iddia | 16 - iddia.

580 53 43
                                    

*bu hikayede geçen tüm olay ve karakterler tamamen hayal ürünüdür.
adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak,hakaret etmek söz konusu değildir.bunu göz önünde bulundurarak okursanız, sevinirim.*

•••

Geldik yazarken en keyif aldığım ve beni en çok linçleyeceğiniz bölüm (bölümlere). Şimdiden hepinizden özür dilerim.

Siz yine de yorumlarınızı eksik etmeyin ne derseniz kabulum :)

• İdil.

İstanbul'un boğucu trafiğinde sıkışıp kalmıştım. Bir yandan akşamın yorgunluğunu üzerimden atmaya çalışıyor, diğer yandan kafamda dolaşan düşüncelerle boğuşuyordum. Arabanın içindeki sessizliğe alışmışken, arkamdan gelen keskin klakson sesiyle irkildim.

Dikiz aynasından baktığımda, arkamdaki siyah bir arabanın farları gözlerimi aldı. Rahatsız edici bir şekilde yanıp sönüyordu. Kim olduğunu anlayamadım, ama içimde beliren huzursuzluk dalgası peşimi bırakmadı. Trafik ilerlerken, siyah araba hızla yanıma yanaştı ve camdan içeri bakan bir çift gözle karşılaştım.

Mert Hakan...

Gözlerimle onu takip ederken, aniden aracını daha da yaklaştırdı. Yanımdan geçen arabalar arasında tehlikeli bir şekilde manevra yapıyordu. Gözlerini camdan bana dikmiş, kararlı bir ifadeyle bağırıyordu.

"İdil! Sağ çek arabayı!" Sesi sinirli ve buyurgandı.

Bir anlığına ne yapacağımı bilemedim. Sinirlerim gerilmişti, kalbim hızla çarpmaya başladı. "Ya, delirdin mi sen? Git işine!" diye bağırdım, ama sesim arabanın içindeki o gergin hava kadar boğulmuştu.

Mert Hakan pes etmiyor, ısrarla yanıma yanaşıp direksiyonu üzerime doğru kırıyordu. "Çek şu arabayı!" diye tekrar bağırdı, sesi bu sefer daha tehditkârdı. "Konuşmamız lazım!"

"Ne konuşacaksın ruh hastası?!"

"İdil!" diye bağırdı, "Çek şu siktiğimin arabasını kenara, yoksa ben zorla çektireceğim!"

Arabayı kenara çektim, arabanın içinde kalbim göğsüme sığmayacak kadar hızlı atıyordu. Ellerimi saçlarımın arasına geçirip derin bir nefes almaya çalıştım ama içimdeki gerginlik tüm bedenimi esir almıştı.

Ellerim titriyordu, başım dönüyordu. Mert Hakan'ın arabayı önüme kırıp sinirle aracı durdurmasından sonra, arabamın camına şiddetle tıklattığını duydum. Ses, kalbimin hızlı atışlarını daha da körüklüyordu.

"İdil! Aç şu lanet kapıyı!" diye bağırıyordu. Sesi camın arkasından boğuk geliyordu ama öfke çok net bir şekilde duyuluyordu. Başımı kaldırıp ona baktım. Yüzü sinirden kasılmış, kaşları çatılmıştı. Gözlerinde tanıdığım o karanlık ve öfkeli bakış vardı.

Sonunda dayanamayıp arabadan indim. İçimdeki öfke ve hayal kırıklığı bir araya gelmiş, beni neredeyse patlama noktasına getirmişti. Sinirle bağırdım:

"Ne yapıyorsun sen be? Ruh hastası herif ne istiyorsun? Ne?" Sesim titremişti, kontrolümü kaybetmek üzereydim.

Mert Hakan, sakinleşmeye çalışır gibi bir nefes aldı ama yüzündeki gerginlik hâlâ oradaydı. "Hani dedin ya, sana geçerli bir sebep verirsem... Sana o aşağılık herife ait olmadığını gösterirsem-" dedi, sesi ciddi ve tehditkârdı.

iddia, kaan ayhan.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin