Karanlık

18 2 0
                                    

Bayağı bir saat olmuştu yarı yolda zaten uyumuştu gözünü açtığında her yer karanlıktı yani arabanın içi aydınlıktı ama dışarısı karanlıktı akşam olmuştu yani urasa döndüğü zaman yoldan ayırmıyordu çok dikkatli ve yavaş sürüyordu bir zaman sonra konuma geldiler geldiklerinde o kadar eskiydi ki dışından bile anlaşılabiliyordu bu kadar yıl boyunca burayı nasıl yıkmamışlar ya da araştırmaya nasıl gelmemişler hayret etti daha sonra evin içine girdiler evin içi de dışı kadar eskiydi ayaklarını nereye atsalar çıtırdama sesleri geliyordu ve bu bayağı bir gerginlik yaratıyordu içilernden kalpleri çıkacak gibi atıyordu merdivenlere doğru ilerlediklerinde ise merdivenlerin her yeri neredeyse kırıktı Uras idil'e döndü ve konuşmaya başladı
Uras: Güvenli olduğunu düşünmüyorum Bence yukarıya çıkmamıza ya da aşağı inmemize gerek yok zemin katta dolaşmamız yeterli olur

İdil: olmaz her yeri dolaşmamız lazım madem bu saatte buraya kadar gelebildik her yeri araştırıp öyle gideceğiz

Uras: peki sen nasıl istersen ama dikkatli olalım burası hiç güvenli gelmiyor bana..
Tamam dedi ve yukarı çıktılar yukarıda 4 tane oda vardı odalara girdikleri zaman ikiside şok geçirdi odalar sanki birer işkence odasıydı her odada farklı işkence aletleri vardı biraz tırsmadılar değil o an bunun sıradan bir hırsızlık davası olmadığından emin oldu bu evde kimler yaşıyordu bu evin tapusunu bulamamıştılar sadece adresi vardı ve hırsızlık yapıldığına dair bir ihbar vardı bu evde kim yaşıyorsa çok kötü şeyler yapmış demektir ya da hala yapıyor burayı kullanıyor olabilirler sonuçta yıkık dökük bir yer kimse cesaret edip giremez onların dışında.. aşağı indikleri zaman daha farklı bir manzara ile karşılaştılar gerçekten tüyleri diken diken oldu şaka gibi sadece bir odada pirinç boğa vardı.. pirinç boğa bir işkence yöntemidir bu yöntem antik Yunan'da keşfedilmiş. Yanında bir kapağı bulunan yekpare pirinçten imal döküm boğa. Kurban bu kapaktan boğanın içine yerleştiriliyor ve boğanın altında bir ateş yakılıyor ve çığlıklar içinde yavaş yavaş pişiyor. Boğanın özel dizaynı sayesinde kurbanın çığlıkları çok daha ekolu ve güçlü şekilde duyulabiliyor diğer bu odayla ikna oldu ki gerçekten bu evin sahibi kimse çok kötü şeyler yapıyor..

Uras:Bunun bir hırsızlık vakası olduğundan emin misin?

İdil: Artık değilim hadi gel
diyer odanın içine girdiğiklerinde daha beteri ile karşı karşıya kalmışlardı..  odada bir kafes dolusu sıçan vardı buradan anlaşılıyor ki burada da sıçan işkencesi yapılıyor Bir insanı dev boyutlu sıçanlarla aynı odaya kapatmak bile bir işkenceyken, anlaşılan o ki bu insanlara i yetmemiş. En sadist işkence yöntemlerinden birini bulmuş Alt kısmı açık bir kafes kayışlarla kurbanın karın bölgesine yerleştirilmiş ve içine büyük büyük sıçanlar konulmuş. Buraya kadar tamam ama üstten ateş yakılmış ve sıçanların korkması sağlanmış. Ateşten korkup kaçmak isteyen sıçanlar için tek bir yol var o da aşağı kaçmak. E ama aşağıda insan var, hah işte olay da bu zaten, ateşten kaçmak isteyen sıçanlar kurbanın karnını parçalayıp içine giriyor. Sonuç? Karnı parçalanarak ölmüş bir insan gerçekten orası hem çok pis kokuyordu hem de çok korkutucuydu kolay kolay bir şeyden korkmazlardı ama bu kadar işkence aletini bir evde görünce insanın tüyleri ürperiyor bu normal bir ev değil burası işkence evi biri bu eve işkence olarak kullanmış  gibi belki hala da kullanıyor tam çıkacakken arkalarında bir gölge gördüler ve arkamızı döndüğümüz zaman ateşi gördüler onalr hiçbir şey diyemeden Ateş uras'ı dışarı çıkardı ve kapıyı idil'in üzerime kitledi Uras çıkınca elindeki fener de gitti ve oda karanlık olmaya başladı kapıya vurmaya başladı ama sonradan bir şey fark etti idil kapıya vurdukça sıçanlar korkuyordu ve bu kadar büyüklükteki sıçanların küçücük bir kafesten kurtulması an meselesi olabilirdi O yüzden kapıya vurmayı bıraktı ama nefes alamamaya başlamıştı sadece uras'ın onu duyacağını umut ederek fısıldadı
İdil:Uras.. yardım et

Uras:İdil cebindeki silah ile kapıyı patlat güzelim bu şerfsizin itleri beni tutuyor!

