eve geldiğimde çorba ve soslu makarna yapmıştım. Emin'in işten dönüşüne yakın da salata yaparım diye düşünmüştüm. Zor şeyler hazırlamış olmasam da kendimi bitkin hissediyordum. Bulutlu ve yağmurlu olan hava sebebiyle mi bilmem, bugün pek keyfim de yerinde değildi. Tam da bu sebeple yarım saatlik o uyku bana çok iyi gelmişti.
Kapının sesine uyanmıştım. Emin'in geldiğini işaret eden takırtı tukurtularla uykum iyice açıldı. Tavana ve etrafa biraz boş boş baktıktan sonra uzandığım yerden yavaşça doğruldum.
- Selamünaleyküm
Selam verip içeriye giren Emin de kendini çaprazımdaki koltuğa bıraktı ve arkasına yaslandı. Selamını aldım.
"Uyuyor muydun?" derken yüzümün hâlinden bunu anladığı belliydi. Sorudan ziyade bir gerçeği dile getirişti.
"Bugün başım ağrıyordu, keyifsizdim, uyuyakalmışım."
"Niye keyifsizsin? Bir sıkıntı mı var?"
"Yoo, bir sebebi yok."
İkimiz de sustuğumuzda burnuma farklı bir kokunun dolduğunu hissettim. Kaşlarım hafifçe çatıldı. Rahatsız hissederek kokuyu anlamak için daha derin bir nefes aldım. Ve idrak etmekte gecikmedim. Sigara kokuyordu. Hem de çok kötü. En nefret ettiğim şeylerden biriydi. Kaynağı ise malumdu.
Sigara kullandığını evlenmeden önce de biliyordum fakat şimdiye dek beni rahatsız edecek şekilde bir koku almamıştım ondan. Sigara kokmamaya kendisi de dikkat ediyordu. Ama bugün durum farklıydı belli ki.
"Üff, çok kötü sigara kokuyor," diye hayıflandım. Küçük bir öksürük gelip çattı boğazıma. Şikayetçi bir şekilde düşüncelerimi dile getirdim. "Sigara kokusuna katlanamıyorum. Dokunuyor bana. Rahatsız ediyor. Dikkat edersen sevinirim."
Emin'in bakışları üzerime çevrilmişti. "Hadi ya," dedi mırıltıyla. "E daha önce hiç şikayet etmemiştin?"
"Çünkü daha önce hiç böyle dumana bulanıp eve gelmemiştin."
"Bugün biraz fazla içtim sanırım. Gelirken de aynı şekilde. Kapıda söndürdüm. O yüzdendir," diye açıkladı.
"Bugün kendimi daha da zehirleyeyim dedin yani? Tebrikler."
"Canım sıkkındı, farkında olmadan fazla kaptırmışım. Hem sana ne oluyor? Kendi sağlığım."
Neye canının sıkıldığını merak edip sormak istesem de sonrasında söylediği cümleler sinirlerimi bozmuştu. Sitemli bir şeklide "Doğru! Bana ne! Naparsan yap. Senin sağlığın. Ama evi kokutmazsan sevinirim!" diye çıkıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zecir
Teen FictionBazı hikâyeler bitti dediğiniz yerde başlar. * 12 Ağustos 2023 (ilk kurgu) 25 Ocak 2024 - yayın