Bölüm 19

428 17 8
                                    


Dilan, başını iki yana sallayarak arabadan indi.
Küçük sevgilimin gözlerinde hayal kırıklığına sebep olduğum ilk an bu andı.
Kapıyı çarparak kapattı ve yürümeye başladı. Onun peşinden gitmek istedim, özür dilemek istedim ama içimdeki öfke ve hayal kırıklığı beni koltuğa mıhlamıştı.
Güzelim gözden kaybolurken içimde koca bir boşluk oluştu.
Yavaş yavaş söylediklerimin ne kadar yaralayıcı olduğunu anlamaya başladım ama artık çok geçti.
İlki olduğum kadına söylediğim kelimeler beni böyle yaraladıysa ona neler yapmıştı?
İçimdeki öfke, yerini pişmanlığa ve korkuya bırakırken, Dilan’ın ellerinden kayıp gitme ihtimali içime bir kor gibi düştü...

Dilan'dan...
Hızlıca eve gidip kendimi suyun altına attığımda tutmaya çalıştığım gözyaşlarım suya karışarak akmaya başladı.
Ağladım.
Çok ağladım.
Ama ağlamak içimden söküp almadı Kamuranın bana söylediklerini.
Sana seni sevdiğini söyleyen herkesle böyle yakınlaşıyorsan işimiz yaş
Kafamda yankılanıyordu sesi. O benim ilkimken, öptüğüm ilk erkekken, yanında uyuduğum ilk erkekken bana ima ettiği şey midemi bulandırıyordu.
Üstümü giyinip odama geçtim.
Odama çekildiğim o ilk gece, yüreğimde bir düğüm vardı. Kamuran’ın yüzündeki o ifade gözümün önüne geldi. O korkunç anlar tekrar aklımdan geçti. Mehmet'le buluşmamı kıskanması Fatih'le karşılaşmamızda sinirlenmesi, hepsi birbirine karıştı. Kafamda dönüp duran sorular, her şeyin üstüne bir ağırlık gibi çöktü....

Kendimi günlerce odama kapattım. Kamuran her sabah gelip kapımı çaldı. Bazen konuşmak için yalvardı. Sesimi bile çıkarmadım. Kamuran'ın özrü anlamını yitirmişti.
Bir hafta boyunca kapımı çalmaktan vazgeçmedi. Her sabah, her akşam, kapının ardında bekleyişini hissettim. Ama ben çıkmadım. Onunla konuşmak, yüzleşmek, hislerimi dile getirmek… Bunların hepsi beni ürkütüyordu. Çünkü biliyordum, eğer onu karşıma alıp konuşursam, duygularımın seline kapılacaktım. Kırgınlığım bir anda sönecek, ama ardında bıraktığı izler kalacaktı.Her gece yatağıma uzanırken, gözlerimi kapatıp o günkü anları düşündüm. Kamuran’ın o anlık öfkesi, içimdeki güveni sarstı. Her seferinde beni koruyan, kollayan o adamın yerinde, duygularına hakim olamayan biri vardı. Ona olan sevgim, güvenim, her şeyim bir anda sorgulanır hale geldi.
Odamdan çıkmamak kaçmanın en kolay yoluydu.
Ve bende öyle yaptım.
Kaçtım.
Onunla yüzleşmemek, kırılmamak için bir zırh gibiydi. Ama bu zırhın ardında, yüreğimde bir yara açılıyordu. O yara, her geçen gün derinleşiyor, onarılamaz bir hale geliyordu.
Kamuran’ın özürleri, kapımın önünde bekleyişleri, kalbimi yumuşatmaya yetmiyordu. Çünkü asıl mesele, onun öfkesi değil, bana olan güvenini yitirmiş gibi hissettirmesiydi.Bir hafta boyunca, odamdaki sessizlikle baş başa kaldım. Her adımında, her kapımı tıklatışında, içimdeki duygular karmakarışık bir hal aldı.
Ama çıkmadım.
Çünkü çıkarsam, her şeyin daha da zorlaşacağını biliyordum. Kamuran’ın yüzüne bakıp, ona hala kırgın olduğumu söylemek istemedim.
Belki de kendi kendime, ona biraz olsun acı çektirmek istedim.
Beni anlasın, hislerimi kavrasın diye.Sonunda, bir hafta sonra, kapımın önünde bir not buldum.
Kamuran’ın el yazısıyla yazılmış kısa bir not: “Seni çok özledim. Kokunu özledim. Gözlerinin içindeki parlaklığı, Nefesinde nefes almayı dudaklarında hayat bulmayı özledim. Lütfen konuşalım. Yalvarıyorum dinle beni. Ne zaman istersen, ben buradayım.”
İşte o an, tüm duvarlarım birer birer yıkıldı. Kırgınlığım hala yerindeydi, ancak artık bu duruma daha fazla dayanamayacağımı biliyordum.  Ama hala nasıl yüzleşeceğimi bilemiyordum.
.....
Bu olayların Kamuran cephesiydi.
......
Kavgamızın ertesi sabahında odamda ağlarken annemin beni fark etmesiyle her şeyi saklamak imkânsız bir hâle geldi. Artık sır kalmamıştı. Olan biteni anneme anlatmanın zamanı gelmişti ama nereden başlayacağımı bilemiyordum. Kamuran’la aramızdaki ilişkiyi hiç dile getirmemiştim, annemin zaten bir şeyler hissettiğini biliyordum ama yine de anlatmak zordu.
Annem yatağıma oturup başımı dizine koydu.

Kibarcık +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin