Şirkete girdiğimden beri diken üzerindeydim.
Sebebini bilmediğim bir şekilde içim çok huzursuzdu. Aslında inkar etsem de sebebim Alp'ti. Dünkü gibi sürekli bakmasa da bazen göz göze geliyorduk ve bakışlarındaki bir şey beni huzursuz ediyordu.
Yine de inkar etmek ve bunu bir sebebe yormamak istiyordum.
"Neye bakıyorsun?" Banu'nun kulağımın hemen yanında sormasıyla yerimde zıpladım.
Başımı ona çevirdiğimde Yüzünde mahçup bir gülümseme belirdi. "Kusura bakma bu kadar dalgın olduğunu fark etmemiştim."
Onu görmezden gelmeye çalışarak önüme dönüp sakinleşmeye çalıştım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Dediği gibi ben de kafamdakilere bu kadar daldığımı fark etmemiştim.
"Önemli değil." Bilgisayarıma bakıp işimi yapmaya devam ederken yanımda dikilmeye devam eden bedenle kaşlarım çatıldı.
"Bir sorun mu var?" Diye sordum kıvranan haline. Bir şey söylemesini bekliyordum çünkü yüz ifadesi bir şey anlatmak istiyormuş gibiydi.
"Dedikodu gibi olmasın ama sence de Alp şef garip değil mi?" Klasik dedikodu perileri gelmişti ona anlaşılan. Bugün Melek yoktu bu yüzden anlam veremediğim bir şekilde benimle konuşmak isteyecek kadar samimi görüyordu beni.
Normalde umursamazdım ama cümlenin öznesi ilgimi çekmişti.
"Nasıl yani?" İstekli sorum karşısında şaşırsa da hızla dedikodu moduna bürünüp masama kalçasını yaslayarak oturdu ve hafifçe bana eğildi.
"Dünden beri terör estiriyor resmen şirkette. Yaren kızlar tuvaletinde arkadaşıyla konuşurken duydum, dün içip içip sızınca Yaren onu almaya gittiğinde durmadan bir omegadan bahsedip durmuş."
Yüzünde merak ve heyecan varken yüzünü yüzüme yaklaştırdı hafifçe bir sır verir gibi.
"Ama bahsettiği omega Yaren değil bir erkekmiş. Sanırım Yaren aldatılıyor ama tam olarak emin değil. İşin garip tarafı Alp şef ayıldıktan sonra kavga ettiklerinde inkar edip evi darmaduman ederek kapıyı çarpıp çıkmış."
Sözleri beni ve kurdumu gittikçe şaşkına çevirirken aklımda dönüp duran şeyleri mantıklı bir hizaya sokamıyordum. Çünkü dünkü bakışları bile tüylerimi ürpertirken bahsedilen omega olmamak için dizlerimin üzerine çöküp dualar ederdim.
"Eymen Yelkıran!" Duyduğum bariton sesle Banu ile yerimizde zıplarken şaşkınlıkla bize sertçe bakan Ali Asaf'a döndük.
Kurdunun ve onun huzursuz hatta biraz rahatsız olmuş bir ifadeye büründüğü belliydi.
"Odama gel." Çıktığı odaya geri girdiğinde çekingen omegama inat yerimden doğruldum.
"Ödümü kopardı." Banu'nun şaşkınlıkla kalbini tuttuğunu görsem de bir şey demedim. Ancak ben de en az onun kadar korkmuştum sesinden.
Odasına girmeden önce kapıyı tıklattım şüphe çekmemek için. Komutuyla içeri girip kapıyı kapattığımda pencere önünde alnını sıvazlıyordu.
"Ne oluyor?" Diye sordum onunla aramızdaki mesafeyi kapatmak istemeyerek. Sinirli görünüyordu.
"Neden ağız ağıza konuşuyorsunuz siz? Kişisel alan diye bir şeyden haberiniz yok mu?" Ani sorusu ve sert ifadesiyle kaşlarım çatıldı.
"Neyin hesabını soruyorsun bana Alfa?" Diye sordum ben de onun gibi sertçe. "İş arkadaşım o benim saçma sapan şeyler düşünüp delirme."
Belli ki yumuşak sözler söylememi, alttan almamı bekliyordu ancak sert sözlerim onun ifadesini daha da kararttı.
"İş arkadaşın ruh eşi olan bir omegaya yaklaşırsa ne olacağını bilmeyebilir ama sen biliyorsun Eymen. Kurtlarımıza, ruh bağlılığımıza rağmen ben o kadar yaklaşmıyorum sana?"
Alayla güldüm. "Daha yeni tanıştık ya hani? Yıllardır Banu ile çalışıyorum ben. O bir beta sen bir alfasın nasıl aynı olabilirsiniz?
Bana diyorsun ama kendin unutup duruyorsun; biz ruh eşiyiz alfa. Eğer birimizden biri başkasına o anlamda yaklaşırsa değerimiz hisseder.
Sen de o his var mı? Aldatılıyor gibi mi hissediyorsun yoksa oyuncağını başka birinin elinde görmüş çocuk gibi mızmızlanıyor musun?"
Cevap belliydi. O da biliyordu.
Sakinleşen nefes sesleri, dinginlenen öfkesi ve normale dönen bakışları bunun kanıtıydı.
"Günlük hatırlatmamızı da yaptığımıza göre işime dönüyorum."
Tek kelime etmeden odadan çıktığımda öğle yemeğinde yan yana olana dek onunla kesinlikle muhattap olmadım.
Zihnimin bir köşesinde Alp diğer köşesinde Ali Asaf ile öğlene kadar zar zor odaklanarak çalışabilmiştim.
İçimi rahatlatan tek şey elimde tuttuğum sandviçin minik bir intikam olacağını bilmekti. İçten içe fazla yaptığımı bu kadarını hak etmediğini düşünsem de bugünkü tavrını görünce daha fazlasını hak ediyordu.
Ve ben şimdilik elimdekiyle yetinecektim.
Odaya girdiğimde boş şirkette kalan sadece bizdik. Kalanlar çoktan güzel bir kafeye gitmişti bile.
Elimde onun sandviçi ve kendime aldığım kahvemle ilerlediğimde kapıyı kapattığıma emin oldum. Sürpriz bir misafir istemiyordum.
"Selam." Nabzımı yoklamak ister gibi konuştuğunda hiçbir şey yokmuş gibi karşılık verip karşısına geçtim.
"Selam." Kurdunun rahatladığını hissettiğimde elimdeki sandviçi ona uzattım.
"Sen yemiyor musun?" Diye sordu elimden alırken. Gözleri kahveme odaklanmıştı.
"Aç değilim bugün." Rahatça arkama yaslanıp kahvemden bir yudum aldım.
"Sabah için üzgünüm, kendimi kaybettim birden." Samimi sesiyle gözlerim ona kaydı.
En azından farkına varmıştı, bu da bir gelişmeydi.
"Önemli değil bir daha olmasın." Lafıma keyiflenmiş gibi güldü.
"Keyfin yerinde sanırım. Teşekkür ederim bu arada." Sandviçin etrafındaki kağıtları açarken sinsi sinsi baktım ona.
Keyfim epey yerindeydi.
"Afiyet olsun." Alaycı bir tavırla söylesem de bir şey demedi.
Kurdu bu sandviçe deli gibi mutlu olmakla meşgulken ilk ısırığı aldı. Gözlerim onun tek bir mimiğini kaçırmazken keyifli halim şaşkınlığa evrildi.
Tek bir mimik yapmadan ağzındakini çiğniyordu.
Belki de acıya epey dayanıklıydı? Tamam bunda problem yoktu. Küçük sandviçin tuzlu kısmına denk geldiğinde istese de mimik yapmadan duramazdı.
Ancak sandviç önce yarıya indi sonra tamamen bitti. Onda ise ne bir rahatsız olma ifadesi vardı ne de mide bulantısı. Üstelik her lokmayı uzun uzun çiğnemişti.
Dehşetle ona baktığımda yüzünde samimi bir alayla, "Eline sağlık tadı tuzu tam istediğim gibi." Dediğinde gülümsedim ama muhtemelen şaşkınlığımı epey belli ediyordum.
Bu adamın beni ilk şaşırtması değildi ancak son olmayacağı hissi o anda dank etmişti.
Bak bölüm geliyo 5 10 yorum yapıp gidiyorsunuz
Sınır koyunca bölümle ilgili yorumlar gelmiyor diye koymuyorum ama olmuyo böyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanıt| gay
FantasyEymen hayatının en berbat gecesini yaşadığı günün sonunda kurtardığı adamın alfası olacağını düşünmemişti.