"Panayır."

588 75 136
                                    

Şarkı önerisi; Nilüfer - Ta Uzak Yollardan...

. 🦋

Elimdeki tepsiyle salona geçerken herkesin bakışı bana dönmüştü. Salonda babam sayesinde çok gergin bir ortam vardı ve Kerem, Sinan, Osman üçlüsü özellikle babama hem şaşırmış hem de kızgın bakışlarla bakıyordu.

Işık'dan suları dağıtmaya başladığımda teker teker, "Hoşgeldiniz." diyerek suları dağıttım. En son Sinan'a suyunu uzattığımda Sinan ile kısacık da olsa göz göze geldiğimizde ilk defa duygularını görmüştüm.

Sanki bana üzülüyor gibiydi. Ya da acıyor diyen iç sesimin doğruluk payını düşünerek yutkundum. Babam yine her yerde olduğu gibi beni rezil etmişti ve artık benimle arkadaş olabileceklerinden bu sefer gerçekten de emin değildim.

"Ee aileleriniz nasıl çocuklar? " diyerek annem konuyu değiştirmeye başladığında bende boş su bardaklarını toparlayarak mutfağa koşar adımlarla geçip nefesimi düzenlemiştim.

Normalde ailemle tanışan herkes bana acıyan gözlerle bakıyordu bu alıştığım bir durumdu. Fakat Sinan'ın bakışlarında o duyguyu görmek anlam veremediğim bir şekilde kalbimi kırmıştı.

"Zeynep, kahvemi yapıver çocuğum. " babamın sesini duyduğumda dolan gözlerimi silip kendime gelerek tekrar salona giderek bizimkilere döndüm.

"Siz ne içersiniz? " Osman bana sorun yok dercesine gülümseyerek konuştu.

"Zeynep zahmet olmazsa biz de çay içelim. " Kerem ve diğerleri onayladığında Sinan kaşlarını çatarak konuştu ve elini cebine attığında kalakaldım. Hayır, yapmasın...

"Ben bir şey istemiyorum, ben-" Tam konuşuyordu ki Kerem ensesine sertçe vurarak omuzlarından sıktı ve aynı anda elini cebinden çekerek konuştu.

"Zeynep, Sinan şekersiz sert bir kahve içer. Değil mi Sinan'ım? " diye uyarırcasına konuştu.

Kerem'in hamlesiyle içim rahatlamıştı ve o ana kadar nefesimi tuttuğumu hissedip nefesimi salıvererek başımla onaylayıp mutfağa doğru hızlı adımlarla gittim.

"Biz de yardım edelim Zeynep'e, otur lütfen Meryem teyze biz de senin kızın sayılırız." arkamdan Eda'nın sesini duymamla yanımda bitmesi bir olmuştu. O sıra kahveyi çıkarıyordum.

"Zeynep yardıma ihtiyacın var mı? " diye gülümseyerek geldi Eda. Tebessüm ederek başımı yana salladım.

"Yok canım, sağ ol. " Eda beni dinlemeyerek mutfak dolaplarını karıştırarak fincan bulmaya çalıştığında başımla ona fincanların yerini gösterdim ve cezveyi çıkardım.

"Zeynep, baban ne kadar sığ... " kahveyi fincana dökememiştim. Elimdeki kaşıkta olan kahvenin yarısını cezveye yarısını tezgaha dökmüştüm. Eda durumu fark etmiş olacak ki konuştu.

"Işık, sus istersen biraz. " hemen eline aldığı bezle tezgahı silmişti Eda. Bende biraz daha kahveyi koydum.

"Ama yalan mı? Biz izin falan alamayız, diyeyim ben size. " derin bir nefes aldım.

Arkamı onlara dönüktüm ama Eda'nın bakışlarıyla Işık'ı uyardığını hissediyordum. Bir an cevap verme diyen sesimi dinlemek istedim. Cevap versem, konuşsam, kendimi ifade etsem artık emindim Işık yine bir şekilde bulup beni bir şekilde yargılayacaktı. Cezveyi ocağın üzerine koyarak kahvenin kaynamasını beklemeye başladım.

Eda bende ki sessizliği fark edince o da konuyu değiştirmek istercesine konuştu.

"Çay bardakları nerede Zeynep?" sessiz bir şekilde sağ üst dolabı işaret ettiğimde Eda durgunluğumu hissederek çay bardaklarını alırken konuştu.

SAHAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin