MERHABALAAAARR. İşte yeni bölüm. Güzel bir bölüm bizi bekliyor. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum arkadaşlar. 🌸💕
***
*Uç Pazar*
Osman bey ve hanesi uç pazardan ayrılmıştı. Onlar çıkar çıkmaz ise Agah bey pazara vardı. Oğlu Emir bey, Yakup bey ve Mehmet bey ile pazarda dolaşıp konuşuyorlardı. Gonca hatun ise çardakta anası ile oturuyordu. Saadet hatun gülerek ve de imayla kızına baktı.
"Emir bey de gelmiş."
Gonca hatun anasının ettiği kelamla sıkılmış ve tam kalkacakken kolundan tutmasıyla durmak zorunda kaldı. Anasına döndü. Saadet hatun ters bakışlarla kızına baktı.
"Kendine gel artık Gonca. Emir'in sana olan aşkını anlamayan kalmadı. Onlar bizim kurtuluşumuz. Elimize böyle bir fırsat gelmişken bunu geri çeviremezsin. Anladın mı beni?"
Gonca hatun kolunu anasının elinden kurtarmış ve sinirle bakmıştı. "Anlamadım ana, anlamayacam da. Kafanda kurduğun o saçma şeylere de bir son ver artık. Öyle bir şey asla olmayacak. Sen de bunu anla artık ana."
Anasının konuşmasına müsade etmeden hızla ayaklanmış ve çardaktan uzaklaşmıştı. Ahıra doğru ilerlerken Uç pazarda onu en iyi dinleyen ve bütün sırlarına hakim olan Lal hatunu gördü. Ahırda kendi atını tımar ederken gördü. Lal hatun da onun için tıpkı Aykız hatun gibiydi. Lal hatun gelenin Gonca hatun olduğunu gördüğünde gülümsemiş ve sessizce başıyla selam vermişti. Atının yanına ilerledi ve yelelerini sevmeye başladı. Lal hatuna baktı.
"Nasılsın Lal? Her şey yolunda mı?"
Lal hatun başını evet anlamında sallamış ve elleriyle yaptığı işleri anlatmıştı. Gonca hatun gülerek onu izliyor ve yaptıklarını anlamaya çalışıyordu. Gülüşlerine son veren kişi yine aynı adamdı. Emir bey. Ahır kapısının orda Gonca hatunu izliyordu. Lal hatuna başıyla gitmesini söyledi. Lal hatunda eşyaları toplayıp hızla ahırdan uzaklaştı. Emir bey Gonca hatuna yaklaşmış ve onu incelemeye başlamıştı.
"Neden benden kaçıyorsun Gonca hatun? Beni ne vakit görsen gülen yüzün solu veriyor."
Gonca hatun bıkkınlıkla atından uzaklaşmış ve Emir beyin karşısına geçmişti.
"Neden diye soruyor musun hiç kendine? Zira tek sebebi sensin."
Gonca hatun ilerlemiş ve yanından uzaklaşmak istemişti. Kapıya yaklaştığında Emir bey arkasından seslenince durmak zorunda kaldı.
"Sana olan aşkımı bir gün sende anlayacaksın Gonca hatun. Seni ne çok istediğimi anlayacaksın. Ve bilirsin ki ben bir şeyi istersem onu mutlaka alırım."
Gonca hatun arkasına dönmüş ve Emir beye bakmıştı. "O vakit ne yazık ki sana bu yenilgiyi yaşatacak ilk kişi ben olucam. Zira öyle bir şey asla amma asla olmayacak."
Gonca hatun daha fazla onunla konuşmaya tahammül edememiş ve bu seferde Emir beyden kaçmaya çalışmıştı.
Emir bey sessizce gidişini izledi. "Sen öyle san Gonca. Seni almadan yaşamak haram bana."
Gonca hatun ahırdan uzaklaşmış etrafta yapacak başka bir şeyi olmayınca çadırına doğru ilerledi. İçeriye girdiğinde dolabında olan kutuyu hızla çıkardı. İçinde duran defteri ve mendili çıkardı. Defteri eline alıp incelemeye başladı.
"Ne yazıyor ki bunun içinde? Senin için ne deyu bu kadar önemli bu defter?"
Aklına Alaaddin beyin ettiği her kelam sıra sıra dizilmeye başlamıştı. Konya'ya dönmesine az kaldığı, bu defterin onun için çok önemli olduğu ve bir kaç şey daha. Aklına takılan bir çok sual vardı. Ya bu deftere aşık olduğu kızı yazdıysa. Ya onu görmek için erkenden Konya'ya gidecekse. Merakına yenik düşmüş ve defterin içinde neler yazıldığına bakmıştı. Ama korktuğu şeyler değildi. İçinde ilaç tarifleri, hastalıklar, yıldızlar hakkında bilgiler, önemli şairlerin eserleri, sözleri her şey yazıyordu bu defterde. Gonca hatunun en çok dikkatini çeken şey ise yıldızlar olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...