Bölüm 5

855 22 6
                                    

Sabahın erken saatlerinde uyandım. Geçen hafta okuldan arkadaşlarla kahvaltı yapmak için sözleşmiştik. Kasabadan merkeze ulaşmak yarım saatten fazla sürüyordu. Uzun zamandır arkadaşlarımı görmemiştim. Hızlıca yatağımı toplayıp dolabı açtım ve giyinmek için göz gezdirdim. Diz üstü, vücuda oturan renkli kısa kollu bir elbise seçtim. Saçlarımın uçlarını maşayla hafifçe şekillendirdim. İnce bir eyeliner ve parlak tatlı kırmızı bir gloss sürdüm. Güneş gözlüklerini de kafama takınca mis gibi olmuştum. Yeme de yanımda yat, canım! Ceketimi de alıp aşağıya indim.

 Yeme de yanımda yat, canım! Ceketimi de alıp aşağıya indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Abim, annem ve Elçin mutfakta kahvaltı yapıyorlardı.

"Günaydın, canım ailem!"

"Günaydın, prenses. Kahvaltıya mı?" dedi abim.

"Aynen abi."

"Bırakayım seni."

"Yok abicim, yengemle gidin siz, geç kalmayın. Ben kendim geçerim."

Elçin'in yanağından öpüp annemden makas aldıktan sonra, "Görüşürüz ailem," diyip mutfaktan çıktım. Ön kapının yanından beyaz spor ayakkabılarımı alıp giyindim. Askılıktan çantamı aldım ve evden çıktım.

Kamuran da işe gitmek için ayakkabılarını giyiyordu. (Allah'ım, beni yok et! Eve geri kaçsam fark eder mi acaba? Sakin ol Dilan.) Yavaşça kapıyı çekip bu tarafa bakmaması için dualar ediyordum ki beyefendi kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra kapıyı çekti ve sırıtarak,

"Günaydın minik fare! Ne o, beni uğurlamak için mi uyandın böyle?" dedi.

"Aynen Kamuran, başka işim yoktu. Uyanıp seni uğurlayayım dedim."

"Süslenmene gerek yoktu, ben seni her halinle beğeniyorum."

(Mal bu çocuk ya.) Utanma Dilan, utanma. Nefes al yavrumm...

"Off, sabah sabah hiç çekilmiyorsun Kamuran," diyip merdivenlerden inmeye başladım. Ne kadar ineceksem, alt tarafı altı basamak. Atlasaydım daha hızlı kurtulurdum Kamuran'dan.

"Görüşürüz," deyip yürümeye başlayacaktım ki daha arkamı dönmeden, "Nereye gidiyorsun ki?" diye sordu.

"Sanane, Kibarcık."

"Fuat niye bırakmadı?"

"Ee, ben öyle istedim demek ki."

"Gel, ben bırakayım."

"Yok, istemiyorum."

Kamuran gülümseyerek yaklaştı. " sabah sabah güneş gibi parlıyorsun. Seni bırakmak benim için onur kaynağı olur"

Gözlerimi devirdim ama içten içe gülümsedim. "Tatlı sözlerle beni ikna edebileceğini mi sanıyorsun ?"

Gülümsedi. "işe yarıyor mu?"

Gözlerimi kısıp ona baktım. "Belki... Ama yine de kendim gitmek istiyorum."

Kamuran bir adım daha atarak, "seni bırakırken yolda sohbet ederiz" dedi.

Kibarcık +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin