Şarkı önerim maalesef bulunmamaktadır, sizin zevkinize bırakıyorum yine canlarım. Açıklamayı okumadan geçmeyin 🧚🏻♀️✨
. 🦋
"Abi oradan iki pamuklu şeker verir misin?" pamuk şeker satan seyyar satıcıdan pamuk şekerleri aldıktan sonra parasını ödeyip Zeynep'in yanına doğru ilerledim.
Zeynep gülümseyerek uzattığım pamuk şekeri aldı ve kahküllerini düzelterek incelemeye başladı.
"Dizi ve filmlerde görüyordum ama hiç tatmamıştım. Nasıl bir şey acaba? " yüzümdeki tebessümle onu izledim ve omuz silktim.
"Bende hiç tatmadım. İlk defa beraber deneyimleyeceğiz. " dedim gülerek ve paketini açmasına yardımcı olarak paketini açtım.
Zeynep eliyle biraz koparıp ağzına attı ve gözlerini yumdu. Biraz bekledi. Bende denemek için onun geri dönüşünü bekliyordum.
"Sinan, bu harika bir şey. Ağızda eriyor biliyor musun? " kaşlarımı kaldırarak ona baktım ve bende bir tutam koparıp ağzıma attım. Gerçekten de ağızda eriyordu.
Daha önce hiç böyle şeylere merakım olmamıştı. Ya da gösteren olmamıştı. Annem ve babam beraberlerken de benimle hiç ilgilenmedikleri için çoğu beceriyi kendi kendime deneyimleyerek öğrenmiştim. Ama yaşım ilerledikçe ve anlamaya başlayınca, onların bu ihmalsizliğine bir kılıf uyduramayınca uzun zamandır kendimi soyutlamıştım her şeyden. Zeynep ile gerçekten hayatım yeniden anlam kazanmıştı.
Salonun halısında emekleyerek ayağa kalkmaya çalışan bir bebek gibiydim şimdi. Hem sevmeyi hem sevilmeyi öğreniyordum hayatımda ilk defa. Üstelik yalnız değildim. Zeynep de bunu benimle beraber ilk defa deneyimliyordu.
Beraber elimizde pamuk şekerler sahil boyu yürüyorduk. Hafta içi okulda birbirimize kaçamak bakışlarla bakarak anlaşmaya çalışmaktan ve iş çıkışlarında buluşarak vakit geçirmekten başka bir çaremiz kalmıyordu.
Nihayet yarın hafta sonuydu ve kafamda tasarladığım planı uygulamaya dökmek için Zeynep'e dönerek konuştum.
"Yarın yarım gün çalışırsın değil mi? " bana gülerek baktı.
"Evet, sınav haftası ya önümüzdeki hafta. Eve gidip ders çalışacağım. " diyerek yanıtladı beni. İstemsizce yüzüm düşmüştü. Telaşla bana bakarak konuştu.
"Ne oldu? " nefesimi verdim.
"Ya biraz dolaşırız diye düşünmüştüm yine. " dedim ve devam ettim. "Hem güzel planlarım vardı. " üzülerek baktı bana.
"Maalesef, babam anlayacak diye diken üstündeyim zaten. Bu ara eve geç kaldığımı fark ediyor. İyice dikkat çekmek istemiyorum. " derin bir nefes aldım ve yürümeye devam ettim.
"Tamam, sınavlar bittikten sonra yaparız. Hem o zamana kadar da söylemiş oluruz artık bizimkilere. " dedim tebessümle. Zeynep biraz tedirgin olmuştu.
"Bilmem." diyerek cevapladı beni. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
"Biliyorum yavaş ilerlemek istiyorsun. Anlıyorum da. Ama zorlanmıyor muyuz sence de? " derin bir nefes aldı.
"Kızarlar diye korkuyorum. Ne bileyim, yanlış anlarlar beni. " şaşırarak ona baktım.
"Öyle bir şey olmayacak. Buna izin vermem. Merak etme. Kızan bana kızar." derin bir nefes alarak suskunluğunu korudu. Üzerine düşüp onu sıkmak istemedim bu yüzden konuyu değiştirdim.
"Gel şöyle oturalım. " dedim bankı göstererek. Oda başıyla beni onaylayarak gösterdiğim banka doğru ilerlemeye başladı. Akşam olmuştu ve semada yıldızlar vardı. Zeynep ilgiyle yıldızları seyrediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHAF
Teen FictionDağılan kafamı dağıtmak için ansızın bir sahafçıya girdim. Eski plakların cızırtılı sesini duydum. Biraz sonra Sezen Aksu'nun sesi plaktan yükselmeye başladı. "İster güneş ol yak beni yağmurum ol ağlat beni... " Ve o an dışarıdaki güneşin ışığı dük...