Merhabalar, yeni bölümle karşınızdayım. Güzel bir bölüm sizleri bekliyor. Diğer bölüme göre daha durgun bir bölüm oldu. Ama yinede zevk alacağınız bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.
Bu arada sizlerle paylaşmak istediğim bir durum var. Her hafta bölüm atmak benim için inanın ki zor. Hem derslerim hemde aile içi sorumluluklarım var ve hepsine yetişemiyorum. Anlayışla karşılarsanız çok sevinirim. Daha uzun bölüm yazmaya çalışırım bu şekilde de arayı kapatmış oluruz. O yüzden iki haftada bir yine aynı günde bölümler gelmeye devam edecek.
Şarkıyı çok aradım ama bulamadım. Alaaddin ve Gonca'nın pazar sahnesinde karşılaşmalarından sonra şarkıyı dinlerseniz sevinirim. Tam Gonca'mızın düşüncelerini anlatan bir şarkı oldu.
Bölüm şarkımız: Öykü Gürman / Kül oldum
Size keyifli okumalar dilerim canlarım. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. 🌸🌼💞
******
Gözlerimi açtığımda duyduğum ilk ses öğlen ezanının okunuyor olmasıydı. Bu vakte kadar uyumuş olmama şaşırmıştım. En son yanımda olan oğlum imdi yatakta değildi. Hafif doğrulup etrafıma bakındığım an Lal'in kucağında sedirde olduğunu gördüm. Hareketlendiğimi hisseden Lal gülerek bana dönmüş ve ayağa kalkmıştı. Bende hızlı bir şekilde toparlanıp kendime gelmeye çalıştım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra evladıma dönmüş ve kucağıma almıştım. Yüzünü boynuma gömmüş ve sessizce beklemişti. Uzun bir süre onunla hasret giderdikten sonra Lal ile birlikte sedire oturmuştum. Evladım kucağımda oturmuş eline vermiş olduğum oyuncakla oynamaya başlamıştı. Lal'in bakışlarını gördüğümde ters giden bir şeyler olduğunu hissetmiştim.
"Aybüke hatun ve Esved hatun işitti mi seslerimizi?"
Başını evet anlamında sallamış ve tedirginlikle bakmıştı.
"İmdi arkamdan konuşmaya başlamışlardır. Yine onlar için bir tek oğulları haklı çünkü. Ben ne dersem boş!"
Lal bana hak vermiş ve gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. İçinde bir şüpheyle bana bakıyordu.
"Senin neyin var? Kötü bir şey mi işittin yoksa?"
Olumsuz anlamda başını sallamış ve oyuncağını yere düşüren evladıma gülüp tekrar oyuncağını eline vermişti. Bakışları beni bulduğunda gözlerinden anlamamı istiyordu hissettiklerini.
"Dediklerimi mi düşünürsün sende?"
Onu anlamış olmama sevinmiş ve derin bir nefes verip gülümsemişti. Umutla gözlerime bakıyordu. Ama ben onun bana dediklerini düşününce bir kez daha imkansız olacağımızı hatırlamıştım. Bir yanım hep onun tarafını tutup haklı çıkarmakla uğraşırken, bir tarafım ise yaşadıklarımı unutmamamı ve en az onun kadar benimde acı çektiğimi bilmemi istiyordu. Hangi tarafın yanında duracağımı bende şaşırmış bir vaziyetteydim.
"Keşke hissettiklerimi sana anlatabilseydim Lal. O kadar ağır şeyler söyledi ki!" Evladımın saçlarını okşamış ve önüme dönmüştüm. "Hatırladıkça yüreğim sıkışır. Öyle basite alınabilecek şeyler değildi söyledikleri." Dedikleri aklıma her geldiğinde ona karşı daha da sinirleniyordum. Ve yine öyle bir âna denk gelmiştim. "Ben eğer anlatırsam Alaaddin ardımda durur sanmıştım, beni görür, anlar dedim amma hiçte umduğum gibi olmadı Lal." Bir süre beklemiş ve derin bir nefes almıştım. "Gayrı bundan böyle benim için Alaaddin meselesi bitti. Tek derdim evladım olacak ve de bunlardan kurtulmak."
Lal'e baktığımda ümitsizce ve sanki yapma der gibi bana baktığını hissettim. Bir şeyleri kendi içinde o bile kabullendiremiyordu anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...