24. Bölüm

356 22 26
                                    

Merhabalar yeni bölüm ile geldim. Bu bölümde biraz eskilere gittik, haberiniz olsun. Geçmişte neler olduğunu öğrendiğimiz bir bölüm oldu. Böylelikle bir sonraki bölümümüzünde temelini kurmuş gibi olduk. İki hafta boyunca bu bölümü yazdım, o yüzden bir an önce sizlere paylaşmak ve yorumlarınızı okumak istiyorum. Ben çok beğendim ve yazarken çok ağladım. Umarım sizlerde beğenirsiniz. Şimdiden mendillerinizi hazırlayın diyorum, çünkü Gonca için çok üzüleceğiniz bir bölüm olacak. Bu bölümü okuduktan sonra inanın Alaaddin ve Gonca'nın karşılaşması için daha da heyecanlanıcaksınız, çünkü bende çok heyecanlıyım yazmak için.

Neyse, sizi çok tutmadan bir an önce okumaya geçin istiyorum. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım. Keyifli okumalar dilerim. 🌸🌼💞

***

*2 Yıl Önce*

Sabah uyandığımda yatağın boş olduğunu gördüm. Alaaddin'in dün akşam söylediği şey aklıma geldi. Avlanacağını söylemişti. Yataktan kalkıp kıyafetlerimi giydim. Başlığımı taktıktan sonra yatağı toparladım. Aklıma üşüşen düşüncelere hakim olamadım ve yatağa oturup düşünmeye başladım.

Artık sadece Allah katında değil gerçekten de Alaaddin'in hatunu olmuştum. Hem o hemde ben hanelerimize bu durumu nasıl söyleyecektik. Bu vakte kadar nasıl olurda arandığıma dair bir haber duymamıştım. Beni gerçekten bu kadar mı önemsemiyorlardı. Hanem üzerinde bir değerim yok muydu? Gerçi anam dememiş miydi zaten, ben istemediğim bir evlilik yapacaktım hanem ise bunun keyfini sürecekti. Düşünceler bir bir aklımı bulandırmıştı ki kapı çaldı. Alaaddin'in geldiğini düşündüm. Ve hemen toparlandım. Gözyaşlarımı silip zorla gülümsemeye çalıştım. Zira Alaaddin,  ağlamayı yasaklamıştı. Yine ağladığımı görürse üzüleceğini bildiğim için hiç bir şey yaşanmamış gibi kapıya doğru ilerledim.

"Geldim!"

Kapıyı açtığımda gülen yüzüm solmuştu. Zira ben Alaaddin'i  beklerken karşımda  görmeyi hiç istemeyeceğim ve beklemediğim bir adam vardı. Korkuyla ona baktım. Lakin karşımda ki adam sinirle karışık tebessüm ediyordu.

Gelen Emir'di...

Yerimi nasıl buldu, yahut biz nerede açık verdik bilmiyordum. Ama şuan karşımda olduğu gerçeğini de değiştirmezdi bu. Ondan kaçabilecek bir alanım yoktu. Aklıma gelen ilk hamleyle kapıyı suratına kapatmak ve umutla Alaaddin'in gelmesini beklemek vardı. Düşündüğümü de etmiş ve kapıyı kapatmaya yeltenmiştim. Ama kapının arasına ayağına koyup eliyle itmesine karşılık verememiş ve gerilemeye başlamıştım. Alplar dışarda beklerken o içeriye girmişti.

"Ne işin var senin burada? Nasıl buldun izimi?"

Gülerek bana bakmış ve üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Ondan her kaçış hamlem başarısız olmuştu. Kaldığımız kulübeye göz gezdirdi. Tahtalara, yatağa ve yerde serili olan küçük kilime. İğneleyici bir bakış attı etrafına.

"Gerçekten seni bulamayacağımı mı düşündün Gonca?" Bakışları beni bulduğunda nefretle bakmıştım ona. Pencereden etrafı kolaçan eden alpları gördüm. Ve bulunduğum şu durumda sadece onun bir an evvel gelmesini dilemekten başka çarem kalmamıştı.

"Seni bulamayacağımı düşünmen ne kadar ahmakça, değil mi Gonca?"

Ona döndüğümde adımlarımı durdurmuş ve karşısında dikilmeye başlamıştım.

"Defol git burdan Emir. Defol! Alaaddin geldiğinde çok pişman olacaksın."

İşittikleriyle keyfi daha da yerine gelmiş ve sesli bir şekilde gülerek bana bakmaya başladı. Yaptığı bu hareketler istemsizce ondan korkmamı sağlamıştı.

MAL-İ HÜLYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin