Daha çok eski sevgili. Bitmeyen eski sevgililer. Daha da eski sevgili. Her biri rütbe sahibi yüksek kurul üyesi TONLARCA ESKİ SEVGİLİ.
Eski sevgili olmayanlar da en az bir defa ya o yatakta bulunmuş ya da bir şekilde bir tanışıklığı var. Delirmemek için sahip olduğum her sabır zerresini güç geçtikçe tüketiyorum.Buralarda eğitmenlerden biri sayıldığım sürece Sunghoon'un odasını kendim için ayırmıştım. Bu duruma karşı çıkmaya kalkan kimse tabii ki yoktu çünkü beni muhtemelen bu odada görmeyen tek kişi kör temizlikçiydi ki o bile bu odada benim olmamı garipsemiyordu. Ejderhalarla beraber gelen Teğmenlerden üç tanesi dışında. Sanırım Sunghoon'un eski sevgilisi olmaları sebebiyle travma paylaşımında bulunmaktan doğal yollarla oluşmuş o üçlü grup.
Declan Blanc, Octavia Everhart ve en kötüsü Fabiana De Rosa. Buraya yaklaştıkları sırada Baide'le beraber uçuş talimindeydik ve Fabiana'nın ejderhası Arraebealleigh sanki önceki hayatımda binicisinin katili benmişim gibi üstüme uçmuş ve beni yakmaya çalışmıştı. Belli ki birileri kaltak binicisine eksik bilgi vermişti ki beni Baide'le aynı tür bir ejderhayla öldürebileceğini düşünmüştü. Hala da hayal kırıklığı üstündeydi muhtemelen ki şu anda sanki yanlışlıkla odama/Sunghoon'un odasına üzerinde sadece ipek bir gecelikle gelmiş taklidi yapıyordu.
"Pardon odamın yerini karıştırdım. Bu kalede başka odalara alışık değilim. Vücudum istemeden beni buraya getirdi sanırım." Hayatımda duyduğum en çocukca cümleyi kurdugu halde yüzünde sanki kaleyi fethetmiş gibi bir gurur vardı. "Odanın yeri çok da karıştırılacak bir yer değil Fabiana. Yaklaşık yirmi kat aşağıda zindanlardan sola dönünce koridorun sonundaki oda." Bilerek yapılmış bir şey değildi. Kaledeki birinci sınıfların erkenden azalması sebebiyle ilk beş kat baştan ayarlanıyordu ve geriye kalan tek boş odalar zindanların arkasındaki artık kalede gerek duyulmayan gardiyanların odalarıydı.
Kaşlarını memnuniyetsizce çatarken biraz daha yatağa yaklaştı. "Eminim Rhysand burada benim kalmamı isterdi."
"Rhysand'i şu an böyle boktan bir şeyle meşgul edebileceğini sanıyorsan gerçekten yanılıyorsun."
Sunghoon demek ki ona asıl adıyla seslenmelerine izin vermemişti.."Sen ona diğer şeyleri nasıl kolayca iletiyorsan bunu da iletebilirsin değil mi?" Yüzündeki salakça gülümseme gittikçe tehditvari bir şekil alıyordu. "Ona bir şeyleri nasıl ilettiğimi düşünüyorsun Fabiana?"
"Ben..." Afallamıştı. Kalede ona bu istihbaratı kim sağlıyorsa eğer çok şey bilmiyordu demek ki.
"Eşlik bağıyla. Sunghoon'la aramızdaki eşlik bağını kullanıyorum. Sevgilimi senin gereksiz argümanların için meşgul etmeyeceğim. Şimdi defol odamdan." Suratı sanki yumruk yemiş gibi bir ifadeye bürünmüştü. Boynundan başlayan kızarıklık suratını kaplarken sinirden titremeye ve bana doğru yürümeye başlamıştı.
"Yeşil, Fabiana çok saldırgandır. Üstünde her zaman bir bıçak bulundurur. Dikkatli ol." Baide de onu tanıyordu... Baide de onu, huylarını bilecek kadar iyi tanıyordu...
Gözüm sinirden hiçbir şeyi görmeyerek ayağa kalktım ve kadının önünde durdum. Bir şey yaparasa vücuduma değmeden eriyecek kadar yanıyordum ancak alevler gözle görülür hale gelmesin diye uğraşıyordum."Sen. Bana. Emir. Verecek. Vasfa. Sahip. Değilsin." Bıkmıştım. Artık ben güçsüz ve zayıf muamelesinden bıkmıştım. Dayanamıyordum. Elinde tuttuğu bıçağı bana doğru savurduğu sırada hızlı davranıp savurduğu bileğini yakaladım ve tuttuğum yeri derisi kemiğine yapışacak kadar yaktım. Fabiana ciğerlerindeki tüm havayı çığlıklarıyla boşaltırken bıçağı bıraktı ve bacağını benimkine dolamaya çalıştı ancak kıyafetinin bana temasıyla üstündeki her şey tutuştu. Saçlarını yanmayan elimle kavrayıp kadını odanın önündeki çok sevdiğim şömineye sürükledim ve suratını ateşe tuttum. Yüzü cayır cayır yanarken hiçbir şey yokmuş gibi kulağına eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buenos Aires /Jakehoon
Fanfiction"Onunla, kalenin ve okulun sahibiyle sevişiyor olmam konusunda aynı fikirde olanlarınız varsa karşıma çıkıp düşüncesini belirtebilir. Söz alınmam."