24."Yuva."

22.8K 864 138
                                    

OY VERELİM LÜTFEN❤️
_______________________________________

OY VERELİM LÜTFEN❤️_______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Nazım Hikmet "Sen, seni anlayana mucizesin." der.

İnsan kusurludur. Zaten aşk, insanı kusurlarıyla sevmekti.

Aşk neydi?

İki seven insan kavuşursa sevda olur, kavuşamazsa aşk olurdu. Aşk buydu.

Sevdiğinin kusurunu görememekti.

Hayallerine ortak olmak, dualarına eşlik etmekti. Uğruna satırlarca şiir yazmak demekti. Gören gözünün kör, atmaktan vaz geçen kalbin can bulması demekti.

{} {} {} {}

Ben kadere hep inandım. İnsanın kaderi değişebileceğine de hep inandım.

Miran'la evlenirken bu günlerde yaşadığım şeyleri tahmin etmemiştim. Kıskanacağımı, kalbimi emanet edeceğimi, ilk öpücüğüm çalacağını hiç tahmin etmemiştim.

Bu yaşıma kadar hiç kimseyi sevmemiştim. Neden sevemiyorum diye düşünüyordum hep. Güvenemiyordum kimseye. Babamlardan korkuyordum. Bu topraklarda sevmek haramdı. Bedeli ölümdü.

Severek evlenenler parmakla sayılacak kadardı. Ya erkek varlıklı diye kız verilirdi, ya kuma olarak verilirdi ya da sadece babası öyle uygun gördü diye yaşlı birine başlık parası alınarak satılırdı.

Kadın olmak hep zor oldu. Kadınların kendine ait evleri bile yoktu.

Babalarının evine doğar, kocasının evinde ölürdü. Yaşlandığında çocuklarının evinde yaşardı. Ama hiç bir zaman kendi evleri olamazdı. Biz kadınlar kendi hayatlarımız için sadece bu evleri yuva olarak nitelendirdik. Bazıları bu yuvaya bile hasretti...

Yatağın ayak tarafında bacaklarımı kendime çekerek oturmuştum. Kollarımı da bacaklarıma sarıp çenemi dizlerime yasladım.

Yatağın diğer tarafında derin uykusunda olan Miran'ı saatlerdir izliyordum. Ben odaya gelinceye kadar uyumuştu. Doktor ateşinin çıkacağını söylemişti. Uyandırmaya kıyamıyordum ama ben de uyuyamıyordum.

Saat beşi çeyrek geçiyordu. Odanın içi hafif aydınlıktı. Uykusuzluktan gözlerimin içi yanıyor, bedenim uyuşmuş gibiydi. Gece boyunca iki kere ateşi çıkmıştı. Uyanamadığı için sürekli sayıklıyor, boncuk boncuk terliyordu. Elimde ıslak bezle saatlerce başında beklemiştim. Yarasına izin olmadığı için kanayana kadar dokunmuyordum.

Şimdi sakinleşmiş ve ateşi düşmüştü. Derin derin nefesler alırken güzelce uykusunu çekiyordu. Yüz çehresi sert olsada ifadesi daha sakindi. Uyanmaması için telefonları bile sessize almıştım.

Kuma olayı düşündüğümün aksine farklı olayla neticelenmişti. Bir birimize açılmamıza vesile olmuştu ama fazlasıyla incinmiştim. Çünkü benden gizlediği bir gerçekti ve biz herşeyi en başından konuşup halletmeliydik. Bunun içinde Miran'ın konuşacak kadar toparlanması gerekti.

Kara Gül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin