Tanımadığım, adını Styx nehrinden alan Styx dağının tepesinde maksimum kapasitesi 100 öğrenci olan bir akademiye gönderilmiştik. Sekiz hayatta kalan öğrenci. Birimizi öldürmüş kalanımızı da demir bir odaya kilitlemişlerdi. Vortex Veil'dam iki temsilci gelene kadar orada tutulmuştuk.Demirden yapılmış hücrede üçüncü günümüzde Vivian'ı götürmüşlerdi. Ona nolduğunu tahmin etmeye bile lüzum yoktu. Vivian'ı öldürmüşlerdi. Vivi'nin tırnak izleri demirden kapıyı bile kazımış çığlıkları ve yalvarışları günlerce hücrede yankılanmıştı.
Sonra onlar geldi. Jay Park ve Ethan Lee dördüncü jenerasyon Koreli ve Kuzey Amerikalılar. Gölge hakimleri tutulduğumuz binaya adım attığında yedimiz de kasveti ve kederi sezmiştik. Lambalar patlamış ve yeterince soğuk olan hücremiz daha da soğumuştu. Onlar içeri girdiğinde ise başlarında iki Toprak Hakimi ve sekiz insan polis vardı.
Bizi itler gibi boynumuzda demir tasmalarla arabaya bindirdiler. Gölge hakimleri her ne kadar bize iyi davranmış olsalar da arabaya gidene kadar insanların ve binadaki büyücülerin dehset dolu bakışlarına ve aşağılamalarına maruz kalmıştık. Hepimize uyuşturucu ve uyku ilaçları verilmiş, gözlerimiz bağlanmış ve ellerimize demir eldivenler takılmış vaziyette yeterince iğrenç ve aşağılanmış hissederken ben, bizim kanımızdaki yıkımı ve dehşeti ilk kez tatmıştım.
Bizler, Ateş Hakimleri, türümüzün en özel ve güçlüleri, ebedi bir güç ve hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir öfke ile doğmuştuk. Bizi düşürdükleri bu gülünç durum yüzünden içimde alevlenen dört senedir bastırmayı öğrendiğim ve okulumda şömine yakmaktan öteye gitmeme izin verilmeyen gücüm, ruhumun yapıtaşı olan ateş bütün vücudumu sararken tek yapabildiğim elimdeki eldivenlere zarar vermekti.
"Sakin ol. Birazdan çıkacağız ve bunlar sona erecek. Sorun yok. Özgürce yakıp yıkabileceğiniz bir yere gidiyoruz." Bunu söyleyen tahminimce Jay'di. Gözlerim bağlanmadan önce bize küfür eden bir insanı karanlığa boğduğunu görmüştüm. O adamın şu an hayatta olması mümkün değildi.
Genetik olarak gölge ve karanlığın hakimlerinin çoğu aynı zamanda vampir özelliklerine sahip olan ölümcül büyücülerdir. Karanlığa boğdukları ve gölgelere hapsettikleri kişileri ömürlerinin kalanı boyunca esirleri yapar ve onlardan beslenirler.
On dakikalık bir yürüyüşten sonra arabaya bindirilmiştik. Araba demirden bir hücre değil basit bir Mercedes SUV'ydi. Gözlerimizi açtıktan sonra boynumuzdaki demir tasmalar açılmış en son zevkle muhtemelen içi lava dönüşmüş eldivenlerimi bir insanın açmasını izlemiştim.
Adamın alnından terler akıyor ellerime yaklaşırken tereddüt gözlerinden okunuyordu. Vücudumdan yayılan sıcaklık gözle görünür hale gelirken adam zorlukla bana yaklaştı ve anahtarı kelepçelere geçirdi. Eldivenleri çıkarırken ilk başta utanç verici bir çığlık attı ve elleri sıcaktan erimeden önce eldivenlerimi yere fırlatıp küfür etti. "Kahrolası canavar"
İsmi Jay olan gölge hakimi ben adama hırlayıp orta parmağımın ucunda bir ateş yakana kadar oldukça ciddiydi. Sonra Aurora'yı, en küçüğümüzü, kolumun altına alıp arabaya bindim. O sırada Jay ne yaptığımı Ethan'a anlatıyordu. İkisi de gülerek arabaya binip yanımıza oturdular.
