(Bu bölümü atlamadan okumanızı rica edeceğim çünkü oldukça tarihsel ve antik öğelerden bahsettim ve bence en iyi bölüm bu)
Jake's POV
Kaleye döndüğümüzden beri Sunghoon'u rahatsız eden bir şeyler vardı. Zihnine tekrardan bir perde çekmiş zamanının çoğunu Eis'le uçarak geçirmeye başlamıştı. Konuştukları şeyi Baide'e sorduğumda ise bunun büyük bir sır olduğunu ve Eis'e bana hiçbir şey anlatmayacağına dairsöz verdiğini söylemişti. Ejderhalar sözlerini bozmazdı çünkü verilen söz onlar için kanundu.
Uçuş dersindeydik ve ben yaklaşık birkaç kilometre ötemizde Eis'le konuşan Sunghoon'a odaklanmıştım. Gariptir ki Riki bana hiçbir şey yapmadığım için ne bağırmış ne de hakaret etmişti. Hepsinin bilip benim bilmediğim bir şey olduğuna aynen bu şekilde emin olmuştum. Sunghoon'un durmadan kaledeki konsey üyeleriyle görüşüyor olması benim çok umursadığım bir durum değildi çoğunlukla ancak konseydeki her eğitmenin bana olan yaklaşımının değişmesi biraz... Garip geliyordu. Bana normalde Öğrenci Jaeyun diye seslenen eğitmenler bile sanki onların eşitiymişim gibi bir tavırla ve ben bir sır saklıyorum diye bağıran bir gülümsemeyle benimle konuşmaya başlamışlardı.
Canıma ne zaman mı tak etti? Az önce Riki benden tarafa beş dakika boyunca bakıp kendi kendini sakinleştirdiğinde. Baide'den Daeriuce'a yanımıza gelmesini emretmesini istedim ve beklemeye başladım. Saniyeler içinde Daeriuce önümüze iniş yaptı ve ben Riki'nin bomboş bakışları yüzünden kendimi kaybettim. "Sizin derdiniz ne amına koyayım? Arkamdan her ne sikim çeviriyorsanız bana hemen şimdi anlatacaksın yoksa son nefesim üzerine yemin ederim ki Sunoo'ya Vaughn'un serbest olduğunu söylerim."
Sunoo'yu riske atmazdı. Vaughn'un serbest olduğunu öğrenen her küm olursa o yaratığı kendisine çeker ve en sonunda ya ölür ya da delirirdi. "En yakın arkadaşına bunu yapmazsın Jake."
"Söyle dedim."
"Yeşil... Bu kadar da zorlamasan mı?"
"Birinizden biri söyleyecek artık Baide. Sıktı bu sır saklama işleri."
Riki'nin tereddüt ettiği gözlerindeki ifadeden bile belliydi.
"Sunghoon beni öldürür. Yemin ederim kötü bir şey yok. Birkaç güne öğreneceksin zaten."
"Şu an öğreneceğim Riki. On saniyen var."
"Kütüphaneye git. Bağlılık yemini ile ilgili bir tane kitap var zaten. Onu oku. Ben ancak bu kadarını söyleyebilirim."
Derince bir nefes verdim. Sabrım tükenmişti. Kelime oyunları ipuçları ve o tarz saçmalıklara ayıracak vaktim de yoktu.
"Yeşil, Riki'yi rahat bırak." Oyun oynuyorduk sanki. Bir süredir düzgünce iletişim kuramadığım sevgilim bir anda zihnimde belirivermişti.
"Sen bir şeyler anlat o zaman Sunghoon. Ben artık sıkıldım çünkü. Benden en son bir şey saklayıp uzak durduğunda olanları hatırlıyorsun." Gökyüzüne baktığımda bulutların ardından Eis'in silüetini seçebiliyordum. Sunghoon sadece bir şeyleri kendi halinde düşünmek istediğinde bu kadar yüksekte bulutların ardına saklanırdı.
"Yanıma gel o zaman."
Yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi. Onunla uçmayı seviyordum. Yüzümüze çarpan temiz hava ve birbirimizi en sevdiğimiz şeyi yaparken görmenin verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmezdim. Baide'in sırtındaki yerime tırmandımDers umrumda bile değildi. Baide'in sırtına birkaç kere vurup uçmasını söyledim. Yükseldikçe kulaklarım tıkanmış burnumdan birkaç damla kan akmıştı ama zevk alıyordum. Yüzüme çarpan temiz hava ve yükseldikçe artan bulutların sunduğu manzara karşısında huzurlu hissetmemek elde değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buenos Aires /Jakehoon
Fanfiction"Onunla, kalenin ve okulun sahibiyle sevişiyor olmam konusunda aynı fikirde olanlarınız varsa karşıma çıkıp düşüncesini belirtebilir. Söz alınmam."