Merhabalar. Yeni bölüm ile karşınızdayım. Artık yavaş yavaş bir şeylerin oturduğu bölüm oldu. Heyecanla diğer bölümü beklemeye kalın. Umarım beğenirsiniz.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım. Keyifli okumalar. 🌸💕
****
Büyük bir kaosla güne başlamıştı bu sabah Uç pazar. Zira her taraftan özenle koruduğu, Yakup beyin içinde en değerli eşyalarının olduğu çadır dün gece soyulmuştu. Mallarının bir çoğu yoktu. Kalan hazine ise sadece bir kaç gün yeterdi onlara. Yakup bey sinirle solumaya başladı.
"Nasıl böyle bir şey olur? Aklım almaz. En güvendiğim alpları diktim başına."
Mehmet bey ve Gonca hatun başlarına gelen bu belayı nasıl temizleyeceklerini düşünürken, Agah bey ve Emir bey durumu bildikleri için rahat bir şekilde konuşabiliyorlardı. Agah bey kendi hazinesine güvenerek söze girdi.
"Olan olmuş bir kere Yakup bey. Olanla ölmüşe çare yok. Bunları yapanı bir an evvel bulmak ve cezalarını kesmek icap eder."
Yakup bey sinirle sakallarıyla oynamış ve çalan adamları nasıl bulacağını düşünmeye başlamıştı. Emir bey olaydan istifade söze girmişti.
"Canınızı sıkmayın bu kadar Yakup bey. Hem biz bir aileyiz. Neye ihtiyacınız olursa hiç çekinmeden bize söyleyesiniz."
Saadet hatun müstakbel damadına gülüp onu onaylarken Mehmet bey sinirle Emir beye baktı.
"Bana bak başımıza gelen her olaydan kendine pay çıkarmaya kalkışma Emir bey. Ne ailesinden bahsedersin sen. Biz tek başımıza da bu yükün altından kalkarız evelallah."
Saadet hatun alttan alttan evladını susturmanın derdine düşerken, Emir bey kendinden emin bir şekilde dik durmuş ve Mehmet beye karşılık vermişti
"Siz bilirsiniz Mehmet bey. Zira benden yana ne eksilen vardır ne de başka bir şey. Ben sadece damadınız olarak size yardım etmek istedim Yakup bey, yanlış mı düşünürüm yoksa?"
Yakup bey gülerek ona bakan Emir beye dönmüş ve evet anlamında başını sallamıştı. Gonca hatun babasının bu hareketini gördükten sonra sinirle başını eğmiş ve elleriyle oynamaya başlamıştı. Yakup bey evlatlarına döndü.
"Mehmet bir an evvel Kütahya'ya gidesin. Orada ki hazinemizde ne var ne yok not düşesin. Yarısından fazlasını da buraya getir." Mehmet bey başını sallamış ve yapacağını söylemiş olsada aklı burda kardeşinde kalacaktı. Zira onun yokluğunda olabilecek en kötü ihtimal Emir beyin evlilik meselesiyle kardeşini bunaltacak olmasıydı. Yakup bey bu seferde kızına döndü. "Gonca, sende alplarla beraber eşkiyaların olabileceği her yere bakasın. Etrafta ne kadar çapulcu, dilenci varsa da toplayıp buraya getir. Ahali haberi almadan bizim bu meseleyi bir an evvel halletmemiz gerekir."
Gonca hatun başını sallamış ve babasının müsadesiyle otağdan çıkmıştı. Merdivenlerin başında onu bekleyen Aykız hatuna döndü. "Bir an evvel hazırlıkları tamamlayın Aykız. Çok sayıda alp hazır et. Birazdan çıkarız."
Aykız hatun başını sallamış ve Gonca hatunun yanından ayrılmıştı. Gonca hatun, ahaliyi izlemek adına başını çevirdiğinde kapının orda bir hareketlilik olduğunu farketti. Daha dikkatli bakmak için ilerlediğinde gelenin Alaaddin bey olduğunu gördü. İçine doğan mutlulukla ona doğru ilerledi.
Alaaddin beyde otağa ilerlerken Gonca hatunun ona doğru geldiğini görünce gülümsemiş ve yanına ilerlemişti.
"Hoşgeldin Alaaddin bey." Gonca hatun her ne kadar ahali yanlış bir şey anlamasın diye gülmesede buna engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAL-İ HÜLYA
Historical FictionNe yazıyor o meşhur kitapta; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." İşte Gonca hatun o mutsuz aileye sahipti. Tek isteği güce sahip olmak isteyen bir babaya, gözünü mücevher ve altınlarla boyanılan bir...