29. bölüm

1.7K 272 12
                                    

Alkan yanında oturan sevgilisiyle uğraşırken kapı çaldı ve içeri yeğeni girdi. Yuriy onlara gülümseyerek bakıyordu, bu sarışını şaşırtmıştı.

"Hoşgeldin, nasılsın ufaklık?" Yuriy gözlerini devirdi.

"Aramızda sadece 6-7 yaş var dayı, ayrıca senden uzunum." Alkan kocaman gülümsedi.

"Ama hala küçüksün." Genç kafasını iki yana sallayıp karşılarına oturdu. Alkan sevgilisinin elini alıp gözlerini yumarak öptü, Cüneyt ise meydan okuyan gözlerle gence bakıyordu.

"Bu arada tebrik ederim dayı, sorunun için güzel bir ilaç bulmuşsun." Sırıtarak söyledikleriyle Alkan gülümsedi.

"Sevdim bunu, ilacım, problemlerimin hepsinin çözümü.... kalbimin sahibi..." son dediğini anlamayan Cüneyt kelimelerin etkisi yüzünden yutkunmuştu.

"Kalbimin sahibi dedi, merak etmiş gibi duruyordun enişte." Cüneyt dönüp sevgilisine baktı. O da Almancaya geçip hislerini dile döktü.

"Kalbimi hızlandıran tek insan, kokusu huzur verenim, ruhumun eşi...." Yuriy göz devirdi.

"Anladık çok aşıksınız, aştım bunları ben ders vermeye çalışmayın bana artık. İlkim dayımdan da özür dileyeceğim, merak etme dayı." Alkan derin bir nefes alıp yüzüne sert bir ifade oturttu.

"İsabet olur, baban gibi haddin olmayan şeylere burnunu sokmazsan daha rahat bir hayat sürersin. Rus tarafını biraz bastır." Yuriy sırıtıp dayısına doğru eğildi.

"Rus tarafım avcı modunu açtı ama, aşık oldum. Feci şekilde hemde... mükemmel birine... tıpkı dedemin anneannemin peşinden koştuğu gibi koşacağım. Tüm geçmişimi bir hamlede silip atarak hem de..." Alkan hayretle yeğenine bakıyordu, o kolay avların peşinde olan basit bir kazanovaydı.

"Kim bu şanssız, uyarayım onu." Yuriy sırıtarak Cüneyt'e bakınca yutkundu, kumral adam ona delik açacak gibi bakıyordu.

"Umarım kardeşimi o basit kadınlarla bir tutmuyorsundur, yoksa dayının hatırı bile seni elimden alamaz. Kardeşimi üzenin yanına bırakmam, haberin olsun." Yuriy ilk kez paniklemişti, ellerini havaya kaldırıp geri çekildi hızla.

"Asla, onu üzmem ben. Onun kalbini kazanmak istiyorum, kullanmak değil, yemin ederim. O... çok değişik... çok farklı... gerçekten." Alkan ufak bir tebessümle sevgilisini kucağına çekti, belini okşuyor ve kokusunu içine çekiyordu.

"Sakil ol, yanlış bir şey yaparsa beraber döveriz. Dayağımın tadını iyi biliyor." Yuriy hemen kafasını salladı.

"Tabi ki sevgilim. Kardeşim bundan iyisini hak ediyor ama... onun kararı, onun hayatı sonuçta." Boynunu sarışından kurtarıp ayaklandı.

"Millet çay kahve diye ölmeden gideyim ben, Tim duruyordu mutfakta." Son kez minik bir öpücük çalıp kapıya yönelmeden önce Yuriy'e dönüp gözüm üstünde hareketi yaptı.

Yuriy gerilirken Alkan gülümsüyordu, onu fena seviyordu. Masaya yaslanıp yeğenine baktı, biraz ipucu verse iyi olurdu. Yoksa bu aptal Rus tek şansını da kaybedecekti.

"Biraz düzgün giyin, bakımlı ol. Güzel kokman çok önemli, ağır parfümleri sevmiyor. Sapık yaklaşımlardan, cinsiyetçi konuşmalardan uzak dur. Ayrıca... ona masumca ilgi göster, azgın bir piç olduğunu anlamış zaten."

Yuriy hayretle beyefendi olarak yetişen dayısının ağzından çıkan argo ve küfrü hazmetmeye çalıştı. Açık kalan ağzını kapattı, kafasını salladı.

"Başka birşey..." Alkan Cüneyt gibi muzipçe gülümsedi.

"Çok zeki.... çoook hemde. Aptal birisin ve seni parmağında oynatacak büyük ihtimalle. Çok eğlenceli olacak, büyük bir keyifle izleyeceğim." Yuriy buruşan suratıyla dayısına bakıyordu, onunla uğraşan adam asla bundan bıkmıyordu.

"Ona beyaz laleler yolladım ama mutfağa koymuş." Suratı düşmüştü.

"Güzel çiçek, aferin. Nota ne yazdın..." onlar konuşurken Tim aptal Rusu süründürmek için planlar yapıyordu.

Onu kendisini kadın sandığına pişman edecekti, çünkü ona göre kıyafetlerin cinsiyeti yoktu. İsteyen istediğini giymekte özgür olmalıydı ama bu ülkede bu pek mümkün değildi.

Belki de Alkan beye rica edip hafta sonunda yine onun evinde kalmalıydı, evet, bu işe yarardı....

Patron BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin