kalktığımızda akşamdı gelen telefon araması ile uyandık biliyorduk ki bundan sonra her şey çok güzel olacak Ateş şikayeti geri çekecek erkekler çıkacak çok mutlu olacağız uras'ın babası da geldi Uras babasıyla kavuşacak Ben ailemi affedeceğim her şey yavaş yavaş yoluna giriyordu telefonu açtım ve aldığım haber ile hemen arabaya koştum diğerleri de başka araba ile beni takip ediyorlardı telefonda erkeklerin yattığı cezaevinde büyük bir kavga çıktığı söylendi daha önce hiç bu kadar hızlı araba sürdüğümü hatırlamıyordum ama gelmiştim diğerleri de gelmişti kapıda gardiyanlar beni durdurdu
İdil:BANA BAK SENİ MAHVEDERİM ÇEKİL ÖNÜMDEN!Gardiyan: Sayın savcım gittiler bile
İdil: kim gitti ya!?
Sima:İdil bi dur ne oluyor!?
İdil: aradılar cezaevinde büyük bir kavga çıktı dediler şimdi beni cezaevine almıyorlar git bir dakika yaralanma mı var!?
Sima: Ne kavgası çıktı hiçbir şey anlamıyorum ki
Gardiyan: 2 gün önce cezaevine gelen mahkumlarla birkaç dakika önce cezaevine gelen bir mahkum arasında büyük bir kavga çıktı
Ayşegül: tamam bizimkiler işte
İdil: Tamam ne oldu
Gardiyan: yeni gelen mahkumun tam kontrol etmemişler cebinde kesici tel varmış
Sima:NE DİYOSUN SEN YA NASIL KONTROL ETMEZSİNİZ!
Ayşegül: yaralılar var mı ya da kim Yaralı?
Gardiyan: 2 gün önce gelen mahkumlardan yarılar var
Sima:BİŞEY SÖYLESENİZE İYİLER Mİ?!
Kalender: yeni gelen mahkumun konturolünü
İdil:KİM YAPMIŞ BİRİ HESAP VERSİN!
Gardiyan: kadın koğuşundan bir kadın çıkmış ve yeni gelen mahkumla karşı karşıya kalmış hamileymiş bir de kadın adamın elindekini gördüğü zaman bağırmaya başlamış bu iki mahkum da kadını kurtarmak için hücreden çıkmışlar arbede yaşanmış iki erkek yaralı biri ağır biri hafif
İdil: şehir Hastanesi'ne mi gittiler?!
Gardiyan: Evet efendim
Koşarak hepimiz arabalarımıza bindik ve şehir hastanesine doğru hızla sürmeye başladık ne Burak ne Uras ne Alp hiçbirini yaralanmasını istemiyordum ve bu nasıl olabilirdi içeri atılan bir mahkumu nasıl kontrol etmeden içeri alırlardı ne kadar hız yaptığımı farkında bile değildim çünkü aklımda sadece bir şey vardı o da hiçbirinin o hastaneden ölü çıkmamasıydı bir ölüyü daha kaldıramazdık hastaneye geldim ben girdiğim anda kimin için geldiğimi anladıkları için hemen ameliyat yönünü gösterdiler ameliyathanenin önüne doğru koşarken sedye ile birinin acele ile götürüldüğünü gördüm koşarak onları durdurdum ve örtüyü kaldırıp yüzüne baktım Bu urastı ağır yaralı olan urastı..
İdil: HAYIR URAS SEVGİLİMAyşegül:İdil tamam güzelim gel iyi olucak.. diyer yaralı giridi mı
Hemşire:Evet oda ameliyatta
Kalender:Adını öğrenebilir miyiz?
Sima:Hadi söylesene boş boş bakma!
Hemşire:Burak uluöz
Sima:Ne
Sima koşarak ameliyathaneye girdi hiç kimsenin böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyordu ameliyathanedeyken çığlığını duydum
Sima:BURAK!
Burak kötü durumdaydı kötü durumda olmazsa böyle bir çığlık atmazdı simaye ameliyathaneden zar zor çıkardılar elleri kan içindeydi ikimiz de yere çöküp ağlamaya başladık başka hiçbir şey yapamıyorduk...
Tuana:Ben hazırlanıp ameliyata gireceğim sonra en iyi cerrah benimKalender:tamam
Ayşegül:Tuana sakın hata yapma
Tuana: merak etme Ayşegül en iyi kişiden öğrendim
Sima: Biz bir hava almaya çalışacağız
İdil: burada durdukça nefesim daralıyor sanki bir anda kötü bir ev var ki gibi oluyorum
Ayşegül: 15 dakikanız var
Sima: Tamam tamam
Sima ile terasa çıktık orada istediğimiz kadar bağırarak ağlayabilirdik Biz de bağırarak çığlık çığlığa ağlıyorduk elimizden sadece ağlamak geliyordu başka hiçbir şey yapamıyordum onları iyileştiremiyorduk ellerini tutam onlara bir güç veremiyorduk sadece bekliyorduk ağlıyorduk
İdil: Burak nasıldı?Sima: boğazında kesik izleri vardı Çok kanıyordu
İdil: Bir de Burak hafif yaralı olanmış..
Sima: O hafif yaralıysa uras'ı düşünemiyorum baksana ellerime sevdiğim adamın kanıyla dolu
İdil: Sima ya onları son görüşümüz olduysa
Sima: yaşayamam ki ben ona kavuşmanın sarılmanın koklamanın öpmenin hayali ilahiyatı sunuyordum oh giderse olmaz olmaz yapamam
İdil: bilmiyorum belki üzgün olduğumuz için böyle düşünüyoruz ama ya aşkımız mahşere kaldıysa..
Sima: İdil böyle söyleme lütfen
İdil: hep dua ettim biliyor musun Allah'ım ben öleyim ama onun öldüğünü görmeyeyim
Sima: Ben de aynı dua ettim tüm sevdiğim insanların öldüğünü gördüm ama Burak onlardan biri olamaz
İdil: bu acı dayanılmaz
Sima: O ölürse onunla birlikte ben de ölürüm dayanamam onsuz olmaz
İdil: onlar bizi kendilerine tutsak ettiler ve şimdi giderlerse Biz nerede tutsak olucaz
Sima: onlar giderse biz de onlarla birlikte gideceğiz
İdil: Çok denedim Yani uras'la tanışmadan önce hayatın hiçbir şey fark etmediğini düşünüyordum ve ölmeyi çok denedim başaramadım
Sima: yüksek bir yerden atladın mı?
İdil: Hayır niye sordun
Sima: yeterince yüksek bir yerden çok sert bir şekilde yere düşersen beynin parçalanır ve o zaman ölürsün
İdil: bu hastanenin terası yeterince yüksek midir sence?
Sima: kesinlikle
İdil: söz ver bana onlara bir şey olursa el ele tutuşup buradan atlayacağız
Sima: ölümümüz el ele tutuşarak olacak kardeşim
İdil: ama onlara bir şey olmazsa onların elinden tutarak kapıdan çıkacağız
Sima: mutluluğumu sevdiğimiz adamlarla olacak
İdil: ya onlarsız ya hiç
Sima: ya onlar sizi hiç
Ağlayarak birbirimize sarılmış tık ve o andan itibaren Bir yemin etmiştik onlardan kötü haber geldi Ya bizden de gelecekti Çünkü biz onları ölümüne sevmiştik ve onlar ölürse bizim hayatta kalmamızın hiçbir anlamı yoktu o yüzden sadece bekliyorduk iyi haber gelecekti mutlulukla birbirimize sarılacaktık ya da kötü haber gelecekti el ele tutuşarak ölecektik ama el ele tutuşacaktık bu yemeğini birlikte etmiştik hep birlikte bozulacaksak bilerek bozacaksın yerine getireceksek el ele tutuşarak getirecektik çünkü bir Sima ile adalet avcılarının kurucuların arasındayız ve eğer Biz olmazsak yerimizi devralanlar belli olacak hep filmlerde böyle sahneleri izlerken niye hep kötüyü düşünüyorlar ki derdim belki kurtulacaklar belki iyi olacak her şey insan yaşamadan bilemiyormuş Her şey iyi olmuyormuş böyle bir anı yaşarken kötü seçeneğiyle hep düşünüyormuşsun...