- - -Lina, karşısındaki ailesine bakarken içinde fırtınalar kopuyordu. Onları görmek, yıllardır gizli kalmış hislerini harekete geçirmişti. Bir yandan onlara kavuşmanın rahatlığı, diğer yandan neden terk edildiğini öğrenmenin verdiği öfke içindeydi. Babası, onun bu çatışmasını fark ederek bir adım daha yaklaştı.
"Lina, sana her şeyi açıklamak zorundayız," dedi yumuşak ama ciddi bir sesle.
"Bu savaş sadece krallıkla ilgili değil. Aileni de kapsayan daha büyük bir tehdit var. Gölge Krallığı, soyumuzun sırlarının peşinde."
Lina'nın zihninde bu sözler yankılanırken, Aric kapıdan içeri girdi. Olan bitenleri duymuş gibiydi ve sessizce ailenin karşısına geçti.
"Soyunuzun sırları mı?" diye sordu. "Bu, savaşın neden bu kadar karmaşık olduğunu mu açıklıyor?"
Lina'nın annesi Aric'e doğru döndü.
"Evet, öyle. Büyücü soyundan geliyoruz ve Gölge Krallığı, bu soydaki gücün peşinde. Yüzyıllardır süren bir mücadele var ve bizim ailemiz bu mücadelenin merkezinde."
Lina, ailesinin bu sırlarını ilk defa duyuyordu.
"Beni neden bu savaştan korumak istediniz?" diye sordu sert bir şekilde. "Benim de bu dünyada bir yerim var. Siz yokken, kendim savaşmayı öğrendim. Şimdi neden geri döndünüz?"
Annesi derin bir nefes aldı.
"Seni korumak için her şeyi yapardık, ama seni uzak tutmak bizim en büyük hatamızdı. Sen bu savaşın bir parçasısın, çünkü büyü senin de damarlarında akıyor, Lina. Gölge Krallığı seni bulmaya çalışıyordu, biz de seni sakladık."
Lina'nın içindeki öfke ve hayal kırıklığı iyice yüzeye çıkmıştı.
"Ama beni hiçbir zaman bilgilendirmediniz. Ne için savaştığımı, kim olduğumu bilmiyordum," dedi, sesi titrekti. "Şimdi ise her şey bu kadar karmaşıklaştı. Bu kitap, bu savaş, sizin sırlarınız... Hepsi birbirine karışmış durumda."
Aric, Lina'ya doğru yaklaşıp omzuna dokundu.
"Lina, ne olursa olsun, birlikteyiz. Bu savaşta yalnız değilsin," dedi, gözlerinde derin bir güven vardı.
Lina derin bir nefes alıp kendini toparlamaya çalıştı. Aric'in desteği ona biraz olsun sakinlik veriyordu.
"Tamam," dedi yavaşça. "O zaman bana her şeyi anlatın. Bu kitabın, büyünün ve soyumuzun sırlarının tam olarak ne olduğunu öğrenmek istiyorum."
Babasının yüzünde bir ciddiyet belirdi.
"Büyünün Kayıp Kitabı, sadece krallığı koruyan bir güç değil. Aynı zamanda bizim soyumuzun gücünü ve geçmişini barındırıyor. Ejderha Yıldızı sembolü, bizim soyumuzun simgesi. Yüzyıllar önce, bu büyü kitabı bizim atalarımız tarafından yaratıldı. Gölge Krallığı, bu gücü ele geçirmek için uzun süredir planlar yapıyor. Eğer kitaptaki büyüyü kontrol ederlerse, tüm dünyayı karanlığa boğabilirler."
Lina, duydukları karşısında şaşkındı. Kitabın bu kadar derin bir geçmişi ve ailesiyle bağlantısı olmasını beklemiyordu.
"Yani, bu kitap sadece bir silah değil, bizim tarihimiz," diye fısıldadı. "Ama neden şimdi ortaya çıkıyor? Neden bu kadar uzun süre gizli kaldı?"
Annesi sessizce ona baktı.
"Kitap, yalnızca yıldızlar doğru hizalandığında tam gücünü açığa çıkarır. Zamanı gelene kadar gizli kalmak zorundaydı. Şimdi ise yıldızlar hizalanıyor ve kitabın kaderi senin ellerinde."
Lina, bu sorumluluğun ağırlığını hissetti. Artık geri dönüş yoktu. Krallığı ve ailesini korumak için bu savaşa sonuna kadar devam edecekti.
"Tamam," dedi, kararlı bir sesle. "Bu savaşı birlikte bitireceğiz. Ama önce kitabın kalan sırlarını çözmemiz gerekiyor."
Aric, başını sallayarak Lina'ya destek verdi.
"Evet, krallık için son savaşa hazırlanacağız. Ama bunu yaparken, kitabın son kilidini açmak zorundayız."
Lina ve ailesi, kitap üzerindeki büyüleri çözmek için bir araya geldiklerinde, krallıkta savaşın sonuna yaklaşıldığının farkındaydılar. Gölge Krallığı tekrar saldırıya geçmeden önce, tüm gücü açığa çıkarmaları gerekiyordu.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyünün Kayıp Kitabı
AventuraO gün, büyü okulu Araluen Akademisi'nin ilk günüydü ve uzun zamandır beklediği bu an, nihayet gelmişdi.