İdil:Sıçanlar korkuyo ve çıkarlarsa ölürüm...

Uras: Hayır asla izin vermem buna..
Ateş yalvarırım yapma!
Uras ateşe yalvarıyordu sırf idil için en büyük düşmanına yalvarıyordu ve ağlıyordu duyabiliyordu idil'de kapının orada ağlıyordu bir şey yapamıyordu bayılamazdı bayılıp kendinden geçemezdi bu hatayı yapmak hayatına mal olurdu

Ateş:Vay be sen yalvarıyor musun?

Uras:Ateş yapma sıçanlar çıkarsa İdil ölür..

Ateş:Sorun sadece sıçanlar mı sanıyorsun?

Uras:Ne demek istiyorsun?

Ateş:Savcı hanımın karanlık korkusu var sıçanlar yapmasa korkusu onu öldürücek

Uras:Onsuz yapmam ateş yapma Çıkart onu!

Ateş:Ben karışmıyorum biz gidiyoruz sen bı şekilde kurtarırsın savcı hanımı

Uras:ATES!

İdil:Uras bağırma lütfen sıçanlar..

Uras:Özür dilerim tamam sakin ol

İdil: Ölmiceğim değil mi?
Cevap veremedi çünkü o da bilmiyordu İdil'i çıkarabilecek miydi anahtarı olmadan bunu nasıl yapacaktı bilmiyordu bir yandan da sıçanlar çıkmak üzereydi oldukları kafes tahtadandı ve artık tahtayı kemirmeye başlamışlardı ikisinin de ağlama sesleri geliyordu sıçanlar daha fazla şiddetlenmesin diye sessiz ağlıyordular birbirilerini sadece biz duyuyordular İdil her zaman nasıl öleceğini merak etmişti  hayatı boyunca iyi bir insan olmaya çalıştı ve bu yüzden de ölse bile iyi bir şekilde öleceğini düşünürdü ama terk edilmiş eski püskü bir evin en alt katının sıçanlarla dolu bir odasında öleceğini hiç düşünmezdi bunu hak edecek ne yaptığını da hiç bilmiyorkaranlık korkusu halilizasyon görmesini sağlamaya başladı birden yanında babasını gördü ona bakıp gülümsedi ve şunu söyledi"Basit düşün o zaman sonuca uluaşıcaksın" bu ne demekti basit düşünmek bu durumda hangi basitlik onu kurtarabilirdi ellerini kafasına götürdü kafasını kaşırken kafasındaki tel tokayı fark etti hemen tokayı çıkardı ve uras'a fısıldadı
İdil:Sana tokamı versem anahtar yerine kulanmayı deneyebilir misin?

Uras:Evet tabi Altan gönder hemen..

İdil:tamam
Tokayı gönderdi ve Uras kapıyı açmak için denemeye başladı idil'de derin nefes alıp verdi İlk defa karanlık bir yerde bu kadar uzun süre kalıyordu bu onun için bir dünya rekoru olabilirdi Kendi kendine şunu fısıldadı bugün ölmezse bir daha hiç ölmezdi derin nefes alıp veriyordu ama kapıdan gelen seslerle sıçanlar daha çok korkuyordu ve biraz daha böyle kalırsa sıçanlara kurban gidecekti Allah kahretsin ki bunu istemiyordu ölecekse bile böyle bir ölüm istemiyordu sessizce gözyaşları dökülüyordu ve o an sadece uras'ın onu kurtarmasını diliyordu lütfen kurtulmak istiyordu...
İdil:Yaşmak istiyorum

Uras:Yaşamanı istiyorum az dayan..
Yirmi dakika geçmişte ama hala bir ilerleme kaydedememiştiler Uras hiç pes etmeden toka ile kapıyı açmayı deniyordu İdil ise kapının arkasında sadece kurtulmayı ve Uras'a sarılmayı diliyordu gözleri kapalıydı çünkü sıçanları görmek istemiyordu onları her gördüğünde çığlık atmak geliyordu içimden ama yapamazdı Çığlık atmadıkça da nefesi kesiliyordu gözleri kapalı derin nefes alıp veriyordu o sırada bir kırılma sesi duydum gözlerini açtı ve gördüğü şeyle Şok oldu bir sıçan çıkmıştı kapıya yaslandı ve öleceğini düşünürken birden kapı açıldı uras'ın kucağına düştü ve gülerek konuştular..
İdil:Yaşıyorum

Uras: Ölmene izin vermedim..
Uras'a tutunarak evden çıktı ve arabaya binidiler saatler sonra İdil'i eve bıraktı kendisi de evine gitti idil eve girip kendini yatağa attığında sadece bugün olanları düşündü ve ve Uras yine yapmıştı ilk evine hırsız gibi girdiği gün lekesi ile ilgili gerçeği ona göstererek ona kendini iyi hissettirmişti şimdi de hayatını kurtararak ona  kendini değerli hissettirdi bunları düşünürken uyumuştu...

SANA TUTSAK OLMAK EN BÜYÜK HATAMDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin