Ali Asaf
Birlikte otelden çıkıp yürüme mesafesindeki mağazalara giderken anahtarı cebime koydum. Anlaşılan otel zaten işlek bir yerde olduğu için her yer insan seli olacaktı.
Yanımdaki beden aniden bir dükkana girdiğinde daha ne olduğunu anlayamadan tekrar yanıma geldi.
Kafama kendisininki gibi bir şapka bırakırken, "Seni tanımasınlar." Diye belirtmişti.
Önlemimi almıştım ve zaten benimle ilgili haberler bana danışılmadan medyaya yansırsa hepsinin hayatı kararacağından kimse buna cesaret edemezdi.
Yine de bir çift gibi durduğumuz düşüncesiyle şapkayı çıkarmadım.
"Ne tür şeyler giymeyi seviyorsun?" Diye sordu etrafa bakarken.
"Düğün için takım elbise almalıyım bir de denize girmek istiyorum şort bakalım." Göz ucuyla ona baktığımda gözleri hala etrafı süzüyordu.
"Tabii bir rehber eşliğinde girsem iyi olur, boğulabilirim ya da ne kadar derine girmem gerektiğini hesaplayamayabilirim." Diyerek yem attığımda yanaklarını sevimlice şişirdi.
"Merak etme yalnız bırakmayacağım seni. Misafirimsin burada." İstemsizce gülümsediğimde keyfim yerine geldi.
"Evet, bırakma beni." Mırıltımı duymazdan geldiğinde yüzümde bir sırıtış oluştu. Çünkü omegası kıpır kıpırdı ve alfam doğası gereği kur yapmaya çok hevesli olduğundan aldığı tepkiler onu memnun ediyordu.
Onu iltifatlara boğmak isteyen tarafımı susturmak zor olsa da başardım. Her şey çok yeniydi ve burada ilk adımları atması gereken o olmalıydı Çünkü benim bir adımım muhtemelen onun on adımına denk gelecekti.
"Buraya girelim." Beni büyük bir yere sürüklerken gözlerim içeride gezindi.
Devasa bir alışveriş merkeziydi. Girişte dedektörden geçtik ve tamamen içeri girdiğimizde gözlerim tanıdık markalarda gezindi.
Yan yana yürüyen merdivene ilerlediğimizde, "Hangisini almak istiyorsun önce?" Diye sordu.
"Fark etmez." Diyerek kararı tamamen ona bıraktım. Bugün sadece ona uyacaktım.
"O zaman önce takım elbiselere bakalım. O uzun sürer sonra da şortlara bakarız belki eşofman takımı da almak istersin. Pijama getirmediysen onlara da bakalım." Kaşlarinı çatmış planı anlatırken her defasında havadaki işaret parmağını daire şeklinde sallıyordu.
Sessizce onu izledim ve söylediklerini onayladım. Güzel bir markanın mağazasına girdiğimizde başımıza üşüşenleri bir çırpıda uzaklaştırdık.
Hem beni tanımamaları için hem de -daha çok ben istiyordum bunu- takım elbiseyi bizim seçmemiz içindi bu.
"Bence sana lacivert çok yakışacak." Gözleri askılarda gezinirken elleri hızlıca onları itiyordu köşelere. "Buna bakalım, şu da fena değilmiş, bu da iyi duruyor. Tamam şimdilik bu üçünü dene. Ben etrafa bakıp varsa daha iyisini bulacağım."
Birden bana verilen kıyafetlerle kalakalırken o çoktan beni bırakıp başka kıyafetlere bakmak için ilerlemeye başlamıştı bile.
"Hep mi bu kadar hızlı karar veriyor acaba?" Kendi kendime mırıldanıp soyunma bölümüne girdiğimde bir çırpıda giydim ilk verdiğini.
Sade lacivert bir takımdı. Zaten seçtikleri çoğunlukla benim tarzıma uygun klasiklerdendi.
Kabinden çıktığımda onu hemen önümde buldum.
"Giydin mi? Bakayım." Birkaç adım gerileyip beni süzdü.
"Yakışmış ama diğerlerini de bir dene." Saniyeler içinde kendimi soyunma kabininde bulduğumda resmen sahibimmiş gibi dediklerini yerine getiriyordum.
Normalde gururumun incinmesi gerekirdi ama resmen keyiften dört köşeydim.
İkinci takım elbiseye de aynı tepkiyi verdiğinde üçüncü için aynı replik gelmedi.
Bakışlarındaki bir ifade onun bu takımdan fazlasıyla etkilendiğini söylüyordu. Ancak söylediğinin aksine takım elbise lacivert değil klasik siyahtı.
"Bence bu iyi, alabilirim bunu." Dedim sanki gerçekten sevmiş gibi.
Aslında o seçtiği için en başından sevmiştim zaten.
"Kahve alalım mı?" Esnediğini görür görmez sordum. Şaşkınlıkla baktığında, "Olur." Dedi sadece.
Onunla ilgilenmem onu şaşırtıyordu sanki.
Birlikte kahve alıp kıyafet bakmaya devam ettik. Her şeyim olmasına rağmen yine de onunla vakit geçirmeye devam etmek için şort, pijama takımı ve eşofman takımı almıştım.
Değmişti.
Otele döndüğümüzde saat çoktan akşamı gösteriyordu.
"Muhtemelen bu altı gün boyunca birbirimizi göremeyeceğiz çünkü Mete'ye yardım etmekten sana vakit ayıramayacağım."
Haklıydı ve doğruydu. Sahiden de düğüne kadar ki altı gün onu göremedim.
Düğün gerçekleşsin artık yetoo🦄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanıt| gay
FantasyEymen hayatının en berbat gecesini yaşadığı günün sonunda kurtardığı adamın alfası olacağını düşünmemişti.