"Bunları hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda çıkarmayacaksınız."
Dedikten sonra bize isimlerimiz yaşlarımız uyruğumuz ve hanemizin yazılı olduğu yakalıklar verdiler. Arabanın ortasındaki masanın üstündeki yiyecekleri işaret ettiler. Orada yemek yemediğimizi biliyorlardı. Sanki o hücrelerde daha önce bulunmuş gibi anlayışla yaklaşmışlardı bize. Biz yemekleri yerken Ethan bana baktı ve gülümsedi.
"Seni Sunghoo- hayır unut bunu Rhys oldukça çok sevecek." Rhys? Bahsettikleri Rhys eğer Rhysand Park ise Gerçekten ya sıçmış ya da kurtulmuştuk.
"Vortex Veil'a gidiyoruz. Sizi olduğunuz canavarlara dönüştüreceğiz. Damarlarınızdaki Ateş şömine yakmak için kullandığınız basit bir yetenek olmak yerine binlerce savaşı bitirecek ve size güven verecek en yakın arkadaşınız olacak. Sizler bu evrendeki en güçlü yaratıklarsınız ve en güçlülerden eğitim alacaksınız. Bugün size saygısızlık edenler karşınızda eğilecek. Siz onların ya Azrail'i ya da Yüce Meleği olacaksınız. Tanrıdan üstün olacaksınız, insanlar size bağışlanmak için yalvaracak. Bunu istiyorsunuz değil mi!? Bunca yıllık aşağılanmadan sonra bunu istiyorsunuz değil mi!? Can yakmak, size yaşatılanları yaşatmak, üstün tür olduğunuzu dünyaya alev ve küllerle öğretmeyi arzuluyorsunuz. Siz gerçek tanrılarsınız. Biz gerçek tanrılarız. İki üç çiçeği açtırabiliyorlar iki üç rüzgar estirebiliyorlar diye insanların ilah ilan ettiği o eziklerden daha iyiyiz. Daha üstünüz."
Ethan bunu söyledikten sonra derin bir nefes verdi. "Bunu yapmak için her seferinde gönüllü oluyorsun değil mi?" Diye sordu Jay kolunu dürterek. "Her neyse çocuklar. Ben Jay Park Vortex Veil'in savunma sanatları uzmanıyım. Heeseung Ethan Lee de Savaş ve birebir dövüş stratejileri uzmanı." Derin bir nefes aldı.
"Karanlık sanatların uygulanması, kontrolü ve savunması uzmanı ise Vortex Veil ve Styx dağının tamamının sahibi Rhys Park. Kendisinin bu konuda üstüne olmadığı için bizzat öğretmen olmayı kabul etti, o yüzden ona saygıyla yaklaşacaksınız. Kendisi 2. Dünya savaşında toplam 19 milyon asker ve büyü ustasının kemiğini bile geride bırakmadı. Bulunamadılar. Ama korkmayın çok eğlenceli biridir. Ve genç."
Ölüm meleği diye düşündüm. Bir katil, öldürmek, yok etmek doğmuş bir adam ancak böyle güçlü olabilir diye düşündüm. Bizlerin efsanesi. Cazibe, gaddarlık, güç ve kontrol bir adam olsaydı o olurdu. Çocukken uyku saatlerimizde annelerimizin yanımıza oturup hikayelerini başarılarını zaferlerini anlattığı o adam. Rhys Park. Ve az önce öğrendiğimiz adıyla
Sunghoon Rhys Park.Ethan ve Jay bizi almaya geldiğinden beri gölgelerde saklanan ve fark edilmediğini sanan Sunghoon Rhys Park. Bir süredir Jay'in gölgesinden gözlerimin içine bakan Sunghoon Rhys Park.
------------
Bir saatlik yolda doğaçlama yazdığım bir bölümle karşınızdaaaaaa Sunghoon Rhys Park ve Vortex Veil.YORUM YAPMADIĞINIZDA BENIM YAZASIÖ HIÇ GELMİYOR BU ARADAAA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buenos Aires /Jakehoon
Fanfiction"Onunla, kalenin ve okulun sahibiyle sevişiyor olmam konusunda aynı fikirde olanlarınız varsa karşıma çıkıp düşüncesini belirtebilir. Söz alınmam."