Bir işi için Bodrum katına inmesi gerekiyordu ufak bir davanın dosyasını arıyordu bodurum katına inerken ateşi gördü burada ne işi vardı buraya girmesi yasakken nasıl giriyordu bu adamdan sıkılmaya başlamıştı artık ama hiçbir şey yapamıyordu elinden hiçbir şey gelmiyordu lanet olsun ki ne onu hapse tıkabiliyordu ne de onlardan uzak tutabiliyorudu savcı oldu ama hiçbir işe yaramadığını Babasının dediği gibi işe yaramazın biri olduğunu düşünüyordu adliyede kim var kim yok onu bile yeni görüyordu savcı olarak her şeyi bilmesi gerekirken bilmiyordu sabıkalı bir adam adliyede elini kolunu sallaya sallaya geziyor ve idil hiçbir şey yapamıyor üstelik arkadaşları dağılıyor hem de saçma bir sebepten dolayı her şey iyi giderken birden nasıl kötü oluyor her şey oluyor gibi oluyor ama olmuyor bundan nefret ediyordu o kadar nefret ediyordu ki kelimeler sığmaz Bodrum'a geldiğinde Ateş İdil'i gördü küçük bir yerdi O yüzden birbirlerini görmemeleri çok kolaydı gördüğü an laf attı tabii ki..
Ateş: Sayın savcım hoşgeldinizİdil:Benim burada olmam çok normal ama sen hangi hakla buradasın Ateş?
Ateş: Ufak bir işim var biliyorsunuz ki bir zamanlar suçlu olsan da hala bir vatandaşım
İdil: ya Bir zamanlar yaptığın suçları kabul ediyorsun yani
Ateş: benim peşime düşeceğinize arkadaşlarınıza mı sahip çıksanız acaba sayın savcım tecavüzcü birilerini savunan avukat arkadaşlarınız var
İdil: haddini bil! Senle benim hakkımda ne de bir avukat hakkında devletin bir avukatı hakkında bu tür konuşamazsın sen kimsin bir vatandaş olabilirsin ama devlet avukatı ve devlet savcısı hakkında böyle konuşamazsın!
Konuşma esnasında yakışıklar gitti herhalde elektrikler gitmişti birden duvara tutundu çocukluktan kalma bir korkuydu bir gün 8 ya da 9 yaşındaydı doğum günüydü hani doğum günlerinde pasta gelmeden önce ışıklar kesilir ya onu bekliyordu o zamanlar büyük babası onlarlaydı ailesinde sadece alp ile büyük babası onu seviyor denilebilirdi büyük babası orda olduğu için doğum gününün harika geçeceğinden de emindi akşamı beklerken uyumuştü alp'te O zamanlar daha doğmamıştı o yüzden bunu bilmiyor akşam olduğunda yeni uyanmıştı her yer karanlıktı aşağıda ışıl ışıl yanan bir pasta ile büyük babasının onu beklediğini düşündü ve yavaşça aşağı indiğı zaman hiçbir şey göremiyordu ama yerde bir ıslaklık vardı Kendi kendine güldü herhalde büyükbabası bir şeyler hazırlarken dökmüştü sehpadan bir fener aldı ve yaktığında ise büyük babasını yerde yatarken gördü kafasından kanlar akıyordu Çığlık atamadı sesi çıkmıyordu sadece yere çöktü ve ağlamaya başladı anne ve babası geldiğinde hastaneye götürdüler tabii İdil'i yine görmediler o gün dedesi merdivenden düşmüş ve beyin kanaması geçirerek doğum gününde ölmüştü o zamanlar Alp de olmadığı için onu seven tek insanı kaybetmişti sonra Alp doğdu Alp idil'e hep dedesinin ona seslendiği gibi seslenmişti dedesinin idil'e böyle seslendiğini bilmiyor söylemedi Alp bunları kaldırabilecek bir yapıda değil annesinin ve babasının ona yaptığı korkunç olayı bile zor atlatıyor daha doğrusu Ayşegül olmasa atlatabileceğini düşünmüyorsu işte dedesinin ölümünden sonra idil'de de karanlık korkusu oluştu karanlık bir yerde olunca nefesi kesiliyor ve 5 dakika sonra bayılmaya başlıyordu tabii daha fazla durursa ölebilirdi o gün adliyede ışıklar gittiğinde de nefes nefese kaldı kendini tam yere bırakacakken ışıklar geldi ve merdivene oturup içinden böyle büyük bir oh çekti..
Ateş: Karanlık korkunuz var sanırsamİdil:Seni ilgilendirmez çekil şurdan
Dedi ve Bodrum'a girip ihtiyacı olan dosyayı alıp hızlıca oradan çıktı adamın yüzünü görmeye tahammülü yoktu savcı olmasa katil olabileceğinı düşünüyordu dua etmeli ki savcıydı yoksa onu oracıkta öldürebilirdi odasınaa çıktı ve dosya ile ilgili çalıştı zor bir dosya değildi küçük bir hırsızlık vakası olduğu için kolaydı ama gitmesi gereken yeri araçla gitmesi gerekiyordu ama bu nefes kesilme olayından sonra kendinde araç kullanma gücünü bulamadı o yüzden yardım etmesi için urastan yardım istedi birkaç saat sonra geldi ve İdil'i aldı yola koyuldular aslında bir göreve giderken yanında biri varken rahat edemezdi daha doğrusu kendini güvende hissedemezdi çünkü ailesinden dolayı kimseye güvenemezdi ama nedense bu sefer öyle değildi kendisini kuş kadar hafif ve güvende hissediyordu sanki kafesinden çıkmış Özgür bir kuş gibi uçuyordu bunun sebebi büyümüş olması mıydı yoksa urasa güvenmesi miydi?