16. "Yüzük."

20.9K 817 127
                                    

OY VERELİM LÜTFEN🤍

Uzzzzun bölümlerden birisi. Artık bu ikisinin duygularını artık açığa çıkarmak istiyorummm. Ama detaylı yazmasam da olmuyorrr.
_______________________________________

 _______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

🕯️

Mum, kendi dibine ışık vermezdi.

Tıpkı insanların kendi yaptıkları kötülükleri görmediği gibi.

Ama mum'u, kendi bağrına bastığı ip eritirdi.

Tıpkı sevdiklerinin sana yara açtığı gibi. Sırtından bıçaklayıp, ihanet etmeleri gibi. Kendi hatalarının kurbanı olarak bedelini sana ödetmeleri gibi.

Bana yaptıkları gibi. Beni de, kendi bağrıma bastığım ip yakmadı mı? Eritmedi mi?

Baba dediğim adam beni kurban etmedi mi?
Abimin hatasının bedelini ben ödemedim mi?
Annem tüm bunlar olurken susmadı mı?

Hepsi bağrıma bastıklarımdı.

Şimdi önümde oturan adama nasıl güvenebilirdim ki? Beni bu evliliğe tek bir cümlesiyle mahkum edem bu adam iken, bağrıma nasıl basardım ki?

Miran'ın da beni yakmasından korkuyordum. Ya düşündüğüm gibi değilse? Ya hâlâ abime olan nefreti yüzünden bir şey planlıyorsa?

Ama o benim kocamdı. Allah katında evliydik ve aramızda nikah vardı. Ben ona öyle bir şey yapmazdım ama ona tüm benliğimle güvenemiyordum.

Ben bunları düşünürken önümdeki boş tabağıma küçük ekmek dilimi bıraktı. Bardağa azca rakı süzerken üzerine biraz su ilave etti. Yemeklerden birini alarak iki kaşık tabağıma bıraktı. Hareketleri yavaş ve sakindi. Sanki yıllardır karı kocaydık ve bunu hep yapıyordu.

Ama ben ona güvenip güvenmeme konusunu düşünüyordum. Güvenmemi söyleyen taraf daha ağır basıyordu. Çünkü ciddi anlamda kötülüğü olmamıştı ve davranışları düşünceliydi.

Ben sessizce hareketlerini izlerken kendi bardağına yarısına kadar rakı süzerek masaya bıraktı.

"Kendine fazla süzmedin mi?" bardakları havaya kaldırarak yan yana getirdim "Bak benimkisi az ve içine su kattın."

"Ne kadar dayanıklı olduğunu bilmiyorum. Hem rakı biraz serttir, çarpmasını istemedim." diye açıkladı. Çocuk gibi sorduğum her soruya anne edasıyla açıklama veriyordu.

Tek kaşımı kaldırdım. "Dayanıklı olduğumu söylememiş miydim?"

"Söylemiştin ama gözle görmekte fayda var." derken göz kırptı.

Kaşlarım hemen düz hale gelirken bakışlarımı masaya indirdim. Onun bardağını yerine bıraktım ve kendi bardağımı burnuma yaklaştırarak koklamaya çalıştım. Fazla koklamış olmalıyım ki, kokusu anında beynime vurunca yüzümü buruşturup hemen kendimden uzaklaştırdım.

Kara Gül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin