Sunghoon's POVJake'in kalbini binlerce parçaya ayırdıktan sonra ne mi yaptım? Eski sevgilisine olan kıskançlığımdan -Çünkü hala onunla iletişim kurabiliyor- birkaç ağaç ve duvar yıktım. Jaemin denen sıçanı yatağında kıstırıp yakasından tutup öldürene kadar dövme fantezim solana kadar bir şeyleri parçaladım.
Sonra da kendime olan kızgınlığım varlığını hatırlattı ve bu sefer kendimi dövdürmek için en iyi seçenek olacak Riki'yle minderlerde dövüştük. Tabii ki bu da yeterli gelmedi. Ancak bir seferlik de olsa elimden geleni ardıma koymaya karar verdim ve tıpış tıpış odama döndüm. Önceki gece Yeşil'in varlığıyla dolup taşan odama...
Bana her ne kadar kızgın olsa da burada benimle kalan yeşil'in odadaki yokluğu acı vericiydi. Ona söylediklerim asla doğru değildi ancak onun bilmemesini sağlayacaktım. Kimsenin benim Jake Sim'e ne kadar aşık olduğumu bilmesine lüzum yoktu. Jake Sim'e köpek gibi aşık olduğum anlaşılırsa ilk başta ordu benim otoritemi ve saygınlığımı sorgulayacak, karşıma geçmeyi arzu edenler onu, benim her şeyimi, bana karşı kullanmaya çalışacaktı ve bunu o kadar iyi biliyordum ki..
Hayatımda tanıdığım en özel varlık olan Yeşil'e söylediklerim kafamda yankılanıyor Eis ve Baide'in bana söylediği korkunç şeyler saatlerdir tükenmiyordu ve günün doğmasına dört saat varken ben çoktan üç kere kendi kafama silahı dayayıp ejderhalarımızı eğer susmazlarsa kendimi öldürmekle tehdit etmiştim. ÜÇ SİKİK DEFA.
İçinde olduğumuz savaşı kimse bilmiyorken aşık olmuştum. BİR SALAK GİBİ GİDİP SAVAŞIN ORTASINDA AŞIK OLMUŞTUM VE ONA SAHİP OLAMIYORDUM. Her gün ofisime yapılan ziyaretler gönderilen tonlarca mektup yollanan ejderhalar ve getirdikleri ölü teğmen listeleriyle meşgul olmam gerekirken ben burada sikik kalemde oturmuş yirmi yaşında bir çocuğun peşinden koşuyordum çünkü onsuz geçirdiğim her saniye bana işkenceden farksızdı.
Pişmanlık ve öfke göğsümü kaplarken gelen meltuplardan birkaçını okurken Yüzbaşı Genevieve'den gelen mektubun üzerindeki resmi damga dikkatimi çekti.
Yüzbaşı Genevieve'den Korgeneral Rhys Park'a
Efendim, gökvadiyi koruyan kubbe duvarlarımız her geçen gün zayıflıyor. Yokluğunuz sebebiyle koruma büyüleriniz gittikçe zayıflarken, bizim büyülerimizi günden güne tüketen Wyvern cadılarıyla baş etmemiz zorlaşıyor. Gökkubbeye tekrar saldıracakları bilgisi elimize geçti ancak yeterli subayımız yok. Teğmen Xavier, Teğmen Zahara, Teğmen Aurelie ve Teğmen Anthony Gökkubbenin duvarları arkasındaki köylere gönderildi. Oradaki karakollarda da gün geçtikçe eksilen subaylar ve kontrolümüzden çıkan ejderhalar var. Birinci sınıflarınızın bağ kurmasını sağlamanızı önermeyi istemek için yazıyoruz. Lütfen ikinci ve üçüncü sınıflarınızı savaş alanına gönderin ve rütbeli eğitmenler olarak aramıza katılın. Gökkubbe düşerse hepimiz düşeriz.
Saygılarımla
Yüzbaşı Genevieve.Hasiktir. Toprak, hava ve su hakimlerinin isyan ettiğini biliyordum. Bu yüzyıllardır yaşanan bir şeydi ancak Wyvern binicisi cadıları da buna dahil edeceklerini düşünmemiştim. O cadıların soyunu kuruttuğumuzu düşünüyorduk. Hepimiz. Hepsini bizzat kendi tapınaklarına kilitleyip yakmıştık. Milyonlarca Wyvern binicisi cadıyı yıllar sürmüş olsa da yakmıştık ve şimdi bir şekilde yenilerini üretmenin yolunu bulmuşlardı.
Kahrolası yeni bir yol bulmakla kalmayıp kara büyü ustası cadılarla İTTİFAK KURMUŞLARDI. İyi polisi oynayan toprak hava ve su hanesi artık gerçek yüzünü göstermiş ve açık açık savaş ilan etmişlerdi. Ve şimdi beceriksiz subaylar ve ezik rütbeliler yüzünden ben öğrencilerimi savaşa göndermek zorunda kalıyordum. Üçüncü sınıflarımın mezuniyetine iki hafta vardı ve hepsi oldukça iyi teğmenler olarak yetişmişlerdi. Onları hemen gönderebilirdim. Ancak ikinci sınıflarda çok ciddi bir sorun vardı. Benim Yeşil'im.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buenos Aires /Jakehoon
Fanfiction"Onunla, kalenin ve okulun sahibiyle sevişiyor olmam konusunda aynı fikirde olanlarınız varsa karşıma çıkıp düşüncesini belirtebilir. Söz alınmam."