Hepinize merhabalar. Burayı çok özlediğimi farkettim yaa! Uzun zaman oldu bölüm atmayalı. Bir de ben bu bölümü önceden hazır etmiştim ve size atmak içinde sabırsızlanıyordum. O yüzden yani bu heyecanım. Umarım tahmin ettiğim kadar sizlerde beğenirsiniz. İnşallah 🤲🏼!!! Yorumlarınızı şimdiden çok merak etmeye başladım.
Söylemeden geçemiycem, bu bölüm yine bol acı bizi bekliyor. Gonca'nın imtihanları daha da zorlaşıyor ama merak etmeyin ki her gözyaşın arkasından gelen büyük mutluluklar olur. Gonca içinde bu olucak diye tahmin ediyorum.
Bu bölümü yazarken sürekli koymuş olduğum şarkıyı dinleyerek ilerledim. Sizde tekrara alıp dinleyin benim hissettiklerimi hissedersiniz diye düşünüyorum. Çok uzun bir bölüm oldu, sıkılmadan okuyun. Neyse daha fazla uzatmadan bölüme geçin istiyorum.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım. Keyifli okumalar dilerim. 🌸💞
****
Etrafımda onca şey yaşanıyordu ama ben hiçbirini duymuyor ve anlayamıyordum. Hatırladığım tek şey evladımın haberini almış olmak ve sonra yüreğimdeki acıyla dizlerimin üzerine çökmüş olmamdı. Etrafıma bakındığımda karşımda ağabeyimi gördüm. Bana sesleniyordu ama onu duymuyordum. Duyduğum şey yüreğimin acı çığlıkları ve evladımın sesleriydi. Oğlumu kaybetme korkusu bütün benliğimi ele geçirmişti. Böylesi bir acıyı ilk kez yaşadığımı hissediyordum. Başıma toplanan bir çok kişi vardı. Babam, anam, ağabeyim. Hepside beni sakinleştirmenin derdindeydi. Nefes alamadığımı, olduğum yerin bana dar geldiğini hissettiğimde kolumu ağabeyimden çekmiş ve babama tutunarak ayağa kalkmaya çalışmıştım. Hâlâ susmadan bir şeyler diyorlardı. Bana teselli vermelerini istemiyordum, sadece oğlumu görmek ve ona sarılmak istiyordum.
Ağabeyim kenara çekildiğinde karşımda durup beni izleyen Emir'i görmemle duygularımı yansıtabilmem bir olmuştu. İçimde yaşadığım acıyı şimdi anlıyor ve tepki verebiliyordum. Bir kolumdan ağabeyim diğer kolumdan ise babam tutmuştu. Nefes alışverişlerim hızlanmış ve derin derin nefes almaya çalışmıştım. Gözlerimin önünde sürekli gidip gelen birileri vardı ve avludaki sesler azda olsa sessizleşmeye başlamıştı. Kalabalık dağılıyordu. Belkide onlar böyle olmasını istemişti.
Gözyaşlarım sicim gibi boşalırken yüreğimde korku ve acı yerini büyük bir öfkeye dönüştürüp Emir'in üzerine doğru yürümüştüm. Ona doğru her ilerleyişim nefretimi kabartıyor ve dengemi sarsıyordu. İki elimi yumruk haline getirip bütün hıncımı ondan çıkarmaya başladım. Vuruşlarım ile birlikte sesimde yükselmeye başlamıştı.
"Senin yüzünden oldu!"
Emir bir iki adım gerilemiş ve bana herhangi bir tepki vermeden gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. O geriye doğru her adım attığında bende onunla birlikte ilerliyordum.
"Sen sebep oldun! Sana dedim Emir, yaptıklarının bedelini oğlum ödüyor imdi."
Yumruklarım daha sert bir halde göğsüne iniyor ama o sadece beni durdurmaya çalışıyordu. Nerede olduğumuz, etrafımızda kimlerin olduğu umrumda bile değildi. Hakkımda ne düşünürler, ne derler diye düşünecek halde değildim. Zira benim oğlum cellatların eline düşmüştü.
"Oğlumu bul bana. Bana oğlumu getir Emir!"
Ellerimi havada tutmuş ve sertçe indirmişti. Sinirle gözlerime bakmaya başladı.
"Yeter Gonca, bulucam oğlumuzu!"
Ona bakmaya devam ettiğimde sözlerini bitirmiş ve yanına gelen anası ve atası ile bir şeyler konuştuktan sonra alpları ile birlikte çıkıp gitmişti. Her şey o kadar hızlı bir şekilde ilerliyordu ki hızlarına yetişemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...