*bu hikayede geçen tüm olay ve karakterler tamamen hayal ürünüdür.
adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak,
hakaret etmek söz konusu değildir.
bunu göz önünde bulundurarak okursanız, sevinirim.*•••
İddia olayından iki hafta öncesi.
• İdil.
Odada kahvemi yudumlarken Berkan'ın iç çekişleriyle uğraşıyordum. Maç günleri her zamanki gibi yoğun geçiyordu ve sosyal medya hesapları için paylaşımlar hazırlıyordum. Fenerbahçe ile olan büyük derbi öncesi, birkaç oyuncunun storylerini hazırlamıştım bile. Ama Berkan'ın her zamanki gibi bu tarz işlere ilgisizliği işleri biraz zorlaştırıyordu.
"Ya Allah aşkına ama Berkan! Bunu da beğen artık ya!" diye söylenip ona hazırladığım son videoyu gösterdim.
Berkan, yanıma çömelip yanaşarak bir elini omzuma koydu. "Canımın içi, biriciğim... Ne gerek var maç paylaşımına? Sevmiyorum ben sosyal medyayı," diye karşılık verdi.
Derin bir nefes aldım ve omuz silktim. "Ay bir sen, bir de Kaan. Vallahi asosyal kelebeklersiniz! Sizin yüzünüzden işimden olacağım ben!"
Berkan yüzünde kocaman bir gülümsemeyle masama doğru iyice yerleşti, ayaklarını masanın üstüne koydu. Gözlerim büyüdü ve bacaklarına hafifçe vurup, "İn oradan Berkan ya! Çocuk musun sen?" dedim.
Ama o şirinlik yapmaya devam ederek, parmaklarını çenemde dolaştırıp, yanağımdan hafifçe sıkıverdi. "Ben seni hiç işinden eder miyim canımın içi? Biz seninle uzun yıllar buradayız. Sonra ben nereye, sen oraya..." dedi, göz kırparak.
Gözlerimi devirdim ama içten içe gülümsüyordum. "İyi o zaman, hadi seç artık birini de sırada bekleyenler var."
Berkan sandalye arkasına geçip son videoyu izlerken gözlerinde parlayan heyecanı fark ettim. Sonunda büyük bir coşkuyla, "Tamam bu olsun!" dedi. Saçlarımdan öperek ekledi, "Biliyorsun bu işi ya, yapıyorsun bu sporu İdil Karan!"
Kıkırdayarak ona teşekkür ettim. Ama birden Berkan ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Bak ne diyeceğim, bugün benim formamı giyeceksin, değil mi? Sıra bende."
İçimden bir an 'Hayır Berkan kuşum, bugün Kaan'a sözüm var,' diye geçirdim. Tam ağzımı açıp bir şey söylemeye hazırlanıyordum ki, o anda kapı hızla açıldı. İçeri Barış ve arkasında Kaan girdi.
Barış, rahatça koltuğa kendini bıraktı, kollarını yayıp yayıldı. "Ooh, keyifler yerinde. Biz de dışarıda bekleyelim mal gibi," dedi alaycı bir gülümsemeyle.
Gözlerimi devirdim, yine bir çekişme başlayacaktı belli ki.
"İdil!" diye seslendi Barış, kaşlarını kaldırarak. "Söyle şu mala, bugün sıra bende! Antalyaspor maçında giydin onun formasını, bugün benim sıram!"
Barış'ın bu mızmızlanması beni güldürdü. Kaan ise sessizce tekli koltuğa oturmuş, Berkan'ın tam karşısında, olan biteni izliyordu. Gözleri beni izlerken, ne diyeceğimi merak ettiği çok belliydi.
Berkan gözlerini kısarak Barış'a döndü, sesine hafif bir tehdit tonu ekleyerek, "Barış, derbi öncesi seni bi döverim! Oğlum, İdil benim ya! Hem benim formam daha uğurlu!" dedi.
Barış da bu atışmayı kaçıracak gibi değildi. Hemen bir kahkaha patlatıp alaycı bir tonda cevap verdi. "Hasiktir lan!"
Tam müdahale edip bu tatlı atışmayı bitirecektim ki, Kaan araya girdi. Sakin ve kendinden emin bir şekilde hafif bir sırıtmayla, "Bugün benim formamı giyecek," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iddia, kaan ayhan.
FanfictionBir yıl önce sosyal medya, pr pozisyonunda Galatasaray Spor Klübüne işe giren İdil, hakkında dönen iddiadan tamamen habersizdir. *bu kurgudaki karakter ve olaylar tamamen bir hayal ürünüdür. hiçbir satırı hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.* ...