29. "Dudaktan Kalbe."

24K 904 140
                                    

OY VERELİM LÜTFEN❤️

nerde benim eski bol bol yorum yapan okuyucularım yaaaaaa NERDESİNİZZZZ sizinle konuşmayı özledim.
_______________________________________

_______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Kırk hasreti alnından vururmuş, bir kere kavuşmak.

Vuslat, tamamlanmak demekti. Ben tamamlandığımı hissediyordum.

Dün gece sadece bedenlerimiz değil, ruhlarımızda, nefeslerimizde bir birine kavuşmuştu.

Biz sevdaya yenik düşmüş iki candık. İki aynı kalp, iki ayrı bedendik. Kalplerimizin ayrı bedende atmasının ne manası vardı? Zaten bir atıyordu.

Aşık olarak evlenmek istemiştim. Kaderimde evlendikten sonra sevmek varmış, bilememişim. Ama pişman değilim. Aksine mutluyum.

Göğüsümde uyuya kalan adamdan razıydım.

Dün yaşadığımız vuslattan sonra kocamın ne kadar doyumsuz olduğunu öğrenmiştim. Genel olarak öyleydi. Bir kere öpünce durmadan öpmeye başlıyordu. Üstelik temas bağımlısıydı. Sürekli ya bana dokunacaktı yada yakınında tutacaktı.

Normalde hep ben onun göğüsünde uyurdum ama dün gece hem beni hemde kendisini yorduğu için dinlendiği yerde uyuya kalmıştı.

Sayesinde unutulmaz bir gece geçirmiştim. Sert olabileceğini söyleyip beni heyecanlandırmıştı ama gayet güzel geçmişti.

Sadece kasıklarımda dünden kalma ince, tatlı sızılar vardı. Bununda kısa zamanda geçeceğinin bilincindeydim.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama sabahın çoktan geçtiğine emindim. Çünkü geç yatmıştık ve erken uyanacağımızı sanmıyordum.

Tek problem çıplak olmamızdı ve benim artık duşa girip gusul almam gerekti. Terlemiştim ve eminimki saçlarım kötü durumdaydı. Kocaman bedeniyle üzerimde yatan adamla bunu nasıl yapacaktım bilmiyorum.

Göğüsümün tam ortasına kafasını koymuş elleriyle bedenime sarılmıştı. Bacaklarımızda bir birine geçmiş durumdaydı. Bir bütün halindeydik ve milim bile kıpırdayamıyordum. Uyandırmam gerekti. Onunda duş alması lazımdı.

Parmaklarımı dağılmış saçlarında gezdirdim. Kafasını yanlamasına yasladığı için kalbimin üzerine kulağı denk gelmişti.

"Miran." diye seslendim kısık sesle. "Uyan hadi, geç oldu." saçlarıyla oynadım yavaşca. "Miran." diyerek seslendim yine.

Yanağını yasladığı yerde hafifçe sürterek uyandığını belli etti.

"Kalkalım, geç oldu."

"Biraz daha." dedi uyku mahmuru sesle. Yeni uyandığı için ses tonu normalinden daha kalın ve pürüzlüydü.

"Duşa girmemiz gerek." avucumu yanağına yasladım. Kirli sakalları parmaklarıma battı.

Kara Gül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin