16. Bölüm

208 24 19
                                    

Merhabalar işte yeni bölüm geldi. Yeni karakterlerimiz var. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm uzun olduğu için yarıda kesmek zorunda kaldım. Ama diğer bölüm hafta içi atıp araya çok zaman koymamaya çalışıcam. Sizler içinde anlam karmaşası olsun istemem.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım. Keyifli okumalar dilerim. 🌸🌼💞

*****

Son sandığında kapağını kapatıp alpların çıkarmasını bekledim. İki ucundan tutan alplar dikkatli bir şekilde kapıdan geçmiş ve arabaya yerleştirmişlerdi. Etrafıma bakındığımda bomboş kalan çadıra göz attım. Acısıyla tatlısıyla bir çok anım bu çadırın içinde geçmişti. Şimdi ise hiç bir şey yaşanmamış gibi ardıma dönüp konağa geçecektim. İki gündür eşyaları toparlamanın derdindeydik. Dışarda bana seslenen Emir ile yavaşça çadırdan çıktım. Kapıyı kapattıktan sonra Lal'e baktım. Kucağında pusetle yanımda dururdu. Başımla ona arabaya geçmesini işaret ettim. Talimatıma uymuş ve hızla arabaya doğru ilerlemişti. Otağa baktığımda hanemin beni uğurlamak için beklediklerini gördüm. Yanlarına ilerledim. Evvel babama döndüm. Gülerek elini uzattı. Tuttuğum eli öpüp alnıma yasladım. Başımı kaldırdığımda tıpkı benim gibi gözü yaşlı bir şekilde bana bakan babamı gördüm. Kollarını iki yana açtığında sarılmak için benden bir hamle beklediğini anladım. Ağlamamak için kendimi sıkmış ve kendimi babamın kollarına bırakmıştım. Öyle bir sıkı sarmaladı ki...

"Sakın kendini yalnız hissetme. En ufak bir hadisede bile babana gelesin. Otağım her vakit sana açıktır."

Kulağıma söylediği kelamları ağlama hissini daha da arttırdı. Bu anı yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. İki gündür babamın üzerime daha da bir titrediğini görüyor ama bunu vicdanını rahatlatmak için yaptığını düşünüyordum. Ama şuan yaşadıklarım hiçte öyle demiyordu. Yanımda olduğunu hissettirmek ister gibiydi. Başımı omzundan kaldırdığımda yüzümü iki elinin arasına almış ve alnımı öpüp gülerek bakmaya devam etmişti.

"Bunu sakın ola unutmayasın olur mu benim güzel kızım?"

Akan gözyaşımı parmağının ucuyla silmiş ve benden bir cevap vermemi beklemişti. Yavaşça başımı sallamış ve yıllardır hiç yapmadığım bir şekilde, yüreğimden gelircesine etmediğim bir kelamı etmiştim.

"Olur babam."

Bunu söylemek bile o kadar zor gelmişti ki bana. Bu evliliğe beni zorlayan biride hep babam sanırdım. Ama gün geçtikçe onunda anamın kelamlarına kurban olduğunu anlamıştım. Tekrar sıkı sıkı birbirimize sarıldıktan sonra anama doğru hareketlendim. Hiç bir zaman babam gibi davranmamıştı bana. Beni sevdiğini yahut bana değer verdiğini görmemiştim. Şimdide aynısını yapıyordu. Yüzüme bakmadan elini havaya kaldırmış ve bana uzatmıştı. Eğilip onunda elini öptüm. Onun gibi yapıp yüzüne bakmadan ağabeyime ilerledim. Gülerek bana bakıyordu, hızla ona doğru ilerleyip kollarımı sardım bedenine o da aynı şekilde. Alnımdan öpüp ayrıldık birbirimizden.

"Bir derdin bir sıkıntın olursa eğer çekinmeden gelesin yanıma. Sana yanlış bir şey yaparlarsada ben bildiririm hadlerini. Kendine de aslan parçasına da eyi bakasın."

"Sağol ağabey. Yanımda olduğunu her vakit hissettirdin bana. İyi ki varsın."

Gözyaşlarımı silmiş ve bir kez daha sarılmıştım. Emir'de atam ve anamın elini öptükten sonra atlara doğru ilerledik. Atın üzerinden son bir kez daha Uç pazara göz atmış ve ayrılmıştık. Ardımızdan gelen üç arabayla yola koyulduk. Pazardan az bir mesafe uzaklaştıktan sonra yanımda duran Emir derin bir nefes vermiş ve başını göğe kaldırıp gülmüştü.

MAL-İ HÜLYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin