"İnci Tanesi"

303 42 187
                                    

.  🦋

Dükkanın kapısının açılmasını üzerindeki zil sayesinde anladığımda öğle yemeği için domatesleri doğruyordum. Fethi amcanın sabahtan işi olduğu için dükkanı ben açmak zorunda kalmıştım.

Bugün Cumartesiydi ve okul yoktu. Hafta içi okul çıkışları ve hafta sonları da dükkanda Fethi amcaya yardım ediyordum. Yani öyle anlaşmıştık.

Fethi amca kendi halinde bir adamdı. Babamın askerden arkadaşıydı. Bu zamana kadar evlenmediği için doğal olarak çocuğu da olmamıştı ve beni kızı gibi severdi. Memleketten yeni geldiğimiz için babam beni onun yanında işe çalışmaya vermişti.

Domatesleri doğramayı bitirip ellerimi kuruladım ve mutfaktan çıktım. Gelen müşteriyi bulmak için biraz dolaşmam gerekiyordu. Dükkan çok büyüktü. Haliyle temizliği de zor oluyordu.

Plakların olduğu kısma gittiğimde sonunda görmüştüm. Müşteri bir süre gözünü gözümden çekmediğinde istemsizce rahatsız olsam da bir şey demedim.

“Merhaba, özellikle aradığınız bir şey var mı?”

Bir rüyadan uyanırmış gibi kendini toparladı ve konuştu.

“Sizin bir öneriniz var mı?”

Afalladım. Bu cevabı beklememiştim. Yukarıdaki raflardan birine uzandım ve Sezen Aksu plak kutusunu aldım.

“Sezen Aksu plağı geldi. Genelde gençlerin tercihi oluyor ilgilenirseniz.”

Elimden kutuyu alıp inceledi. Kollarımı bağlayıp bir süre onu izledim. Tuhaf bir tipti. Benim yaşlarımda, biraz isyankar, üstü başı dağınıktı. Ve tuhaf bir koku geliyordu.

“Peki o zaman, bu olsun. ”

Başımı salladım. Önden kasaya doğru yürümeye başladığımda bir köpek hırlaması duydum. Kapıya doğru baktığımda yaşlı bir köpek orada duruyordu. Bir anlığına herşeyi unutup kapıya doğru ilerlemeye başladım.

“Bir tanem, seni kim bıraktı böyle? ” başını sevmeye başladım.

“Paris.” saçımı kulağımın arkasına atarak ona baktım.

“Efendim?”

“Benim köpeğim. Bazı dükkanlar içeriye almayı kabul etmiyor. O yüzden kapının önünde bıraktım. Bilseydim sevdiğinizi onunla beraber girerdim. ” tebessümle yetindim. Ayağa kalkıp tekrar kasaya doğru ilerledim. Bu çocuk bana tuhaf gelmişti.

Kutuyu bana uzattığında paketlemek için bantı elime aldım.

“Hediye paketi de ister misiniz? ”

“Yok zahmet etmeyin. Teşekkür ederim. ” gülümsediğinde bende tebessümle yetinmiştim.

Paketleme işlemini bitirip ona uzattığımda parayı aldım ve kasaya koydum. Tekrar bana baktığını hissettiğimde ona dönerek tebessüm ettim. Uzun süre öylece kaldığını anladığında kendini toparlayarak konuştu.

“Şey, iyi o zaman. Hayırlı işler. ”

“Teşekkürler.” çocuk kapıya doğru ilerlediğinde Fethi amca da kapıdan girmişti.

“Zeynep, senin gelişinin şerefine midemiz şenlenecek. Lahmacun aldım bak. ”

“Fethi amca, ne zahmet ettin? ” hemen elindeki poşetleri almak için uzandığımda kapıya doğru bir bakış atmıştım. Çocuk kapıdan yeni çıkmış Paris ile beraber yavaş yavaş caddenin ters yönüne doğru ilerlemeye başlamıştı.

Lahmacunları alıp mutfağa gittim ve tabaklara koymaya başladım. Aklıma tekrar çocuğun silüeti geldiğinde omuz silktim. Kim bilir bir daha ne zaman görürüm diye düşünüp üzerinde durmadım. İki gün sonra aynı okulda olacağımızı bilmeden...

SAHAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin