Dilan'ın çocuksu masumiyeti ve Kamuran'ın içindeki tutkulu fırtına... Aynı bahçeye açılan iki kapı, iki farklı hayat ve iki zıt kişilik. Kibarcık ve minik farenin hikayesi, masumiyetle tutkunun amansız mücadelesi. Kamuran içindeki yangını söndüreb...
Bugün kamuranla datemiz vardı. Sabah erkenden uyanmış ev işlerini halletmiştim. Merkeze biraz erken gidip abimin düğünü için elbise bakacaktım. Az kalmıştı ve muhtemelen düğün yoğunluğuna girersek elbise bakmak için zaman bulamayacaktım. İşerimi hallettikten sonra dolabın karşısına geçip ne giysem diye bakınmaya başladım. Elbise denerken giyip çıkarması kolay olsun diye rahat bir şeyler giymek istiyordum ama kamuranla kahve içeceğimiz için fazla salaş da olmamak istiyordum. Çiçekli uzun mavi eteğimi çıkardım. Baya olur taş gibi olurum bunla diye düşünüp üstüne de bir şeyler çıkardıktan sonra giyindim. Salaş bir etekti ve diz üstüne kadar uzanan yırtmacı da seksilik katıyordu. Kamuran'ın gözü bayram etsin diyorsun. Aynen öyle diyorum iç sesim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımı hafif maşalayıp iki yandan birer tutam aldım ve arkada birleştirdim. Makyaj yapmak istemiyordum. Kamuran benim en derbeder hallerimi görmüştü zaten. Eyeliner çekip glosumu sürdüm.
Offf annem ne doğurmuş böyle. Boy pos fizik endam.
"anne çıktım ben"
"Tamam geç kalma"
"Kamuran abiyle döneceğim anne merak etme"
bence asıl şimdi merak etsin
"tamam kızım dikkatli ol"
Merkeze vardığımda nereye gideceğimi biliyordum. Melike ablaya. Melike ablanın pek bilinmeyen küçücük bir butiği vardı ara sokakların birinde. Fazla tanınmazdı ama fazla tanınmak da istemezdi zaten. Zevk sahibi bir kadındı.
Bulursak orda buluruz
"melike abla, en sevdiğin müşterin geldi" diye seslendim dükkana girerken.
Dükkanın arka tarafından çıkıp " ooo deli kız sen mi geldin"
Melike ablanın muhteşem bir ses tonu vardı. Orta yaşlarda, kısa sarı saçları ve fiziğiyle marilyn monroe ablamızı andırıyordu. Derin bir sevda yarası taşıyordu içinde sevdiğini alamayınca evlenmemişti.
"N'aber ablam"
"İyidir kuzum sen nasılsın"
Kendimi koltuğa atıp "iyi abla abimin düğününe bir şeyler almaya geldim"
"Ben bize bir kahve yapayım oturalım bakarız"
Kahveleri alıp geldi ve karşıma oturdu.
"Anlat bakalım kuzum ne var ne yok"
"Aynı demek isterdim abla ama dedikodular sağlam bu sefer"
