Merhaba arkadaşlar. Uzun oldu ama güzel bir bölüm ile geldim. Bol aşk sahnesi olan ve bol aksiyonlu bir bölüm yazdım sizlere. Benim içime çok sindi umarım sizlerde beğenirsiniz. Bir sonraki bölüm için bana ek süre tanımanızı rica edicem. Çünkü bu bölümü baya uzun yazdım. Diğer bölümün de güzel olması için biraz daha vaktimin olması gerekiyor. Sıkı sıkı tutunun ve bölümü okumaya başlayın. Keyifli okumalar.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım.
🌸💞*****
Gonca hatun çınar ağacının yanına varmıştı. Atını hızla bir ağaca bağladı ve ilerlemeye başladı. Eli yüreğinde korkarak etrafını kontrol etti. Olabilecek her şeyden korkuyordu sanki. Yüreği İlk defa böylesine hızlı atıyordu. Bir karar vermişti ama devamını ya da nasıl ilerleteceğini düşünmemişti bile. Aklı hep pazardaydı. Yokluğu öğrenilmiş miydi bilmiyordu. Gerçi yaptığı şeyi bile bilmiyordu. Karasızlık içine hapsetmişti onu. Her şeyi Alaaddin beyin gelişine bağladı. Zira eğer gelmez ise yahut kabul etmez ise pazara nasıl geri döneceğini bilmiyordu. Kendi hanesinin de Emir beyin hanesinin de olayı kabul ettiklerini ve toy için hazırlık yaptıklarını biliyordu, bu durum daha da canını sıkıyordu. Derin bir nefes vererek karşısında ki uçsuz bucaksız denizi izlemeye başladı. Uzaklardan duyduğu at nalı sesiyle oraya doğru döndü. Beklediği kişi değildi. Gelen Lal hatundu. Atından inip Gonca hatun yanına ilerledi.
"Ne oldu Lal? Verdin değil mi mektubu? Gelecek!"
Lal hatun sessizce olayları kendi dilinde anlatmaya başladı. Onu yine anlayan bir tek Gonca hatun olmuştu. Umutsuzluğa kapıldı. İçinde biriken korku haklı çıkmıştı. Lal hatun her ne kadar geleceğini söylemiş olsada Gonca hatun buna inanmıyordu. İçinde anlamlandıramadığı başka bir korku vardı. Yüzünü denize çevirdi. Ve Alaaddin beyin gelmesini bekledi.
*Yenişehir Sarayı*
Odasında kitaplarına dalan Alaaddin bey kapının çalınmasıyla başını kaldırdı ve gelmesi için seslendi. Gelen Aybars alptı. Elinde tuttuğu kağıt parçasını yavaşça Alaaddin beyin masasına koydu.
"Beyim, Gonca hatunun yaveri getirdi."
Alaaddin bey başıyla çıkmasını istemiş ve kağıdı açmıştı. Onu çınar ağacının altında bekleyeceğini ve mühim bir havadisi olduğunu yazmıştı. Aklında onlarca şüphe doğarken Alaaddin bey hızla toparlanmış ve odasından çıkmıştı. Karşılaştığı anasıyla bakıştı. Bala hatun gülerek evladına yaklaştı. Telaşından bir acelesi olduğunu anladı.
"Ne o Alaaddin? Bir şey mi oldu oğlum?"
Alaaddin bey tedirginliğini belli etmeden anasına gülümsemiş ve alpına dönüp baş hareketiyle hazırlanmasını emretmişti. Bala hatun giden Aybars alpı izledi ve oğluna döndü.
"Bir şey yoktur ana. Medreseye geçecem. Akşama gelirim."
Bala hatun başını sallamış ve oğlunun elinde tuttuğu kağıdı farketmişti. Alaaddin bey hareketlenip anasının yanından ayrılacakken Bala hatun gülerek evladına döndü.
"Selam söyle Gonca kızıma."
Alaaddin bey duraksamış ve tebessüm ederek anasına bakmıştı. Gözünden hiç bir şeyin kaçmadığını küçüklüğünden beri biliyordu. Bala hatunun oğluna olan bakışlarını çekmiş divana ilerlemişti. Alaaddin bey ise hız kesmeden devam etti yoluna.
***
Alaaddin bey, Gonca hatunun isteğiyle çınar ağacına vardı. Sırtı ona dönük olan ve denizi izleyen hatunun Gonca hatun olduğunu biliyordu. Atından indi ve Aybars alpa burda kalmasını söyleyerek ilerlemeye başladı. Gonca hatun işittiği adım sesleriyle ardına döndüğünde Alaaddin beyi görmenin sevinciyle derin bir nefes vermiş ve tebessüm etmişti. Alaaddin bey Gonca hatunun yanına yanaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...