2. bölüm

3.5K 304 43
                                    

Alkan yine sabah sporunu yapmış, duşunu almış ve işine gidiyordu. Her gün, hafta sonları hariç rutinine uyuyordu. Hafta sonları ya dinlenir ya da arkadaşlarıyla buluşurdu.

Arabadan inip holdinge yürürken asistanını gördü, yanındaki adama dikkatle bir şeyler söylüyordu. Adam muzip bir gülüşle kafa sallarken, uzun zaman sonra ilk kez tökezledi genç adam.

Kendini toplayıp dağılan sarı saçlarını düzeltti hızla, herkes görmemiş gibi davranırken sakin adımlarla odasına çıkan asansöre ilerledi. Asansörde yine yalnızdı, aynadan kendisine baktığında hayret etti. Yanakları, beyaz tenini vurgulamak ister gibi kıpkırmızı bir haldeydi.

Her daim soğuk olan ellerini yanaklarına bastırdı, kaşları çatılmıştı. Derin bir nefes alıp açılan kapıdan odasına doğru ilerledi, koltuğuna oturup bilgisayarını açtı ve kendisini işe vermeye çalıştı.

Tam saatinde kahvesi gelmişti, ama getiren asistanı olan stajyer değildi. Sabah yanındaki adamdı ve ona doğru gelirken fincana bakıyordu sadece.

"Kusura bakmayın, Tim kahvenizi yaptı ama acil çağırdılar. Şu, neydi Nermin mi adı... o kadın çağırdı." Alkan dikkatle dinliyordu adamı, sesi bile muzipti.

Yutkunup kahveyi önüne bırakan adamın vücudunu süzdü, sebebini bilmiyordu. Adam bir 'afiyet olsun' dedikten sonra kapıya yöneldi, sesini sonunda bulan Alkan adama seslendi.

"Peki siz kimsiniz?" Aksanlı sesi oldukça etkileyiciydi, Cüneyt derin bir nefesle adama döndü.

"Abisiyim, Timuçin'in yani. İşyerini merak etmiştim sadece, umarım sorun olmaz." Sesi muzipliğini kaybedip ciddileşirken yutkundu Alkan, bu adamda ne vardı böyle.

"Hiç sorun değil, peki siz ne iş yapıyorsunuz? Aynı iş alanında mısınız?" Eğer öyleyse genci başkasına kaydırıp, abisini kendi asistanı yapabilirdi.

"Yok, nerde... ben daha çok ufak tefek işler yapıyorum ama şuan bir işim yok."

Yüzü buruşan genç adamı dikkatle dinledi, işsiz olması işine gelmişti. Yüzüne sakin bir tebessüm kondurup adama baktı, ona ilgisizce bakıyordu maalesef.

"Burada bir çok boş pozisyonumuz var, kardeşinizle aynı yerde çalışmak sizin için büyük kolaylık olmaz mı?" Yüzüne yayılan büyük gülümseme sonunda sesli bir gülüşe döndü, sesi çok yüksek olmasa da neşeden uzaktı biraz.

"Böyle bir yerde, benim gibi vasıfsız biri ne yapabilir ki? Paspas mı yapacağım?" Keyifsiz de olsa güldü Cüneyt.

"Hayır, yanlış anladınız. Sizin girişkenliğiniz hoşuma gitti, bir başkası olsa kahve saatimi bile hatırlamazdı. Onun için böyle bir teklifte bulundum, gerçekten sizin gibi olumlu birini firmamda görmek isterim." Kibar bir tebessüm vardı dudaklarında, ama aklı çığlık çığlığa söylediklerinin mantıksızlığını yüzüne vuruyordu.

"Ben.... bilmiyorum. Daha önce hiç böyle büyük bir yerde çalışmadım, yapabilir miyim bilmiyorum." Cüneyt ilk kez bu kadar özgüvensiz hissediyordu, en azından bir erkeğin karşısında.

"Timuçin size açık pozisyonların olduğu listeyi göstersin gelince, tekrar ediyorum. Sizi firmamda görmek isterim." Kumral genç hafifçe kızarmıştı şimdi de, Alkan kendini bu gencin yanında nefessiz kalmış gibi hissediyordu.

"Teşekkürler, gelince söylerim." Başıyla bir selam verip odadan çıktı Cüneyt, titreyen elleriyle gömleğinde üstten bir düğme daha açıp minik tepsiyle kendini yelledi.

"Amına koyayım, adam Yunan tanrısı falan herhalde. Götüm düştü herife, abooo..." diyerek kattaki mutfağa ilerledi.

Timuçin orada, buz doldurduğu bardağa süslü bir kahve dolduruyordu. Canı çekmişti o alengirli şeyden, kardeşine sokulup yanağından öptü seslice.

"Abisinin balı, inşallah banadır şu zımbırtı. Valla süper görünüyor." Tim yandan bir bakış atıp içecekleri tepsiye koyup birer gümüş pipet ekledi.

"Sana gelince yaparım, bu patronun misafirlerine tatlışkom." Aceleyle mutfaktan çıkıp kahveleri sahiplerine verdi, üniversitenin yaz tatillerinde bir kahvecide çalıştığı için bunları süper yapıyordu.

"Çüküm düşecek insafsız kurabiye." Kafasını çevirdiğinde ona gülmemek için zor durarak bakan patronu gördü, adam açık yeşil gözlerindeki ışıltılarla ona bakıp sırıtıyordu.

'Hehhh, tam benden beklenecek patavatsızlık.' Diye düşünürken patron bey gülerek konuştu.

"Babam her zaman, düşeceğine şişsin de, bir işe yarasın derdi." Cüneyt kocaman gözlerle adama bakarken adamın önüne kaydı gözleri, hafif bir kabarıklık mı vardı orada.....

Patron BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin