Merhabalar. Sonunda yeni bölüm geldi. Umarım beklediğinize değecek bir bölüm olmuştur. Bir sonraki bölümü sabırsızlıkla beklemenizi tavsiye ederim. Çünkü daha heyecanlı bir bölüm sizleri bekliyor olacak.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım. Keyifli okumalar dilerim. 🌸🌼💞
******
Uç pazara geldiğim vakit atımı alplardan birine verdikten sonra yönümü çadıra çevirdim. Aykız çadırdan çıkacağı vakit beni gördüğünde hafif bir tebessümle yanıma ilerledi.
"Hoşgeldin." Yüzüme bakmaya devam ettiğinde ters giden bir şeyler olduğunu anlamış ve tereddüt ile bana bakmıştı. "Neyin var senin? Giderken böyle değildin, kötü bir şey mi oldu yoksa?"
Elini tutmuş, yüz ifademi toplamaya çalışarak tebessüm etmiştim. "Yok bişeyim, sade yorgunum. Bir oğlumu göreyimde bir şeyim kalmaz."
Başını sallamış ve çadıra geçmem için önümden çekilmişti. Kapıyı açtığımda bana seslenmesiyle ona döndüm.
"He Gonca, işin bitende otağa gelesin. Saadet hatunun sana diyecekleri varmış."
"Ne diyecek bana?"
Omzunu bilmem dercesine kaldırmış ve önüne dönüp yürümeye başlamıştı. İçeriye girdiğimde sedire oturup evladımın kisvelerini katlayan Lal'e baktım. Geldiğimi görünce ayağa kalkmış ve sessiz bir selam vermişti. Katladığı kisveleri yerine yerleştirmiş ve çadırdan çıkmıştı. Beşiğinde uyuyan evladıma döndüm. Geldiğimi anlamış olacakki yavaşça gözlerini aralamış ve bana bakmaya başlamıştı. Gülerek kucağıma alıp yatağa oturdum. Kokusunu içime çekip alnından öptüm.
"Oh! Mis kokulu oğlum benim. Anasını özlemiş, anasıda onu pek bir özledi ya!"
Anlamamasına rağmen öyle güzel gülüyordu ki... Bu ona olan sevgimi daha da arttırıyordu. Evlat bambaşka bir duyguymuş. Rabbime her gün bu ânı bana da nasip ettiği için şükrediyordum. Başını göğsüme yasladığında acıktığını anlamış ve sırtımı yatağa yaslayarak emzirmeye başladım.
Bir süre sonra Aykız çadıra gelmiş ve anamın ısrarla beni çağırdığını söylemişti. Evladımı beşiğine yatırdığında Lal yanında beklemiş ben de Aykız ile birlikte otağa ilerlemiştim.
"Sen bilir misin ne deyu bu kadar ısrarla beni çağırdığını?"
"Bilmezim Gonca, bugün bir garipti Saadet hatun. Gün boyu çıkmadı otağdan, sürekli bir şeylerle uğraştı. Hatta bir ara sandık sandık eşya götürdüler otağa hatunlar."
Aklımda bir şeyler oluşmaya başladı. Adımlarım yavaşlamış ve şüpheyle Aykız'a dönmüştüm.
"Yoksa konağa gidecek eşyalar için mi çağırır beni?"
O da anlamaz bakışlarla bana döndü. "Bilmezim ki Gonca. Amma ne deyu etsin ki böyle bir şeyi."
Bıkkınlıkla önüme dönmüş ve otağın merdivenlerini çıkmaya başlamıştım. "Ne deyu olacak, her yerde onun düzeni geçsin ister. İlla konağa kadar uzatacak ellerini."
Alplar kapıyı açanda ben de Aykız da içeriye girdik. Aykız'ın bahsettiği sandıklar çadırın köşesinde duruyordu. Anam ise tahtın yanına serili olan mindere oturmuş ve hatunlar ile önünde duran eşyaları sandıklara koyma derdini konuşuyordu. Geldiğimi farkettiğinde hatunlar ile konuşmayı bırakmış ve bana dönmüştü.
"Geldin mi Gonca? Gel otur şöyle de bir an evvel halledelim şunları."
Hatunlar tek tek eşyaları sandıklara yerleştirdiklerinde yanımızdan çekilmişlerdi. Anamın karşısında duran mindere oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...