Merhaba arkadaşlar, biraz beklettim sizleri. Ama nihayet yazabildim. Artık bölümler arası mesafe koyma vakti geldi galiba. Çünkü bölümler ilerledikçe ne yazıcağımı bende karıştırıyorum.
Güzel bir bölüm sizleri bekliyor. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar canlarım. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. 🌸💕
*****
*Yenişehir Sarayı*
Divanda hazırlanan büyük sofranın etrafına herkes toplanmıştı. Keyifle yemeklerini yiyen ve bugüne yapacakları işleri konuşan Osman beyin hanesi yeni bir güne başlamıştı. Sofrada yüzü gülmeyen tek kişi Malhun hatundu. Zira rahatsızlığından dolayı ne iştahi ne de hareket edecek hali kalmıştı. Osman bey hatunun halini görünce kızı Fatma hatuna bakmış sonrasında da oğullarına dönmüştü. Evvel şehzade Hamid'e sonrasında Alaaddin beye baktı.
"Alaaddin, oğlum bugün bacınla Uç pazara malları sen götüresin. Zira Malhun ananınızın gidecek hali yoktur. Bugün dinlensin. Tezgah payı olarakta Yakup beyin kazancını verirsiniz. Fatma edilecekleri bilir."
Alaaddin bey başını sallamış ve bacısına dönmüştü. Şehzade Hamid dün gece ağabeylerinin avlanacaklarını duymuştu.
"Baba, istersen ablamla ben gideyim. Alaaddin ağabeyimle Orhan ağabeyim bugüne plan yapmışlardı. Ben müsaitim, giderim ablamla."
Osman bey evlatlarına bakmış ve düşünmüştü. "Olmaz Hamid, bugün sen bana lazımsın. Zira seninle Kite kalesine gidecez. Tekfurun daveti üzere orda olmamız gerekir. Sende bana tercüme edersin dediklerini."
"Sen nasıl istersen bey babam."
Herkes yapması gerekeni konuşmuştu. Şehzade Hamid bey babasıyla gidecek, Orhan bey karargâh ile ilgilenecek, Alaaddin bey ise malları götürecekti. Konuşmalar bittikten sonra işlerinin başına geçtiler.
*Uç Pazar*
Saadet hatun otağdan çıkmış ve kızının çadırına ilerlemişti. İçeriye girdiğinde yatağında uyuyan kızını gördü. Hızla üzerinde ki örtüyü çekmiş ve kalkmasını söylemişti. Gonca hatun uykunun vermiş olduğu yorgunlukla ve de anasının hareketleriyle bıkkınlıkla doğruldu.
"Ne olur sabah sabah ana?"
Saadet hatun kızının sandığını açmış ve kıyafetlerini yatağa atmıştı. Aralarından bir seçim yapıyordu.
"Kalk haydi. Bugün Esved hatun gelecek. Onu karşılaman gerekir, hayde! Seç birini."
Gonca hatun duyduğu kişinin kim olduğunu sorgularken anlamsızca anasının üzerine attığı kıyafetlere bakıyordu. Sinirle yatağından kalktı ve anasına döndü.
"Esved kim, ben ne deyu bu kıyafetleri giyecem ana?"
Saadet hatun kızına bakmış ve elinde kalan son parçayıda yatağa atmıştı.
"Bir kerede dediklerimi et kızım, sorgulamadan et. Emir'in anası gelecek. Sende karşılarına en güzel şekilde çıkacaksın. Anladın mı?"
Saadet hatun kızının kelam etmesine fırsat vermeden sertçe sandığın kapağını kapatmış ve çadırdan çıkmıştı. Gonca hatun sinirle bütün kıyafetleri yere atmıştı. İçeriye giren Aykız hatuna baktı. Kıyafetleri yerden kaldırıp Aykız hatuna gösterdi.
"Yak bunları Aykız, yak. Bir tane bile kıyafetim kalmasın. Onun istediği hiç bir şeyi yapmıycam artık."
Gonca hatun sinirle yatağını toplamış ve her zaman giydiği fistanını giymişti. Başlığını taktıktan sonra aynada ki halini izlemeye başladı. Mutsuz, bitkin, hiç bir şeye hevesi kalmayan aynadaki yansımasına bakındı. Duyduğu at nalı sesleriyle geldiklerini anlamıştı. Çadırından çıkıp kapının orada olduklarını gördü. Otağın önünde misafirleri bekleyen atasının ve anasının yanına ilerledi. Saadet hatun aynı fistanını giyen kızını görünce kolunu cimciklemiş ve en sert bakışını atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...