Multimedia : Hazal ve Doğukan
Gözlerimi açtığımda saat bir olmuştu. Bu saate kadar nasıl uyumuştum. Yerimden kıpırdanarak kalktım.
Aynaya döndüğümde yüzün felaket gözüküyordu. Rimellerim akmış, gözlerim Kıpkırmızı olmuş ve şişmişti.
Hemen kendimi banyoya attım. Hafif ılık derecede suya ayarladım. Keşke su olup bizde akabilseydik diye içimden geçirdim.
Dünden beri Mete'ye olan sinirimin yerini nefret almıştı sanki. Adını duymaya bile gücüm yoktu. Her seferinde onun yüzünden bu hale gelmekten yorulmuştum.
Ben onun için nelere katlanmıştım lakin o en ufak bir sorunda kaçıp gitmişti. Kalbim o kadar kırıktı duyabildiğim tek şey içimde hala yankılanan kırılma sesleri.. hatırladıkça kalbime batan kırıklar..
Duştan çıkıp üstümü giyindim. Okul da bittiği için dışarı çıkmama gerek yoktu. Mete'yi görmicek olmam benim için büyük şanstı. Onunla yüzleşmeye hazır değildim. Belki de onu görmekten korkuyordum. Onu görünce vericeğim tepkiden..
Şuan bildiğim tek şey onu affedemicek olmamdı. Bunca yıldır kurduğum hayaller bir gecede yıkılmıştı. Içimde ki hüznün hesabı yoktu.
Aşağıya indiğimde de bizimkiler bahçede oturuyorlardı. Yanlarına gidip yerdeki armut mindere oturdum. Hepsi bişey sormak istiyor gibi yüzüme bakıyordu.
" Iyiyim bakmayın öyle " dedim.
Uygar dikkatlice yüzüme bakıyordu. Dediği her şeyden haklı çıkmıştı. Bu sinir ediyordu ama amacının beni korumak olduğunu biliyordum.
" Ben demiştim demicek misin ?" Dedim. Bir an Gülümser gibi oldu ama hemen kendini toparlayıp yine o soğuk ifadesini takındı.
" Hayır " deyip kestirip attı. Gözlerimi devirip etrafı izledim. Ektiğimiz çiçekler büyümüştü. Içimden toplama istediği geldi ama hemen vazgeçtim.
Çocukluğundan beri çiçekleri sevmezdim. Hep bana basit gelirdi sevgililerin birbirine çiçek alması .
Bu yüzden çiçeklerden uzak durmayı tercih ediyordum.Hazal ve Doğukan'a baktım. Ikili bahçe koltuğunda el ele tutuşmuş oturuyolardı. Hazal başını Doğukan'ın omzuna koymuştu. Doğukan ise hararetli bir şekilde komik bir anını anlatıyordu.
Bu halleri harikaydı. Telefomu çıkarıp onların bu halini ölümsüzleştirmek için fotoğraflarını çektim. Ikisi ne de fotoğrafı attım. Habersiz bir şekilde telefona baktıklarında aynı anda bana dönüp gülümsediler.
" Önemli değil " dedikten sonra kahkaha attık. Sanki biraz daha iyiydim. Hem iyi olmasam bile bu durumu arkadaşlarıma yansıtmamam gerekiyordu. Çünkü bişey yapamadıkları için üzülüyorlardı.
Onlar muhabbet ederken içeriye girdim. Sıkılmıştım. Zaten muhabbete de girmiyordum. Böylesi daha iyiydi. Duyduğum ayak sesleriyle arkamı döndüm. Gelen Uygar'dı.
" yüzüne vurmak gibi bir niyetim yoktu o gün onları söylerken " dedi. Ne olduğu urnumda değildi açıkçası
"Boşver " dedim. Sesim olduğundan ince çıkmıştı. Gözlerim doluyordu.
Hayır sürekli ağlamak istemiyorum.Uygar elini beline koyup kendine çekti. Sesim Hıçkırık şeklinde çıkınca artık kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Sıkı sıkı sarıldı. Bir yandan da sakinleşmem için belimi okşuyordu.
Biranda ayaklarım yerden kelisilince umursamadım. Kafamı Uygar'ın göğsüne koydum. Neden bilmiyorum ama kendimi çok Huzurlu hissediyordum.
Koltuğa oturduğumuzda beni de kendine çekti. Sımsıkı sarılıyordu hala. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
" Eğer yapamıyorsa baştan beri uzak dursaymış. Bunca yıl Yokluğuyla yaşamıştım sonuçta. Canım çok acıyor." Dedim.
" şiişt , geçicek hepsi inan bana " dedi. Ona güveniyordum. Canımı acıtmayacaģına emindim.
Bir süre sessizce oturduk. Bir şey söylemeye bile halim yoktu. Uygar'ın kollarında huzurluydum şuan ve bu anın bozulmasını istemiyordum.
"Seni yatağına götürmemi ister misin ?" Dediğinde kafamı salladım. Uykum gelmişti ve uyumak dışında hiç bir şey yapmaya halim yoktu.
Uygar yine kucağına almıştı. Merdivenlere geldiğinde daha çok sarıldım.
" Kaç kilosun sen be ?" Dediğinde kafamı kaldırdım. Hadi ama o kadar da kilolu değildim.
"45 kiloyum abartma istersen " dedim. Hey gerçekten o kadar kilolu sayılmazdım değil mi?
" Yaa sen birde bana sor " dediğinde sinirle kafamı salladım.
"Eğer beni bile taşıyamıcaksan niye yaptın o kasları ?" Dedim. Gözlerini devirdiğinde gülümsedim.
Odaya geldiğimiz de yavaşça beni yatağa bıraktı. Üstümü örttükten sonra tam giderken elini tuttum.
" Uyuyana kadar yanımda kalır mısın ? " Dedim.
" Elisa çocuk musun ?" Dediğinde gözlerini devirme sırası bendeydi.
" Tamam ya " deyip önüme döndüm.
Ne vardı sanki kalsaydı." Ahh başımın belası tamam " dedi. Yaşasın.
Yanıma uzanması için yatakta ona yer açtım. Beni kendine çekip sarıldı. Kokusunu içime çektim ama bunu neden yaptığımı bilmiyordum.
Kısa sürede kendimi uykuya teslim ettim.* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Uygar'dan :
Yanımda uzanan küçük bedenine baktım. Neden kollarımda olduğu için bu kadar huzurluydum ?
Hayatımda ilk kez bir kıza karşı böyle davranıyordum. Bu oldukça tuhaf geliyordu. Akışkan olmadığımdan sanırım.
Şu bir kaç ayda çok zayıflamıştı. O küçük bedeniyle birde bu kadar üzülmesi canımı sıkıyordu.
Uyuduğunu anladığımda yanından yavaşça kalkıp , özenle üstünü örttüm. Kısa sürede hemen derin bir uykuya dalmıştı. Buda ne kadar yorgun olduğunu gösterirdi sanırım.
Aşağıya inip bizimkilerin yanına döndüm. Yemek hazırlıyorlardı. Mert durumu anladığı için bir şey sormadı.
Aklım sürekli Elisa'daydı. Sanki onda beni çeken bir şey vardı. Ona bağlanmaktan da korkuyordum. Alışırsam bir daha bırakamamaktan.
Yine de onu kendi karanlığıma çekemezdim. Onu üzerlerdi. En başta da ben üzerdim. Bir yandan da bırakamazdım. Çok savunmasızdı.
Sürekli onu korumam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Umarım zaman en doğru olanı gösterir. Çünkü kafam oldukça karışıktı.
Kısa sürede napmıştın bana Elisa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT
Romance19 yaşında ki bir genç kızın yıllardır içinde tuttuğu ask ve yeni üniversite ortamı konu alınır. Elisa yeni okulunda bulduğu ortam ve arkadaşlıklar hayatına değiştirir. Bakalım Elisa ' nin hayatında neler olucak.