O gün adliyeden çıkıp eve gittik hiçbirimiz tek kalabilecek psikoloji de olmadığımız için hepimiz Ben de toplandık salonda öylece oturuyorduk Evet yaşıyorduk nefes alıyorduk her şeyi yapıyor biliyorduk ama bir şey yapamıyorduk onlara sarılamıyorduk onları koklayamıyorduk ve bu ölmekten beterdi iki gün boyunca hiç uyumadık hep onları nasıl çıkarabiliriz diye bir yol aradık o günden toplam 2 gün geçmişti ama sanki iki Yıldı..
Nazlı:İdil abla iki gündür ne yapıyorsunuz?İdil: nazlıcığım biz ödev yapıyoruz
Nazlı: ödev ne?
Nasıl Yani bu kız okula gitmemiş miydi bu yaşındayken ilkokul 1'e başlaması gerekiyordu..
Pınar: bir tanem sana okula gitmiyor musun?Nazlı: çok istiyorum aslında ama alev göndermiyor
Sima: Ali ve anne demiyor musun?
Nazlı: diyordum ama beni her anne dediğimde dövüyor O yüzden anne kelimesini kendime yasakladım demek ki o kötü bir kelime o yüzden böyle yapıyor
Pınar: bir tanem anne kelimesi kötü bir şey değil sadece o kelime Aleve kötü bir olayı anımsatıyor olabilir ama yine de bu seni dövmesi gerektiğini göstermiyor
Nazlı: Nasıl yani şimdi istediğim kişiye anne diyebilir miyim?
İdil: Anne bir tane dedim canım güvendiğin seni gerçekten çok sevdiğini düşündüğün canından bile çok sevdiğini düşündüğüm birini anne dersin ve aynı zamanda seni gerçekten çok sevdiğini düşündüğüm bir erkeğe de baba diyebilirsin
Sima: ama bu hemen olacak bir şey değil kendine hazır hissettiğinde ve gerçekten öyle birini bulduğunda anne de bak yanlış kişileri anne dediğin zaman sana zarar verebiliyorlar..
Nazlı: teşekkür ederim Peki bir şey sorabilir miyim ben okula gidecek miyim?
Pınar: tabii ki de prenses okula gideceksin okuyacaksın ve belki bizim gibi savcı doktor falan olursun
Nazlı: veteriner olabilir miyim yani evet insanları tedavi etmek çok güzel bir şey gibi geliyor ama ben hayvanları daha çok seviyorum
İdil: Sen ne istersen o ol bir tanem Sana her şey yakışır
Nazlı: teşekkür ederim Ben yukarı çıkıp uyuyacağım uykum geldi..
Sima: Tamam bir tanem iyi geceler
Nazlı yukarı çıkmıştı bir anda elime telefonu aldım diğerleri bana garip garip bakıyordu..
Sima:Ne yapıyorsun?İdil: hem nazlı'nın hem de bizimkilerin intikamını almaya gidiyoruz..
Ayşegül: ateşe mi gideceğiz?
Rana: yalnız erkekler bunu duyarsa biteriz
Pınar: Niye bitiyoruz sanki ateşle ilişki yaşamaya gidiyoruz
Kapının çalışıyor ile polisin geldiğini anladım polisten başkasına emanet edemezdim nazlı'yı ve toparlanıp evden çıktık arabaya binip ateşin evine doğru git tik çok sinirliydim kızını anne dediği için döven bir anneden bahsediyordum Evet bizimkilere yaptıkları kötüydü Bir de bunun üstüne nazlı'nın dayak yediğini öğrenmek hepimizin sinirlerini hoplatmıştı evden çıkmadan önce ateşin evine gitmekte kararsızlardı ama yarım saat geçtikten sonra hepsi hırslandı biliyordum onlar da kendini tutamazdı hem acımızı hem de intikamımızı çıkarmak zorundaydık hayatlarına mahvetmeden bize rahat olmayacaktı eve geldik ama tuhaf bir şey vardı evde kimse yoktu bu bana ateşin bize oynadığı bir oyunu hatırlattı ama aynı oyunu tekrar oynayacak kadar aptal olamaz her oyununu ince ayrıntısına kadar düşünen bir adam aynı oyunu bir daha oynamaz hele düşmediğimiz bir oyunu asla oynamaz içeri girdik içeride bir kadın çantası vardı bir de pasta görünüşe göre biriyle kutlama yapmış gibi gözüküyordu
Sima: çantanın içindeki kimlik kime ait olduğunu tahmin edin