selamlar. yeni bir bölümle geldim. iyi okumalar yıldız bırakıp yazarınıza ışık olmayı unutmayın.
Beş yaşındaydım, Kamuran ise on. Bahçede oynamak istiyordum ama Kamuran bahçede kendi yaşıt arkadaşlarıyla takılmayı tercih ediyordu. Ben onun peşinden koştururken, o beni sürekli başından savmaya çalışıyordu.
"Kamuran, ben de oynayayım mı?" dedim, gözlerimdeki umutla.
"Sen eve git, istemiyoruz seni burada," diye sert bir şekilde cevap verdi.
"Neden ki? Ben de biliyorum kule yapmayı."
"Off, eve git diyorum sana," diye tekrar etti, sabırsızca.
İki yıl sonra, yedi yaşındaydım. Mahallede arkadaşlarımla oyun oynarken, kafama top çarptı. Kamuran koşarak yanıma geldi, beni kucağına aldı ve eve götürdü.
"Merak etme küçük fare, seni eve götürüp iyileştireceğim," dedi, şefkatle saçlarımı öperken.
On yaşındaydım, Kamuran ise on beş. Mahalleden bir kıza aşık olmuştu ve artık beni hiç umursamıyordu. Yokmuşum gibi davranıyordu.
"Kamuran, neden benimle konuşmuyorsun?" diye sorduğumda, cevap vermeden önümden geçip gitmişti.
On üç yaşındaydım, Kamuran ise on sekiz. Kamuran'ı başka bir kızla öpüşürken gördüğümde bunun iyi bir intikam planı olduğunu düşündüm. Amcama söyledim. Aylarca benimle konuşmadı.
On beş yaşındaydım ve Kamuran'la merkeze gidiyorduk. Yolda kız arkadaşı aradı ve beni yalnız bıraktı. Babam, "Kızımı yalnız bırakma," demişti oysa ona. Abimin arkadaşı Fatih beni eve bıraktı. Yol boyu yüzümü güldürüp şakalar yaparak neşelendirdi. Kamuran'dan bir yaş büyüktü o benimle konuşup arkadaş olabiliyordu. Kamuran neden olmuyordu? Nefret mi ediyordu benden?
On yedi yaşına bastığım doğum günümde, Kamuran bana sürpriz bir doğum günü partisi düzenlemişti. Arkadaşlarım ve ailem oradaydı. O an, Kamuran'ın bana değer verdiğini hissettmiştim.
Mezuniyet balom için kırmızı bir elbise giymiştim. Kamuran bende kırmızının ne kadar kötü durduğunu söyleyip dalga geçmişti oysa kardeşini bırakırken beni de bırakan Fatih, yol boyu bana iltifatlar etti.
Kardeşi içeri girdikten sonra numarasını verip, "Allah vergisi güzelliğin var zaten kızım bide kırmızı kırmızı giymişsin. Peri kızı gibisin. Biri rahatsız ederse ara,"
Mahalle gençleriyle pikniğe gitmiştik. Hilal hastaydı ve Fuat abimin işi vardı, gelmemişti. Kamuran pikniğe gelmem için ısrar etmişti ama beni yalnız bırakıp kız arkadaşıyla ormana gitti. Sadece ona güvenerek gittiğim piknikte, yalnız kalmıştım. Fatih'i arayıp gelip gelmeyeceğini sordum. Nedenini bile sormadı, bütün gün yanımdaydı.
Babamı kaybetmiştim. Abim odasına kapanmış, annem ise cenazeyle uğraşmaktan halsiz düşmüştü. Kimseyle konuşamıyordum. Derdimi paylaşmak için Kamuran'a gitmiştim ama deli gibi aşık olduğu kızın kollarında zevkle öpüşüyordu. Bahçeye geri döndüğümde beni bekleyen Fatih'i gördüm.
"Konuşmak istersen buradayım," dedi.
Ağlayarak boynuna sarıldım.
"Üzülme ufaklık. Seni dinlemek ve iyi hissettirmek için ne zaman istersen burada olacağım," dedi, saçlarımı okşarken.
Şimdi
Tüm bu anıları düşünürken, abimin kınası için hazırlanıyordum. Aynanın karşısında kırmızı elbisemle duruyordum. Gözlerim dolu, içim buruktu. Kamuran dönem dönem bambaşka biri olmuştu. Şimdi ise sevgilimdi. Derin ve karmaşık bir bağdı ama kesin olan şey sadece sevgi içermediğiydi. Bol bol üzüntü ve keder doluydu hatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kibarcık +18
ChickLitDilan'ın çocuksu masumiyeti ve Kamuran'ın içindeki tutkulu fırtına... Aynı bahçeye açılan iki kapı, iki farklı hayat ve iki zıt kişilik. Kibarcık ve minik farenin hikayesi, masumiyetle tutkunun amansız mücadelesi. Kamuran içindeki yangını söndüreb...