11. bölüm

3K 283 17
                                    

Cüneyt bugün işe götürmek için minik börekler yapmıştı, bütün otobüse yayılan kokuyla millet ona içten içe küfürler etse de mutluydu. Hem istediği gibi şeyler pişiriyor, ekstra para kazanıyor ve yaptıkları için binlerce övgü alıyordu.

Holdinge girdiğinde birkaç göz ona döndü ve baş selamı aldı. Aynı şekilde selam verirken turnikeden geçti kartını okutup, güvenlik için hazırladığı kese kağıdını göbekli adamın önüne bakıp sırıttı.

"Çorbada tuzum olsun, bu göbeğe severek yatırım yapıyorum İlhami abi." Adamın karnını patpatlayıp çarpık sırıtışıyla asansöre yöneldi.

Her gün adamla uğraşıyordu, adam ona küçük amcasını hatırlatıyordu. Geçen sene yurt dışına taşınmıştı, o zamana kadar Timuçin'in okulu için arada destek oluyordu ona.

"Herkes de seni seviyor anlaşılan..." ondan sonra asansöre binen patronuna eriyerek baktı.

"Herkes sevmiyor bence..." adama bir adım atınca gözleri hafifçe büyüdü adamın.

"Cüneyt bey... kamera var." Kısık sesle lafını tamamlayınca sırıttı kumral.

"O zaman kravatınız yamuk kalmaya devam etsin patroncuğum, takıntı yapmazsınız siz zaten." Sözlerine inat iki eliyle kravatı düzeltti sakince, adamın nefesini soluyacak kadar yaklaştığını fark etmemişti.

"Teşekkürler, çok naziksin." Cüneyt sırıttı, incelikten kırılacaktı bu adam yakında.

"İnan bana hiç nazik değilim ve bana nazik olunmasına da gerek yok." İmalı gülüşüne karşın sert bir yutkunma kazandı adamdan.

"Yapma lütfen, yine aynı şey olsun istemiyorum." Kaşları havaya kalkan Cüneyt dudaklarını yaladı, kendisi oldukça havasındaydı.

"Sorun değil, yardım edeceğimi biliyorsunuz. Seve seve hem de, emrinize amadeyim." Alkan gözlerini aynadaki yansımasına çevirdi, harika, yine kızarıyordu.

Açılan kapıdan kendini atıp odasına ilerledi, cidden kasıklarına sıcaklık basıyor gibi hissediyordu. Yutkunup bilgisayarın başına geçti, arama motoruna girdi.

'Aseksüel değilmişim' yazıp arattı. Adam akıllı bir şey çıkmamıştı, oflayıp sayfayı kapattı. Belki de onu çeken sadece Cüneyt'ti, bu daha olasıydı ona göre.

Kapısı çalındı ve adam elinde bir tepsiyle içeri giren kumrala gözlerini dikti, yine o muzip ifadesi yüzünde asılıydı. Tepsiyi masaya koydu ama gitmeye niyeti yok gibiydi.

Peçeteyle tuttuğu minik böreği adama doğru uzattı, Alkan yutkunup börek ve kumral arasında gezdirdi bakışlarını. Dudaklarına dokunan börekle yutkunup dudaklarını araladı, bu adamın etrafındayken sürekli kuru kuru yutkunduğunu fark etti.

"Bir oyun oynayalım mı patroncuğum, çok sıkıldım?" Alkan sadece başıyla onayladı.

"O zaman oyunu anlatıyorum, gözlerinizi kapatıp size uzattığım böreği ısıracaksınız. İçindeki malzemeleri sayıp doğru her sonuç için bir ödül hakkı kazanacaksınız." Alkan hızlanan nefesiyle başını salladı, aslında herşeye sahip bir adamdı ama... içinden bir ses bu ödüllerin daha farklı şekilde kullanılacağını söylüyordu.

"Tamam." Kısık sesiyle kumralın dudakları yukarı kıvrıldı.

"O zaman gözler kapansın, dudaklar aralansın." Alkan denileni yapınca Cüneyt adamı dikkatle izledi, şimdi o tatlı dudaklara yapışmak vardı ama...

"Bu kolay bir tane..." peynirli böreği ısırmasını sağladı. Beklediğinin aksine adamın hassas bir damağı vardı.

"Kaymaklı lor, maydanoz ve dereotu.. mmm... birde çok az karabiber ve tuz." Cüneyt hayretle patronuna baktı.

"Tek seferde beş doğru, aferin size." İkinci böreği uzattı, bu daha zordu.

"Kıyma, soğan, sarımsak ama çok çok az...tuz, karabiber, kimyon, bir şey daha var ama adını bilmiyorum." Cüneyt iyice keyiflenmişti.

"Bence biliyorsunuz... içine bir parça sevgi kattım." Yavşak sırıtışıyla patronunun yüzüne yaklaştı, adam nefes almayı bırakmış gibiydi.

"Nefes al patroncuğum, sen bize lazımsın." Adamın dudağındaki kırıntıyı peçeteyle alıp uzaklaştı.

"Şimdi sonuncu..." adam anında gözlerini kapatınca güldü. Koca adam her dediğini yapıyor, onun piçliklerine hevesle uyum sağlıyordu.

"Bunun içinde.... ot var. Adı neydi... sapanak mıydı... o ottan var. Soğan ve kırmızı biber, kara biber, kimyon ve tuz. Ahh... biraz da zeytinyağı." Sapanak lafına o kadar gülmüştü ki, diğerlerini duyamamıştı.

Adamın yanağını sıkıp gözlerine baktı gülerek, bir kardeşi bir de bu adam güldürüyordu onu. Adamın heyecanlı bakışlarına gülerek bakarken alnını hafifçe alnına çarptı, adamın gözleri anlık kapanıp açılmıştı.

"Sapanak değil o, ıspanak. Hey Allah'ım yaaa, ne güldürdün beni. Ama bravo sana, hepsini doğru bildin." Gözleri parlayan adama baktı sırıtarak.

"Kaç doğrun var, saydın mı?" Tereddütsüz bir cevap beklemiyordu.

"Onsekiz tane doğru cevabım var." Gözleri adamın dudaklarına inip geri gözlerine çıktı, öpmek istiyordu.

Kapı pat diye açılıp sarışın bir adam onları o şekilde basınca Alkan hızla ayağa fırladı, Cüneyt de masadan kalkmıştı hemen.

"Abiiii...." abi mi?

Patron BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin