"Üşüyor musun, diye sorduğunda aslında seni seviyorum dediğini biliyor." *
✦
- Emin Yiğitsoy
Hani bazı zamanlar vardır, insan kendini anlamaz. İçinde dönüp duran bir şeyler, tezahür eden yabancı duygular vardır; manasını çözemez. Aslında biraz oturup kafa yorsa, kalbine dönse, yüzleşse; fark etmesi o kadar da zor değildir. Fakat korkar, çekinir. Neyden korktuğunu dahi bilmez belki ama bir duvar örülüdür işte gerçeklerle arasında. Çünkü anladığı anda geri dönemez insan hiçbir şeyden. Geri dönüşü olmayan yollar kimi ürkütmez ki?
Gözlerimi açar açmaz karşımda onun yüzünü görmüştüm. Aramızda iki karış mesafe ya var ya yoktu. İçime tuhaf bir huzur yayıldı. Bakışlarım masum yüzünde usulca dolandı. Kapalı olan göz kapakları, kahverengi harelerini örtmüştü. Salık bıraktığı saçları yastığa dağılmıştı.Yorganın altında kıvrılmış ve ona sıkıca sarılmıştı.
Gözünün hemen yanındaki küçük bene baktım. Kıvrılan kirpiklerine, çenesindeki küçük yara izine... Ara sıra yakınıp durduğu bir kaç sivilceye rastlayınca o sevimli hallerini hatırlayıp istemsizce gülümsedim. Bütün bunlar olurken kalbime ılık ılık yayılan hislerin varlığını arkalara itmiş, hepsinden bihaberdim.
Gece dönüp durmasından pek uyuyamadığını anlamış; hareketliliğinden ve farkında olmadan huzursuzca mırıldanmalarından ötürü bir kaç kez ben de uyanmıştım. Şimdi ise huzurla uyuyordu. Üstüne giydiği hırkamın kolları ona uzun gelmiş, yorganın dışında kalan bileğinden parmak eklemlerine dek uzanıyordu. Bir ara üşüyorum diye sayıkladığında kalkıp askıya astığım hırkamı almış ve ona getirmiştim. Uyku sersemi olduğu için hırkayı giymesine yardımcı olup düğmelerini iliklemiştim. O anları anımsadım.
Bir süredir onu seyrettiğimi idrak edince suçlu bir çocuk gibi bakışlarımı Berra'dan çekip sırt üstü döndüm ve tavanı izledim bir süre. Aklımda yine bin bir düşünce dolaşmaya başladı. Askerlik mevzusu, Berra'nın okul mevzusunu babamla konuşmam gerektiği, piknik günü bu konu açıldığından beri bana tutarsızca bir öyle bir böyle davranışları... Derin bir nefes aldım. "Hepsi geçecek, sakin ol; bunlar hep bir süreç," diye telkin ettim kendimi.
Askere gitmem ve babamın okul meselesini öğrenmesi eninde sonunca gerçekleşecek ve bir noktada yaşayıp ardımızda bırakmamız lazım olan şeylerdi. İkisi için de kendimi bir süredir hazırlıyordum. Askerlik mevzusu kesinleşmişti, muhtemelen Ekim'in sonu, Kasım'ın başında yolcuydum. Buradan döndüğümüzde de müsait bir vakitte babamla konuşacaktım. Ben yokken Berra'nın onlarla birlikte kalması muhtemeldi. Öyle olmasa dahi okul mevzusunu artık babamdan saklamak gibi bir niyetim yoktu. Gizli saklı işler benlik değildi. Kendimi gergin ve huzursuz hissetmeme sebep oluyordu. Berra da bu konuda benimle aynı duyguları paylaşsa da babasının öğrenmesi konusunda çekinceleri vardı. Aramızın bozulmasından, bir çatışma çıkmasından, eğitiminin sekteye uğramasından korkuyordu. Korkularında haksız sayılmazdı ama bir noktada yüzleşmemiz gerektiği de bir gerçekti. Bu yüzden bana kızgındı, farkındaydım. Sitemlerinin ve gel gitlerinin nedeni de buydu ama hepsi göze aldığım şeylerdi.
Düşüncelerimden sıyrılıp yataktan kalktım. Pijamalarımı çıkarıp üzerime gömlek ve pantolonumu giydim. Çantamdaki kıyafetleri düzenledikten sonra banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.
Evin önünden Faruk'un ve Oktay amcanın sesi geliyordu. Ben de oraya yöneldim. Kapıdaki terlikleri giyip çardaktaki masada oturan baba oğulun yanına vardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zecir
Teen FictionBazı hikâyeler bitti dediğiniz yerde başlar. * 12 Ağustos 2023 (ilk kurgu) 25 Ocak 2024 - yayın