"Sevmek, sıradan olanda sıra dışını bulmaktır..." *
✦
İnsanlar olarak bazı şeyleri fazla büyütüyoruz gözümüzde. Her geçen gün daha iyi anlıyordum bunu. Sanki hayatın karmaşası içinde kayboluyor ve aslında küçük olan meseleleri dev gibi görüyordum. Ağlayacak kadar dert edindiğim meselenin tam ortasındaydım. Bugün Çarşambaydı ve misafirlerim içeride oturuyordu. Neşeli gülüşler eşliğinde sohbet ediyorlardı. Herkesin keyfi yerindeydi, ben de dahil olmak üzere.
Hiçbir şey düşündüğüm kadar zor olmamıştı. Emin ve annem, evi temizlemekten ikram hazırlıklarına kadar her konuda bana destek olmuşlardı. Allah gerçekten de hayırlı niyetlerde bulunduğumuzda yardım ediyor, işimizi kolaylaştırıyordu. Misafir ağırlamak ve ikramda bulunmak dinimizde de oldukça önem verilen bir mevzuydu ve o akşam lahmacunlarımızı yiyip eve döndükten sonra Eminle hadis kitabımızı sıradaki kısmı okumak üzere açmıştık. Anlaştığımız üzere bu adetimizi aylardır her akşam devam ettiriyorduk. Bazı günler aksadığı olsa da, çoğunlukla bir hadis dahi olsa okumadan uyumuyorduk. O akşam da Emin özellikle misafir konusu ile ilgili hadislerin bulunduğu kısmı açmıştı.
"Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!"
Bunun yanı sıra, "Misafir rızkını getirir ve (evdeki) topluluğun günahını (bağışlatıp) götürür," hadisi de vardı.
Okuduklarımız bana misafirin ehemmiyetini hatırlatmıştı. Bu küçük ama önemli hatırlatma içimi daha da rahatlatmış, üzerime büyük bir hafiflik tezahür etmişti. Hakikatlerin tesir etmesi insana en büyük bir nimetti. Onu kalbinde hissetmek ve hayatında görmek, iç huzur sağlıyordu. Ve zorluklar yalnızca onları nasıl gördüğümüze bağlıydı. Bunu fark edebildiğim için mutluydum.
Çayların yanında servis edeceğimiz ikramları özenle tabaklara yerleştiriyordum. Böreklerden herkese üçer dilim koydum, kendime ise yalnızca bir dilim ayırdım. Sayıyı pek tutturamamıştık ve misafirlerimiz öncelikliydi.
Sıra tatlıya gelince duraksadım. Tepsideki dilimlere göz gezdirdim. Misafirlerimiz henüz gelmeden önce Buğlem ve Devran tatlıdan birer dilim istemişlerdi. İkisine de kıyamayıp vermiştik ama şimdi geriye yalnızca yedi parça kalmıştı, oysa biz sekiz kişiydik. Bizimkilere ve misafirlere vermemek olmazdı. Emin'e vermemek ise hiç olmazdı çünkü çok seviyordu bu tatlıyı. Canım çok istemesine rağmen, içimdeki diğergâm tarafa tutundum ve kendiminki hariç herkesin tabağına birer dilim tatlı koydum. Tatlıdan mahrum kalmanın burukluğu içimde yankılansa da, herkesin mutlu olduğunu görmek yeterli olacaktı. Özellikle de Emin'in...
Tabaklar hazır olmuştu ki annem mutfağa girdi. Elindeki boşalan çay bardağını tezgaha bırakırken "Yengen daha içmeyecekmiş," dedi ve önümdeki tabaklara baktı. "Kızım, tabağın birinde tatlı yok. Niye eksik koydun?"
Sözlerinin altındaki sorgulayıcı tını içime dokundu. "Kendime koymadım, anne. O benimkiydi," dedim hafif bir gülümsemeyle. Hemen ardından iki tabağı annemin eline tutuşturdum. "Sen misafirlere her şeyi tam olanlardan ver, diğerlerini ben getiriyorum."
Annem göz ucuyla bana baktı, içimdeki fedakârlığın farkında gibiydi ama bir şey demedi. Tabakları eline aldığı sırada Emin de mutfağa girmişti. Bakışlarımız birbiriyle buluştuğunda her şey yolunda mı dercesine göz kırptı. Bu sevimli jestiyle içimde bir sıcaklık belirdi. Küçük bir tebessüm ederek karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zecir
Teen FictionBazı hikâyeler bitti dediğiniz yerde başlar. * 12 Ağustos 2023 (ilk kurgu) 25 Ocak 2024 - yayın