34. "Yüzleşme."

13.4K 687 191
                                    

OY VERELİM LÜTFEN❤️
_______________________________________
_______________________________________

KARA konağı.
(Yazardan.)

Kara konağında yine olaylar bir birine girecekti. Miran düğün gününde kardeşini görsede Helin'e söz verdiği için hiçbir şey yapmamış sakin kalmıştı. Sadece tek bir gün diye kendini tutmuştu.

Ama bu gün de geldiğinden habersizdi. Gördüğü an gerginlik yaranacak ve ikiside susmayacaktı. Yüzleşeceklerdi.

Akşam vakti herkes konağa girerken yeni gelen kadın misafir yüzünden sessiz ve gergindi. Kimisi bu durumdan rahatsız, kimiside merakla olacakları bekliyordu.

Salon kapısından büyüklerden sonra kızlar girdi. Herkes kendi yerlerine geçerken kimse tek bir kelime dahi etmiyordu. Çünkü Miran yoktu ve kimse ne olduğuna dair bilgili olmadığından konuşamıyordu.

Helin "Geç şöyle otur." sakin sesle konuşarak boş olan minderleri gösterdi. Boynu bükük olan kadın mahçup bir şekilde Helin'in gösterdiği yere oturdu. Sessizce ağlıyor, arada elinin tersiyle yüzünü siliyordu. Çaktırmadan yapmaya çalışıyordu ama Helin'den kaçmamıştı.

Nedenini bilmediği halde ona içi acımıştı. Kim bilir ne yaşadı diye düşünmeden edemiyor, türlü türlü senaryolar kuruyordu. Gerginlikten kendisi oturmayıp bir o yana bir bu yana gezinmeye başladı.

Kısa aradan sonra salon kapısından Miran girince tüm gözler ona döndü. Yüz çehresinden gergin olduğu âşikardı. Salonun ortasına doğru gelirken Helin'de yavaş yavaş ona taraf gitti.

"Miran, söyler misin ne oldu?" kendisini sakin tutmaya çalışıyordu.

Miran'ın gözleri babannesinin yanında oturan Arjin'i bulunca siniri iki katına çıktı. Kaşları mümkünmüş gibi daha da çatılırken içinden yine niye gelmiş diye geçirdi. Tüm gözler iki kardeşin arasında gidip gelerek mekik dokuyordu.

Düğün gününü anlardı. Karısının ailesiydi. Susar yutardı. Ama şimdi niye gelmişti peki?

Miran suskunluğunu "Niye geldin?" diyerek bozdu. Gözlerini kırpamadan Arjin'i izlemesi kardeşinin heyecanlanmasına neden oldu. Arjin abisinin biraz olsun yumuşadığını düşünmüştü ama kendisine bakan o gözlerde öfkeden başkma hiçbir şey göremiyordu.

"Seninle konuşmak için." dedi Arjin kısık sesle.

Hızlı ve net sesle "Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok. Şimdi nerden geldiysen geri dön." diyerek aralarındaki husumetin altını çizdi.

Gözleri buğulanmış Arjin'in "Ama-.." cümlesini Helin araya girerek bozdu.

"Miran. Şimdi Arjin meselesini konuşma zamanı değildir." köşede yaşlı gözlerke kendilerini izleyen kadını gösterip "Şimdi mesele bu kadın." dedi. "Kimdir, nedir sen bize onu anlat." biraz daha bu kadının kim olduğunu öğrenmezse kalbi heyecandan durabilirdi. Hem de onların yüzleşmesi için doğru zamam değildi çünkü Miran yorgun ve sinirliydi.

Miran dilinin ucuna gelen tüm sözleri yutup yavaşca karısına baktı. Haklıydı. Zaten salona bu konu hakkında konuşmak için gelmişti.

"Komşu köyde satılığa çıkarılmış araziler var diye duydum. Belki alırım diye gidip bakmak istedim. Fıratın dersten çıkmasını bekledim. Sonra ikimiz köye giderek arazilere baktık. Biz konuşup arazilere bakana kadar akşam olmuştu. Arabaya binip geri gelirken-..." bu noktada derin nefes vermişti Miran. Çünkü olanları hatırlamış ve yine sinirleri şakaklarına vurmuştu. "Yolda birden arabanın önüne atlayınca az kalsın kaza yapacaktık." değince yine seslice nefesini verdi.

Kara Gül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin